yeni başlangıç, 15

1.5K 157 355
                                    

Seokjin güne erken başlamıştı. Kollarının arasında içinin eriyip gittiği adam vardı. Kendine gerçekten hayret ediyordu. Dört senedir hayatında olan bu adamı nasıl yeni yeni fark ediyordu? Ağzının içindeki tadı hala damağındaydı. Yumuşak dudaklarını tekrar tekrar öpmek istiyordu. Sıcacık teninden hiç ayrılmak istemiyordu.

Elini taehyung'un saçlarına atıp, geriye doğru taradı. Koluna daha çok sinmesi, seokjin'in içinin erimesine neden olmuştu. Bu sefer yumuşak yanaklarını okşadı. Pürüzsüz, sıcacık teni aklını başından alıyordu. Taehyung'un gözlerini yavaşça açması üzerine, seokjin keyifle gülümsedi. Şimdi onu rahatça öpebilirdi.

Geceden beri bunun hayalini kuruyordu.

Resmen sürekli dudaklarını öpmek istiyordu. Bir kere öptükten sonra vazgeçmek veya uzak durmak nerdeyse imkansızdı. "Günaydın güzelim," taehyung dün gecenin rüya olduğunu düşünmeye başlayacaktı ki, seokjin dudaklarına sulu bir öpücük bıraktı. İşte o an genişçe gülümsedi. Rüya olsaydı, yıkılırdı...

"Günaydın canım," dedikten hemen sonra beline kollarını daha sıkı sardı. Artık, ondan hiç uzaklaşmak istemiyordu. "Bir an dün olanların hepsi bir rüya sandım." Seokjin, taehyung'un boynunu okşadıktan sonra avucu arasına alıp, kendine doğru çekti. Sıcak dudaklarına doğru kapandı. Diliyle kuru dudaklarını ıslatıp, sıkı bir öpücük bıraktı.

Taehyung ise halinden oldukça memnundu. Dudaklarının üzerinde sevdiği adamın sıcak nefesinin olması, onun için bir rüyadan ibaretti. Taehyung öpücüğe yön vermek istediği için, elini seokjin'in ensesine sarıp, kendine daha çok bastırdı. Resmen dudakları arasında ufak bir mesafe bile kalmamıştı.

Seokjin son kez sertçe öpmüş ve nefes nefese ayrılmışlardı. Taehyung'un dudakları şişmiş ve kızarmıştı. Seokjin gözlerini parlak dudaklardan asla çekemiyordu. "Çok güzelsin," parmağıyla taehyung'un dudağının üzerini hafifçe okşarken, adeta kendinden geçmişti. Sanırım taehyung'un dudaklarına aşıktı...

Taehyung dünyanın en mutlu insanı olabilirdi. Seokjin'in kendine olan yakınlığı kalbinin patlarcasına atmasına neden oluyordu. "Bugün senin elini tutarak okula gitmek istiyorum." Taehyung şaşırmıştı. Hemen herkese söyleyeceğini tahmin etmemişti. "Emin misin?" Biraz bu olaydan çekiniyordu. Ona zarar gelsin istemiyordu.

Seokjin, taehyung'a doğru yaklaştı ve dudaklarına sıcak bir öpücük bıraktı. Öyle ki kendi nefesini onun dudaklarından içiyor gibi hissediyordu. Midesindeki alev, tüm vücuduna yayılmış gibiydi. Sanki, gerçekten yaşamak için nelere ihtiyaç duyuyorsa, hepsi taehyung'un iki dudağı arasında toplanmış, kendisini bekliyordu.

Seokjin, daha önce asla böyle bir şey hissetmemişti. Bir ailenin verebileceği her türlü varlık adeta taehyung da toplanmıştı.
Bir annesi yoktu. Hastalandığında, düştüğünde, psikolojik olarak çöktüğünde, kötü rüyalar görüp uyuyamadığı her an yanında bu adam vardı. Seokjin'in bebeği, her şeyi, herkesi, canı...

Onun için taehyung birkaç kelimeyle anlatılamayacak kadar güzeldi. Mesela siyah saçları esmer teni için yaratılmıştı. Gözünün hemen altında, ince derisinin üzerinde, sanki melekler oraya özenle benlerini yerleştirmişti. Yanaklarında, minik burnunda ve cenneti taşıyan dudaklarına, adeta melekler hediye bırakmıştı.

Seokjin bazenleri nefes alamadığı zamanlarda, yalnız kaldığında bile taehyung sayesinde gelmişti kendine. Şimdi kollarının arasında, göğsünün hemen altında, nefesinin kıyılarında hayat süren bu adamı kimseden saklayamazdı. Bu ona, yıllarca içinde bir evlat gibi tuttuğu sevgisine; yapılan ihanet olurdu.

"Daldın iyi misin?" Yanağında taehyung'un sıcak elini hissettiğinde, kafasını hafifçe çevirip, dudaklarını avucuna bastırdı. Sıcak, mis kokulu avucuna derin bir öpücük bıraktı. "Seninle ilgili bir şeyler düşünüyordum." Taehyung derin bir nefes aldı. Midesi oldukça ağrımıştı. Acaba sorsa kendisine söyler miydi?

Madness ✓Where stories live. Discover now