ödev teslimi

733 76 19
                                    

"Sırayı bozmayın!" diye bağıran ses Bay Jung'a aitti. Keyfimizden bozuyoruz sanki. "Son turdasınız."

Son turu koşmayı bitirdikten sonra Bay Jung'un karşısında ikili sıra olduk.

Dalağım patlayacak galiba. 

"Bugün sizinle ders işleyemeyeceğiz. Peki, ders işlemememiz boş durabileceğiniz anlamına mı geliyor? Hayır. Banklarda oturmak dışında her şeyi yapabilirsiniz." dedi ve birkaç saniye gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Benim birkaç işim var. Jaemin, sınıfa göz kulak ol."

"Pekala Bay Jung." Jaemin'in kendisini onaylamasından sonra Bay Jung okul binasına doğru ilerlemişti.

"Bu adam sabah sabah nasıl bu kadar enerjik?" Yanımdaki Jisung'a döndüm.

"Öğretmen olduğu için."

"Alakası yok."

"Sekiz tur koşmadığı için?"

"Kesinlikle." dedikten sonra birden heyecanla omzumu dürtükledi ve fısıldayarak konuşmaya başladı. "Sınıftakiler ödevi yapamamış bu yüzden ödevi birbirlerinden geçireceklermiş." 

"Nereden çıktı bu?"

"Dün sınıf grubunda konuştular."

"Ben de sınıf grubundayım?"

"Ödev mevzusu için dün yeni bir grup açılmış, beni de sonradan eklediler. Telefonum yanımda olsaydı gösterirdim." dedi ve devam etti, "Bay Bang duymasın."

"Duysa da duymasa da ödevlerin bireysel yapılmadığını anlar. Biliyorsun, fazla dikkatli birisi."

"Sen kimden alacaksın ödevi?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"Kimseden." dedim ve ardından esnedim.

"Boş ödev mi vereceksin?"

"Yaptım ben ödevi." dedim ve birkaç saniye duraksadım. "Daha doğrusu yaptırdım."

"Kime?"

"Minho hyung'un arkadaşına."

"Bu ödevi kimseden yardım almadan yapan tek kişi benim sanırım." dedi sol eliyle çenesini ovuştururken.

"Geri zekâlı." Jisung ona hakaret etmemle güldü.

"Gel Seungmin'in yanına gidelim." dedi parmağıyla çimlerin üzerine uzanmış Seungmin'i işaret ederek. Seungmin her zamanki gibi tek başına takılıyordu. Ona çoğu zaman bizimle dolaşabileceğini söylesek de bizi pek dinlemiyordu. Bu yüzden biz de sık sık Seungmin'i rahatsız ediyorduk. Birazdan yapacağımız gibi.

Jisung ile beraber Seungmin'in yanına doğru koşmaya başladık. Seungmin'in yanına vardığımızda kendimizi çimenlerin üzerine attık. Bu yaptığımız gözleri kapalı olan Seungmin'in korkup gözlerini açmasını sağlamıştı.

"Tam da uyuyacaktım." dedi ikimize de bakmadan.

"Özür dileriz." dedim ve yerde uzanan çocuğa biraz daha yaklaşarak başımı omzuna yasladım. 

"Bir daha olmayacak." dedi Jisung ve o da benim gibi başını Seungmin'in omzuna yasladı.

"Kızmamıştım ki."

***

"Jaemin, ödevleri toplayabilir misin?" Bay Bang'ın Jaemin'e seslenmesinin ardından siyah saçlı çocuk oturduğu yerden kalktı ve ödevleri toplamaya başladı. Ödevleri toplamayı bitirdikten sonra hepsini Bay Bang'ın masasının üzerine bıraktı.

"Teşekkür ederim Jaemin." dedi sarı saçlı adam. Ardından kaç tane kağıt olduğunu saymaya başladı. "Eksik yok."

Bir zahmet olmasın.

"Daha fazla vakit kaybetmeden derse geçelim." dedikten sonra önce masasının üzerinde duran bir kitabı aldı. Sonra da tahtanın yanındaki tebeşir kutusundan yeni bir tebeşir aldı ve tahtaya bir soru yazmaya başladı. 

Şimdi birisine soru soracak.

Soruyu yazma işini bitirdikten sonra elindeki tebeşiri öğretmen masasının üzerine koydu ve ellerini birbirine vurdu.

"Evet, soruyu kim çözecek?" dedi neşeli sesiyle. Kimse soruyu çözmek için gönüllü değildi. 

Lütfen olun yoksa rastgele seçecek!

"Kimse çözmeyecek mi?" dedikten sonra gözleriyle sınıfı taramaya başladı. Bay Bang ile göz göze gelmeyelim diye önümdeki defteri karalıyordum.

"Seungmin! Soruyu çözmek ister misin?" Benim tanıdığım Seungmin bu teklif reddedemezdi.

"Deneyeyim." dedi mavi kapüşonlu çocuk ve öğretmen masasının üstündeki tebeşiri eline alarak soruyu çözmeye başladı. Birkaç dakika sonra soruyu çözmüştü. Elindeki tebeşiri aldığı yere geri bıraktı ve yerine geçti.

"Çözümün doğru. Teşekkür ederim Seungmin."

Seungmin'in soruyu çözmesinin ardından on dört dakika geçmişti. Bay Bang durmadan ders anlatıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse güzel ders anlatıyordu. En azından bir şeyler anlayabiliyordum. Ama dün beraber ödevimi yaptığımız Hyunjin pekiyi değildi bu konuda. O yüzden bana bir sürü video izletti galiba. Hakkında bildiğim tek şey kötü ders anlattığıydı.

**

"Salı günü görüşürüz. İyi hafta sonları dilerim." dedi ve sınıftan çıktı sarı saçlı adam. Zaten dersin bitmesine üç dakika kalmıştı.

Zil çalar çalmaz Jisung ile birlikte dışarı fırlamıştık ancak arkamızdan bize seslenen Seungmin yüzünden durmak zorunda kalmıştık. "Jisung! Felix!"

"Efendim Seungmin." İkimizin adına konuştum.

"Beraber gidelim." Seungmin'in sözleri Jisung ile bakışmamıza sebep olmuştu.

Şaşırdım.

Seungmin'e kafa sallayarak onaylamamızla yürümeye başlamıştık. Seungmin çok konuşkan birisi olmadığı için konuşmadan yürüyorduk. Bir müddet yürüdükten sonra otobüs duraklarının bulunduğu yere gelmiştik. Durakların bulunduğu yerin hemen karşısında da büyük bir park vardı.

"Parkın içinden geçelim mi?" diye sordu şirin bir ses tonuyla mavi kapüşonlu çocuk.

Gel de hayır de.

"Olur." dedim ve gülümsedim bu şirin çocuğa.  "Diğer duraktan mı binelim?"

"Evet." demesinin ardından parka doğru ilerlemeye başladık.

"Bu parkta iyi kavga edilir." dedi Jisung etrafı incelerken.

"Sen kavga etmiyorsun, dayak yiyorsun." dedim Jisung'a. "Bir kere bileğin çatlamıştı."

"Tek o zaman dayak yemiştim zaten."

"Neden bileğin çatlamıştı?" diye sordu Seungmin.

"Kaçarken düşmüştüm."

"Kötü olmuş." Seungmin'in dediğine kafa salladı Jisung.

Bu kısa diyaloğumuzun ardından birkaç dakika daha yürüyüp durağa varmıştık. Jisung'la vedalaştıktan sonra Seungmin ile otobüsü beklemeye başlamıştık. Şansımıza otobüs hemen gelmişti. Seungmin ile ağzına kadar dolu olan otobüse bindikten sonra yolculuğumuz başlamıştı.



homework // hyunlix ✓Where stories live. Discover now