"sana notlar bırakacağım ,

15 2 0
                                    

bölüm 1 | Bilinmeyen Bir Adamın Kiraz Çiçeği Kokulu Yeri

[Öğleden sonra 18.53]

On dokuz yaşımın ilk günü.

Diğer günlerden pek bir farkı yoktu. Sadece üstümde hissettiğim gereksiz sorumluluk ve baskı her geçen gün beni yoruyordu.

Elimde kendime almış olduğum lavantalar ile yeni açmış olan sakura ağaçlarının altında yürüyordum. Yalnız başımaydım.

19 yıllık hayatım boyunca anladığım tek şey yalnız olmayı sevdiğimdi. Yalnız hissetmeyi değil.  Ve ben nerede olursam olayım yalnız hisseden biriydim. Onca kişiye rağmen.

Yavaşça ilerlerken karşıma çıkan kitabevi ile durdum.

" Minmin Kitapevi "

Tuhaf bir isme sahipti. Eve gitmem gerekiyordu. Yinede burası gözüme o yorucu evden daha cazip gözükmüştü.

Kapının önünde ki iki basamaktan çıkıp boyası soyulmaya başlamış tahta kapıyı ittirip içeri girdim.

Kiraz ağacı. Böyle kokuyordu. Burnuma gelen yumuşak ve tatlı koku ile gergin olan yüz hatlarım gevşemişti.

Rahatlatıcı bir koku.

"Hoş geldiniz."

Mırıldanmaya benzeyen bir erkek sesi duymam ile kafamı sol tarafa çevirdim.

Gri saçlar.

Dikkatimi ilk çeken boyası akmaya yüz tutmuş çocuğun saçlarıydı.

"Aramış olduğunuz bir kitap varsa bakabilirim. " Ses tonu yumuşak ama aynı zamanda uykuluydu.

Kısık gözleri ve tombul yanaklarında bakışlarımı gezdirdim.

Pekala bu görüntünün bu kadar hoşuma gitmemesi gerekiyordu.

O... Sevimliydi.

"Yok hayır teşekkür ederim. Öylesine bakıp çıkacağım. "

Beni onaylayıp kalkmış olduğu yere geri oturmuştu. Bakışlarım hala ondayken birden kafasını kaldırması ile yutkunup kitaplara doğru yürüdüm.

Genellikle eski , yıpranmış kitaplar olduğu kadar duvarın bir tarafında dizili antikalar vardı.

Bu sefer onlarla ilgilenirken duymuş olduğum kapıya asılı çan sesi ile sağ tarafımda kalan kapıya döndüm. Muhtemelen benim yaşlarımda olan , genç bir erkek girmişti.

" Minmin ,naber?"

Duyduğum şey ile yüzümde küçük bir gülümseme belirdi.

"Kes şunu . Kaç defa bana öyle seslenmemeni söylemem gerek."

Ve onun sesi. Kesinlikle ses tonu da kendisi kadar çok güzeldi.

"Hadi ama hyung ! Bizim yaşlarımızda ki gençlerin çoğu birbirlerine takma isim takıp öyle çağırıyorlar. Yaşlı bunaklar gibi davranma."

Elim de hemen önümde duran eski olan cep saatine gitti. Çalışmıyordu.

"Mesela kızlar bana kookie der bilirsin. Jungkook yerine kook diyorlardı sonra da kooki oldu falan."

"İlgilenmiyorum."

Saati incelerken yaklaşan adım sesleri ile yerine geri koyacakken onun konuşması ile durdum.

"3 sene önce yaşlı bir adam getirmişti. Güzel ve kaliteli bir parça. "

Yanımdaydı. Ve buranın kokusunun kaynağı kesinlikle belliydi.

"İlgilenir misin?"

Aniden sorduğu soru ile gerilmiştim. Pek fazla tanımadığım insanlarla konuşmazdım. Ama soruyu soran oydu.

İçimden ' çok zor bir şey sormadı cevap ver gerizekalı ' diye geçirirken yanımdan geçip gitmesi ile rahatlamıştım. Ve muhtemelen rezil olmuştum. Basit bir soruda bu kadar gerilmemem gerekiyordu.

"Eğer ilgileniyorsan Jungkook ile konuş. Kasada şuan."

Ve ayaklı askılıkta asılı olan kahverengi paltosunu giyip buradan çıktı.

Derin bir nefes alıp dikkatimi çeken bir iki kitapla kasaya ilerledim. Muhtemelen az önce ' minmin ' diye seslenen kişi oydu.

" Toplam *** won tuttu. Jeju adası baskılı kitap ayraçlarımızdan ister misiniz?"

Kafamı hayır anlamında sallayıp parayı ödedim. Elimde ki kitabın olduğu kese kağıdını alıp eve dönerken aklımda kalan tek bir şey vardı.

Kiraz çiçeği kokan o çocuk...

Kiraz çiçeği kokan o çocuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Aaa kimmiş bu tatlı şey...

YOONGİYMİİİİŞ💗

Ve bir anlık yapayalnız olduğunda | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin