13

346 38 22
                                    

Bu kez Baekhyun gerçekten dengesini kaybedip, sendeledi. Chanyeol tam zamanında kalkarak, onu tuttu ve koltuğa oturttu. Sonra da bir kadeh içki doldurup, genç adama uzattı. Baekhyun eliyle kadehi itti.
"İçki içmem."

Chanyeol kadehi kenara koydu. Onu sarsıp, kendine getirmemek için zor duruyordu. Rol yapıyor olmalıydı. Bu hassasiyeti gerçek olamazdı. On beş ay lüks içinde yaşamanın, nesi onun için sorundu ki?

Baekhyun gücünü toplayıp, ona baktığında, gözlerinde küçük de olsa bir umut vardı.
"On beş ay sonra gitmemize izin verecek misin?"

Chanyeol'ün içinde bir öfke kıpırdandı. Baekhyun neler saçmalıyordu böyle? Daha da önemlisi kendisinden uzak durmak, kurtulmak için onun bu kadar istekli olmasına neden bu kadar öfkeleniyordu?
"On beş ay sona erdikten sonra senin iş ve yaşayacak yer bulmana, kendi ayaklarının üzerinde durmana seve seve yardımcı olacağım. Tabi Mina ile ilgili her konuda, özellikle de geleceğiyle ilgili her konuda söz hakkım bulunacak. "
Baekhyun'un yüzünün yeniden solduğunu ve ellerini kucağında yumruk yaptığını görebiliyordu.

"Bu arada bizim de, seninle birlikte dünyayı dolaşmamızı mı planlıyorsun? Küçük bir çocuk için bu nasıl bir hayat? Onun düzenli bir hayata ihtiyacı var Chanyeol, çapkın ve milyarder bir babaya değil. "
"Yoksa asıl planladığın bizi bunun gibi dünyaya kapalı bir dairede bırakıp, canın istediğinde ziyaret etmek mi?"

Chanyeol buz gibi bir sesle cevap verdi. "Aksine... Evim Yunanistan da. Atina ile Zakynthos adası arasında yaşarım, işlerimin çoğu oradan yürütülür. Aslında bu iki yıldır Londra ya ilk gelişim." Birlikte oldukları geceyi hatırlatan bu son sözler, aralarındaki havayı daha da elektriklendirdi.

Baekhyun kendini kapana kısılmış gibi hissettiği için, hiç düşünmeden konuştu. "Evlenmemizi istemeyeceksin, değil mi?"

Chanyeol tek kaşını kaldırarak, ona baktı. "Yoksa istediğin bu mu Baekhyun? Bu yüzden mi geri duruyorsun? Ama madem merak ediyorsun, söyleyeyim. Bir çocuğun hayatına, tek başına sahip olmaya hakkı olduğuna inanan biriyle evlenmek gibi bir arzum yok. Seçtiğim eş, dürüstlüğün ve güvenin ne olduğunu bilen biri olacak. "

Baekhyun ayağa kalktı, çünkü oturdukça kendini daha çok köşeye sıkışmış gibi hissediyordu. Chanyeol'ün onunla evlenmek gibi bir niyeti olmadığını söyleme şekli, içinde sakladığı bazı şeylerin, su yüzüne çıkmasına neden olmuştu.
"Senin gibiler, güven ya da dürüstlüğün anlamını bile bilmez. Geçmişe geri dönsem, yine aynı kararı verirdim," dedi onun geri çekileceğini umarak.

Ama Chanyeol, onun tahmininin aksine ellerini onun kollarına koyarak, sıkıca tuttu ve Baekhyun kurtulmaya çalıştıkça, ellerinin baskısını daha da arttırdı. Konuştuğunda, gözlerinde sanki şimşekler çakıyordu.
"Daha sözlerimi bitirmedim."

Chanyeol'ün yakınlığının etkisiyle bütün bedeni gerilen Baekhyun, derin bir nefes aldı. "Ne? Yeterince şey istemedin mi? Sana başka ne verebilirim ki?"

Chanyeol uzunca bir süre ona baktı ve çok kısa bir cevap verdi. "Kendini."

Onun ne söylediğini kavraması, Baekhyun'un birkaç saniyesini aldı. Çılgınca onun kollarından kurtulmaya çalışarak, "Hayır, "
diye haykırdı.
"Hayır... Bu olmayacak... Seni istemiyorum."

Chanyeol onu sımsıkı tutmaya devam ederek, karşılık verdi. "Kendine yalan söylemeyi bırak Baekhyun." Ve elleri yavaşça onun yüzüne yöneldi. Başını kavradı ve başparmaklarıyla onun çenesini okşamaya başladı.
Baekhyun nefesinin sıklaştığının farkındaydı. Sanki uzaklaştırabilecekıniş gibi ellerini onun ellerinin üzerine koydu ve tüm benliğiyle yalvardı. "Chanyeol, dur."

Chanyeol başını salladı. "Üzgünüm. Bunu yapamam," dedi ve onun yüzünü iyice kavradı. Birkaç saniye sonra da, dudakları buluştu.
Aralarındaki bütün gerilim ve düşmanlık bir anda yok olmuştu. Dudakları tutkuyla hareket etmeye başlamıştı. Baekhyun bacaklarının titremeye başladığını hissetti. Ona karşı koyamayacağını biliyordu. Birkaç dakika sonra da, kendini onun kucağında otururken buldu. Chanyeol'ün eli, tenine ulaşmak için beline yöneldiğinde, kendini başka bir dünyada ve başka bir zamanda hisseder olmuştu.

Tişörtünü çıkartırken ona hiç itiraz etmedi. Chanyeol'ün dudakları boynunda dolaşmaya başladığında, onun ne kadar uyarılmış olduğunu kasıklarına değen sertlikten anlayabiliyordu. "Ne kadar güzel," dedi Chanyeol nefesi kesilmiş bir halde.
"Bu manzarayı hiç unutmadım. Hep hayalini kurdum."

Bu sözler, Baekhyun'un içini eritti. Ellerini onun omuzlarına götürerek, bedenini karşısındaki adama iyice yasladı. Sonra baştan çıkarıcı bir yavaşlıkla onun kravatını çıkarttı ve gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Gömleğin önü iyice açıldığında da, ellerini onun geniş ve kaslı göğsünde gezdirmeye başladı. Gözleri buluştuğunda, Chanyeol'ün kendisini ne kadar arzuladığını anladı, ama nedense bu bakışlardan çok rahatsız oldu. Şu an aynen, birlikte oldukları gece hissettiklerini, hissediyordu.

Bu adamın, o gecenin sabahı, o kısacık nottan başka hiç bir şey bırakmadan çekip gittiğini anladığında hissettiklerini tüm canlılığıyla hatırlıyordu. Ancak bedeninde dolaşan eller, bu düşüncelerini bir anda silip götürdü ve kendisini onun tecrübeli ellerine bıraktı. Onun ustaca hareketlerle pantolonundan içeriye süzülen parmakları kasıklarında gezinmeye başladığında, boğazından bir inleme döküldü.

Chanyeol'ün, tüm kontrolün kendisinde olduğunu göstermek istediğini biliyordu, ama zevk dalgalarıyla sürüklenmekten de kendisini alamıyordu. Ve sonunda, birlikte zevkin doruklarına çıktılar.
Baekhyun ağır ağır gerçek dünyaya dönerken, bedeninin hala küçük sarsılmalar yaşadığının farkındaydı. Yarı çıplaktı ve iki yıldır ilk kez orgazm olmuştu. Yaşadığı şok ve dehşetle Chanyeol'ün ellerini kendisinden uzaklaştırdı ve ayağa kalktı. Kot pantolonunun önü açıktı ve Chanyeol ise öylece oturuyordu. Önü açık gömleği, karışık saçları ve tüm çekiciliğiyle, öylece duruyordu. Baekhyun kenara fırlatılmış tişörtünü alarak, titreyen elleriyle giydi. Hızla çalışma odasını terk etti. Ve ardından duyduğu tek ses, bir kahkaha oldu.

love at first sight-chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin