0.2

434 16 5
                                    

Uzun süredir bir şey yememem ve üstüne bu yaşadıklarım eklenince bayılmışım. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim başımda da o adam vardı ve telefonla konuşuyordu.

"Abi ben bilmediğini bilmiyordum yoksa hiç söyler miyim?" telefondan gelen bağırışlarla adam bana döndü ve heyecanla:
"Abi yengem uyandı." demişti.

Telefondaki her kimse beni istemiş olacak ki adam telefonu bana uzattı. Etkileyici bir ses duyuldu karşıdan.

"Sana araç gönderiyorum ve havaalanına gidiyorsun sabaha da yanımda oluyorsun." demişti.
"Pardon?" diyebilmiştim.
"Dediklerimi duydun İzmirli şimdi akıllı bir kız ol ve dediklerimi yap ailenle ben konuşur hallederim."
"Emir abimle konuşmak istiyorum diğerlerine haber vermene gerek yok."

"Dediğin gibi olsun dediklerimi yap"

Yüzüme kapanan telefonla rahat bir nefes alarak adama telefonu uzattım.

"Birazdan çıkarız yenge kendini nasıl hissediyorsun?" ilgisiyle yüzümde tebessüm oluşmuştu ailem bile beni merak etmiyordu.

"İyiyim ama lütfen çıkalım burdan nefes alamıyorum." hastaneler bana çok kötü izlenimler veriyordu bu yüzden boğuluyordum.

"Nasıl nefes alamıyorsun, doktoru çağırayım mı ya da dur cam mı açsam, ne yapayım yenge?" bu kadar telaşlanması beni güldürmüştü.

"Sakin ol iyiyim ben sadece burdan çıkmak istiyorum bu kadar endişelenecek ne var?"

"Eğer sana bir şey olursa abim bana ne yapar
biliyor musun yenge sen, sana söylediklerimden sonra bayıldığını duyunca öyle bir kükredi ki tutmasalar buraya gelip öldürecekti valla beni" nasıl yani adam bu kadar cani miydi?

"Bir şey yapamaz sen rahat ol, hadi gidelim artık" dedim ve biten serumu kolumdan çekip attım. Havaalanına gelmiştik ve uçağa bindik. Biner binmez uyumuş ve Mardin'e ininceye kadar uyanmamıştım.
Sabahın 7 sinde kalkmıştım ve beni getiren adama ne yapacağımızı sormuştum.

"Yenge abim şirkettedir istersen önce yemek yiyelim sonra oraya geçelim. Ne dersin?"

"Sabahları yemek yemem direkt yanına gidelim ama önce üstümü değiştirmeliyim"

Üstüme baktıktan sonra bakışlarımı adama çevirdim.

"Abim aldırmıştı birkaç kıyafetini uyuduğun yerde olmalı" demesiyle çok daha fazla şaşırdım.

"Ha bu arada senin adın ne?"

"Hasan ben yenge abimin sağ koluyum" bunu öyle bir gururla söylemişti ki şaşırıp kalmıştım zaten bu aralar her şeye şaşırır olmuştum.

Yüksek bel siyah pantolon üstüne de siyah büstiyer ve üstten düğmeleri açık siyah bir gömlek giymiştim. Uçaktan inmiş onun yanına yol alıyorduk. Acaba nasıl biriydi?

Şirketin önüne geldiğimizde Hasan kapımı açtı ve birlikte içeri girdik. Burası fazlasıyla hoş bir yerdi, ben mimarlık okuyordum ve buranın dizaynı çok güzeldi.

"Bu şirket ne üzerine?" diye sordum Hasan'a.

"Tasarıma yönelik aslında yani şöyle yenge şu büyük şehirler varya oradaki siteleri, evleri, şirketleri falan abimler yapıyor hatta abim bir mimar" cidden çok şaşırtıcıydı.

"Bende mimarlık öğrencisiyim biliyor muydun?" asansöre binmiştik.

"Ben senin hakkında herşeyi biliyorum yenge abim araştırttı."

Üzerinde Tahir ARNAS yazan bir kapının önüne geldik Hasan kapıyı çalıp 'gel' sesiyle içeri girdi, tabii arkasından da ben girdim.

Oy vermeyi unutmayın :)

İZMİRLİMWhere stories live. Discover now