ni-jūhachi.

47 7 11
                                    

Kai işinden kovulmuş olabilirdi ancak hâlâ Lola için yemek yapıyordu.

Artık aynı evin içinde olmalarına rağmen oldukça sessizlerdi. Evin içinde duyulan tek şey, mutfaktan gelen bıçağın kesme tahtasına çarpma sesiydi. Kai sebzeleri doğruyordu. Konsantre olmuş bir şekilde mutfak tezgahı ve ocak arasında dönüp duruyordu.

Giyindiği kısa kollu tişörtü sayesinde kolundaki dövmesi, dalgalar arasında yüzen siyah Koi balığı figürü açıkça görülüyordu. Sakindi. Yemek yapmaya konsantre olmuş olmasından mı bilinmez, Lola'yı kapısının önünde gördüğü an kadar gergin hissetmiyordu. Aslında tuhaf bir şekilde Lola'nın kendi evinde olması ona normal gelmeye başlamıştı. Eski hayatını bırakıp Tokyo'ya taşındığından beri hiç misafiri olmamıştı.

Lola ise bir yandan onu izliyor, diğer yandan da etrafa bakınıyordu. Kai'nin neler yaptığını görmek için tezgâhın öbür tarafından onu merak ve dikkatle takip etmişti. Sonra onun önerisi ile dolaptan bir soda almış, içerken evin geri kalanında, en azından oturma odasında vakit geçirmeye başlamıştı.

İlk bakışta anlayabildiği tek şey, Kai'nin hafife alınmayacak kadar çok manga biriktirmiş olmasıydı. Odanın bir köşesini sadece onlar kaplıyordu. Çift kişilik bir yer koltuğu ve masası vardı. Televizyon yerine masasında açık duran bilgisayarını kullanıyordu. Duvarında kişisel hiçbir resim yoktu. Lola belki birkaç bebek Kai ya da ailesinin içinde bulunduğu bir fotoğraf görebileceğini düşünmüştü. Fakat beyaz duvarlar sadece beş adet film afişine sahipti ama onlar da oldukça yıpranmış durumdaydı.

Ev, tipik bir yalnızlığı temsil ediyordu. Lola yakında kendisi için de böyle bir eve sahip olacağını hayal etmişti.

Dakikada bir tezgahın başına geliyor, yardım edebileceği bir şeyler var mı diye soruyor ve olumsuz cevap alınca da birkaç uzun adımla bitirebileceği oturma odasını yeniden turluyordu. Saat geçiyor, Lola her saniye biraz daha karar veremediği sıradaki adımını düşünüyordu. Kai'nin evini bulmak ve onu her geçen gün daha çok tanımak fikri ne kadar parlaksa, şimdi onunla ne konuşacaklarına dair düştüğü belirsizlik girdabı da bir o kadar karanlıktı. İçten içe güvensizlik duyuyordu ve sebebi kendisiydi.

Elindeki sodanın yarısını çoktan bitirmişti ve ısınmaya başlayan teneke kutunun yüzeyinde oluşan damlacıklardan dolayı eli ıslanıyordu.
Islak elini okul eteğine sildi ve Kai'nin mutfağı ile birleşik olan ufak oturma odasında son bir tur atmaya karar verdi. Pencerenin kenarında durdu ve perdeyi aralayarak dışarıyı izlemeye başladı. Karanlık sokak, dükkanların ışıkları ile aydınlanıyordu. Bir adam sokak boyunca koştu ve onu başka bir adam takip etti. Lola onlar gözden kaybolana kadar izledi ama finalini göremediği bir filmi izlemiş gibi hissetmişti. Ardından perdeyi geri kapattı.

"Yardım etmemi ister misin?" diye sordu, Lola. Buraya gelirken ne kadar heyecan yaptıysa, şimdi de o kadar gergin hissediyordu. Telefon başında Kai ile uğraşmak eğlenceliydi. Fakat onunla yalnız kalmak, özellikle de Kai'nin ciddi ifadesi altında, biraz sessizleşmesini sağlamıştı. Elindeki soda kutusunun metal halkası ile oynuyordu.

Kai ocağın altını kapatırken ona cevap verdi. "Masaya bardakları ve yemek çubuklarını götürebilirsin."

Mutfağa ulaşan Lola, sodasını bir kenara bıraktıktan sonra Kai'nin tarif ettiği dolaptan iki bardak ve çekmeceden de yemek çubuklarını almıştı.

"Kaşıkları da unutma." diye ekleme yaptı, Kai. Kaselere doldurduğu ramenin üzerine taze soğan doğruyordu.

Burnuna gelen güzel kokulardan dolayı yüzü gülmeye başlayan Lola, onu dinleyerek iki kaşığı da çekmeceden aldı ve hepsini odanın ortasındaki masaya taşıdı. Karşılıklı oturacakları şekilde bardakları, kaşıkları ve çubukları yerleştirdi. Sonra mutfağa geri döndü. Ramen kaselerini teker teker masaya taşıdı. Kai ise onun peşinden elinde bir suşi tabağı ve bira şişesi ile gelmişti.

JAPON BALIĞI | koshi mizukamiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin