-2.5-

6.7K 496 121
                                    

"Günaydın bir tanem."

Arkamdan duyduğum tatlı ses ve omuzlarıma bırakılan öpücüklerle gerçekten de günüm aymıştı. Gözlerimi açmadan gülümseyip sırt üstü döndüm ve açık perdeden dolayı içeri giren güneş gözlerimi rahatsız etmesin diye ellerimle siper ettim.

" Günaydın balım. Biraz daha uyuyabilir miyim? Hâlâ çok yorgun hissediyorum kendimi."

"Evimize gidelim, orada uyu. Hem, yatağımızda olmadığım için pek uyuyamadım, seninle beraber uyuyacağım ben de. Hadi kalk."

Yanaklarımdan birkaç kez öpüp yanıma iyice sokulduğunda kafamı salladım.

"Önce duşa gireyim. Kirliyim."

Dudakları hafifçe kıvrıldı ve beni uzun uzun öptü.

" Uykun kaçmasın? "

" Aksine, vücudum rahatladığından daha çabuk uyuyorum. Sen de gel, birlikte duş alalım. Uykun kaçarsa da ben uyuturum seni kokumla, merak etme."

Kafasını sallayıp ayaklandığında sırtımı yatak başlığına yaslayıp muntazam bedenini dikizledim biraz. Baştan aşağı hiçbir yerini atlamadan izledim. Çok hoşuma gitti.

Fazla fazla hoşuma gitti hem de.

Elini bana uzattığında üzerimdeki örtüyü atıp aynı onun gibi üryan kaldım, birlikte banyoya doğru yürüdük. O çok soğuk suda duş alırdı, bense sıcak suda. O yüzden ben bazen soğuk suyun altına girerdim onunla birlikte, üşümezdim asla, beni sıkıca sarardı hep. Ama genellikle ılık olurdu su, soğuktan nefret ettiğimi bildiğinden ben yanına geldiğimde ılığa çevirirdi suyu.

Ilık suyun altına önce ben girdim, ağrısını hissetmediğim ama kasıldığını bildiğim bedenim gevşedi. Rahatladım. Özellikle de Jeongguk ellerini bedenimde gezdirip beni temizlerken.

"Bugün ne yapalım istersin?"

"Geçen gün gittiğimiz tepeye gidelim. Manzarası çok güzeldi. Tekrar izlemek istiyorum orayı."

"Oraya bir helikopter pisti yaptırdım bebeğim. Uçmaya ne dersin?"

"Jeon, harika olur derim. Hadi, evimize gidip uyuyalım önce."

°°°

"Hazır mısın?"

"Evet."

Kemerlerini son kez kontrol edip kulaklığı yerinden aldım ve yaklaşıp bebeğimin dudaklarından öptüm. Ardından kulaklıkları dikkatli bir şekilde yerine taktım, zarar görmesini istemiyordum.

"Tamamdır."

Kendi yerime geçip kemerlerimi bağladım, kulaklığımı da taktığımda uçuşa hazırdık. Gerekli düğmeleri açıp lövyeye tutundum.

"KimJ'den kuleye, kalkış için hazırız."

"Uygundur."

Helikopter yavaş yavaş yükselmeye başladığında Jeongguk neşeli bir kahkaha attı.

"Bunu neden bu kadar çok sevdiğini şimdi anlıyorum!"

Pervane sesinden birbirimizi duyamadığımız için mikrofona konuşuyordu. O da direkt olarak kulaklıkla karşı tarafa sesi iletiyordu.

"Dediğim gibi, öğrenmen gerek. Sen helikopteri sürerken ben de seni süreceğim."

Kirli bir sırıtışla bana dönüp güneş gözlüklerini taktı ve dışarıyı izlemeye devam etti. Beni ilk kez götürdüğü hangar şehrin biraz dışında kalıyordu, yolculuğumuz yirmi - yirmi beş dakika falan sürecekti.

Salvatore×Taekook ✓Where stories live. Discover now