episode: 19

1.2K 133 146
                                    

"Asıl bana anlatmak istediğin şey ne?"

Tek kaşımı kaldırdım ve alt dudağımdaki derileri yemeye başladım. Bundan bir şeylik çıkacak gibi hissediyordum, burnuna güzel kokular gelmiyordu.

"Geri adım atamam galiba, bunu demek zorundayım değil mi?"

Az önce oluşan mutlu yüzüm tekrardan ciddi bir hale bürünmüştü, dilimi yanağıma vurarak gözlerimi kısarak ona baktım.

'"Dinliyorum?"

Changbin gözlerini kapattı ve sessiz bir şekilde konuşmaya başladı.

"Ben ajanım."

Kaşlarımı çatarak gözlerimi kıstım, alnımdaki kasların kasıldığını hissediyordum.

"Ne demek ajanım Changbin?"

Bize ihanet mi etmişti? Ama etse neden bana şu an açıklıyordu?

Anlamıyordum, daha doğrusu anlamak istemiyordum. Düşündüğüm şeyin olmasına imkan dahi vermek hiç istemiyordum. Hepimiz birbirimize içten güvenmeye çalışıyorduk, kolay değildi. Kesinlikle zaman ve biraz da olsa emek isteyen bir şeydi. Bize yarattıkları atmosferi tattırmaya çalışıyorlardı, manipüle ediliyorduk.

Onlara inatla birbirimize bağlı kalmaya çalışıyorduk; sinirlerini bozan taraf da tam olarak buydu. Bunu istemiyorlardı; evet çoğul konuşuyordum. Bu saçmalıkları tek yapan kişi bizim müdürümüz olamazdı. Cesetleri alıp gömen bambaşka birisi vardı.  

"Anladığını biliyorum, neden benden açıklamamı istiyorsun."

Yüzümde bir sırıtma oldu ve kaşlarımı kaldırarak ona gülmeyle karışık konuştum.

"Senin etmeni istiyorum aksi halde buna hayatta inanmam."

Buna hem ihtimal vermek istemiyordum hem de inanmak. 

Biraz hayal kırıklığına uğraşmış gibi hissediyordum. Göğsümün üstünde bir yer acımaya başlamıştı, kafamı iki yana salladım ve kendime gelmeye çalıştım. Bunu şu an bana diyorsa yani kendini ifşa ediyorsa bizim taraftan olduğunu gösterirdi. 

"Dinliyorum, duygu patlaması yaşamdan sakince dinleyeceğim. Bir nedeni var değil mi?"

Biraz durup kendime sakinleşmek için zaman verdim; onu anlamadan sinirlenmem her şeyi mahvedebilirdi.

Changbin'in gözleri hafiften dolmuştu, başta ona çıkıştığım için kendimi biraz kötü hissetmiştim.

"Evet, var. İlk uyanan bendim ve müdür sahnede duruyordu. Bana biraz olayları anlattı ve ailemin ölmesini istemiyorsam ajanı olmamı gerektiğini dedi. Eliza'nın ölümüne kadar ajanı oldum, sonrasında bazı şeyleri anlatmamaya başladım. Bana sizi tetiklemem konusunda bir şeyler dedi ama.. Ama yapamadım Felix, size ihanet edemedim. Birkaç gün önce ailemin ölüm videosunu yolladı..."

Changbin'in önce alt dudağı titremiş, sonra da vücudu ona eşlik etmişti. Düşünmeden ona sarıldım ve sırtını sıvazladım. O çok acı çekmişti, hepimizden fazla acı çekmişti. Ailesinin hayatı onun elindeydi, bize ihanet etmekle veya etmemek arasındaydı, bunlar yetmezmiş gibi hayat ona karşılıksız bir hoşlantı eklemişti. O aramızda en çok düşünen, en çok mental olarak hasar alan kişiydi. Bizim korkumuz ölmekti onun ise bununla beraber bir sürü korkusu ve düşüncesi vardı."

Kapının açılmasıyla dikkatimi arkadaki kapıya verdim. Uzun boyu çocuk(Seungmin) içeri önce korkakça bakmıştı, sonrasında ise endişeyle bize doğru ilerlemişti.

"Changbin.."

Changbin onun sesini duymasıyla kollarımdan ayrılmış, Seungmin'in beline sarılmıştı. Seungmim sessizce Changbin'e destek vermeye çalışıyordu. Changbin biraz daha sakinleşmişti, Seungmin ona hüzünle bakıyordu.

Secret Secret » Hyunlix✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt