𝑫𝒖̈𝒏𝒌𝒖̈ 𝑴𝒊𝒕𝒔𝒖𝒚𝒂

969 95 52
                                    

Evin önüne geldiğimizde Mitsuyaların evinin önünde top oynayan Mana ve Lunayı gördüm. Onlara katılmak istiyordum ama uykum da vardı. Bir kaç saat daha dayanırım diye düşünüp kızların yanına gitme kararı aldım.

"Nue, ben Mana ile Luna'nın yanına gidicem" Nue şaşkınca bana baktı.

"Onları hala hatırlıyor musun?" Başımı salladım. Garip bi şekilde onlarla tanıştığım günden beri onları hatırlıyordum.

"Tamam ama geç kalma. Abim bana kızıyo sonra"

"Tamam." diyip kızların yanına gittim. Mana beni görünce bana sarıldı. Sonra bana topla nasıl oynayacağımı öğrettiler ve beraber oynadık.  15-20 dk sonra abileri Mana ile Lunayı yemeye çağırdı. Kızlar eve giderken bende eve gitmeliyim diye düşünüp gidecekken Mitsuya durdur.

"Sende gel" yere eğdiğim bakışlarımı mitsuyaya diktim. Gülümseyerek bana bakıyordu. O an gözümde bi anı canlandı. 9 10 yaşlarında birini hatırlıyordum mitsuyaya benziyordu. Aynı şuanki gibi bana gülümsüyordu. Onu daha önceden beri tanıyormuydum yoksa?

"Gelmiyor musun?" Diye sorunca düşüncelerimden uzaklaşıp evlerine girdim. Yine dünkü çorba vardı. Yemekleri yedikten sonra Mana ve Luna salonda televizyon izlerken mitsuyaya bulaşıkları yıkamasında yardım ettim. Ilk başka onuda nasıl yapıcağımı unutsamda aklımı zorlayınca hatırladım. Tabakları yıkadıktan sonra aklıma küçükken abimle bulaşık yıkarken yaptığım uçan toplar aklıma geldi. Elimi sabunlu suya sokup işaret ile baş parmağım ile yaptığım yuvarlağın içine doğru üfledim. Kocaman bi top olmuştu. Top halıya doğru düşerken mitsuyaya topu gösterdim.

"Bak uçan top" Mitsuya güldü.

"Uçan top değil. Baloncuk" baloncuk...

"Abim küçükken öğretmişti." dedim bulaşıkları yıkamaya devam ederken.

"Küçüklük anılarını hatırlıyor musun?"

"Hepsini değil. Bazıları birden aklıma geliyo sonra tekrar unutuyorum"

"Benim ismimi hatırlıyor musun?"

"Mitsuya"

"O değil diğeri"

"Eh tanaki?" Mitsuya güldü.

"Takashi" nedense utanmıştım. İsmini yanlış söylediğim için miydi? Bulaşıkları yıkadıktan sonra kızların yanına gidip koltuğa oturdum. Çizgi film izliyorlardı. Kollarımı koltuğun başına koyup kolumun üstüne başımı koydum.

Mitsuya'nın anlatımı:

Saat akşam 10 olmuştu. Mana ile Luna ne halde diye oturma odasına bakmaya gittiğimde Mana ve Luna ile birlikte Tenshi'nin de orda olduğunu fark ettim. Çoktan gittiğini düşünmüştüm ama  o koltukta başını koltuk başına yaslamış uyuyordu. Luna ve manda birbirine sarılarak lunanın bası tenshi'nin dizinde bir şekilde uyuyorlardı. Üçüde çok şirin duruyordu. Mana ile Lunayı kucaklayıp odalarına götürdüm. Tenshi'yi de koltuğa düzgün bi şekikde yatırdım. üstüne örtmek için yorgan almaya gittiğimde Tenshi'nin abisi Jinko aradı. Telefonu açıp kulağıma koyduğumda nefes nefese konuştu,

"Mitsuya-kun! Tenshi sizdeymiş sanırım. Bu gün sizde kalabilir mi? Biz evde olamayacağız çünkü."

"Olur da ne oldu? İyi misiniz?"

"İyiyiz ya önemli bişey değil." Jinko telefonu kapattığın da yorganı Tenshi ye götürüp üstüne serdim. Sonra eğilip yüzünü inceledim. Uyurken çok tatlı oluyordu. 6 yıl önceki halinden bir farkı yoktu. Hiç değişmemişti. Tek değişen artık hayatında çocukluk aşkı Mitsuya değil de dünkü Mitsuya vardı.

6 yıl önce:

"Gerçekten gidicek misin?"

"Evet ama sadece 1 hafta kalacağım" dedi Tenshi. Annesi ile amerikaya gidicekti. Onu çok seviyordum. Her gün buluşup beraber birşeyler yapardık ama şimdi 1 hafta olmayacaktı. Ama ben sanki sonsuza kadar gidiyomuş gibi hissediyordum.

"Geliceksin geri ama dimi?"

"Gelicem merak etme. Seni bırakıp gitmem." Dedi ve saatine baktı.

"Geç oldu eve döneyim akşam yola çıkacağız." Diyerek arkasını döndü ve gitmek için bir kaç adım attı.

"TENSHİİ!" diye bağırdım. Bunu söylemek için çok utangacım aslında ama o gitmeden herşeyi söylemek istiyordum.

"Efendim?" Bir kaç adım ona doğru gidip elini tuttum ve derin bi nefes alıp bağırarak konuştum,

"EVLEN BENİMLE!" 

"Ne!?"

"Y-yani büyüyünce. Şimdi evlenemeyiz zaten de büyüyünce" Tenshi şaşkınca bakıyordu. Kesin reddedicekti diye düşünürken birden gülümsedi.

"Olur" sevinçle bende gülümsedim.

"Haftaya görüşürüz o zaman."

1 hafta sonra:

Tenshi gideli 1 hafta olmuştu. Bugün gelmiş olmalıydı. Sabah uyanır uyanmaz Tenshilerin evine gidip kapıyı çaldım. kapıyı açan Tenshi'nin abisi jinko'ydu.

"Jinko-san! Tenshi geldi mi?" Diye sordum. Seviçle. Ama Jinko-san mutsuz gibiydi. Tenshi hasta olmuş hastanedeymiş. Jinko-san beni tenshinin olduğu hastaneye götürdüğün de direk Tenshi'nin odasına koştum. Hastane odasında kolunda serum ile hasta yatağında yatıyordu. Ben içeri girince bana döndü. Yanına gidip elini tuttum.

"Tenshi! Jinko-san rahatsız olduğunu söyledi. Neyin var? İyi misin?" Diye sordum. Tenshi elini elimden çekti.

"Afedersiniz, sizi tanımıyorum..."

 𝑨𝒏𝒕𝒊𝒅𝒐𝒕𝒆//ℳ𝒾𝓉𝓈𝓊𝓎𝒶 𝒯𝒶𝓀𝒶𝓈𝒽𝒾 Where stories live. Discover now