1.ANSIZIN

544 9 3
                                    

MEDYA NEHİR VE FIRAT ♥️
OKUMAYA BAŞLADIĞINIZ TARİHİ YAZARAK BİR KLASİK YAPALIM🥂

YORUMLARINIZ VE OYLARINIZI BEKLİYORUM! 🙏

BU BÖLÜMÜ TEKRAR YAZMAMIN SEBEBİ İLK İKİ BÖLÜM BİRİNCİ TEKİL ŞAHISKEN DİĞERLERİ YAZARIN BAKIŞ AÇISIYLA OLSUN İSTEMEDİM. BU SEBEPLE İLK İKİ BÖLÜM YAZILDI.

Güneş usulca bulutların arasından kendini göstermeye başlamış, gün doğumuyla Diyarbakır'ın sert rüzgârı Eylül ayı olmasından ki henüz beklenen sertliğiyle esmiyordu.

Genç kız uçurumun kenarında doğan güneşi hayranlıkla izliyordu. Her zamanki gibi ne zaman istemediği duygular bedenini esir alsa, babasının üniversiteye başladığında aldığı atı Gece ile kendisini burada bulurdu.

Gece gibi siyah olan atının yanına usulca yaklaştı ve atının beklediği ilgiyi ona verdi. Ailesine henüz anlatamadığı şeyleri geceyle paylaşmaya başladı.

"Nehir'in çok zorda gecem. Ben şimdi nasıl anlatırım? Nasıl derim sizin düşman olduğunuz aşiretin şirketinde staj göreceğim diye? Benim suçum ne ki gece yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim, şimdi pes edip diplomamı almadan mı bırakayım okulumu yani?"

Konuşan kızın karşısında gözlerinin içine bakmayı sürdüren hayvan, sanki sahibini anlıyormuş gibi kafasını sahibine doğru yaklaştırarak sürtündü. Hüzünle gülümsedi genç kız.

Doğruydu söyledikleri. Ziraat mühendisliği son sınıf öğrencisi olan Nehir staj için Botan aşiretinde stajyerlik yapacaktı. Miroğluları bunu duysa değil staja gitmesi evden çıkarmazlardı.

Nehir Miroğlu, dört ağabeyinin ve babasının göz bebeği annesinin ise sakındığı Efruzu idi. Asiydi ama asla şımarık değildi. Başına buyruktu ama ailesine karşı hep saygı duyar, nerede durması gerektiğini bilirdi Nehir.

Bu yaşına kadar kimse yanına yaklaşamamıştı genç kızın. Güzelliği dillere destan olup çevre illerden de istense de ailesi ona kimseyi layık görmemişti. Dört ağabeyi de hep el üstünde tutmuş ona zarar gelmesin diye ardında hep korumuşlardı.

Genç kız sabahın gör saatinde kayalıklı sarp tepeye gelmekten korkmazdı ağabeyleri vardı onun daima ardında izlendiğini bilirdi.

Geceye yeterince ilgiyi gösteren genç kız tepenin ucuna doğru ilerledi. İçinde kaldığı çıkmazdan sanki bağırınca kurtulabilecekmiş gibi haykırdı.

"özgür olmak istiyorum! Ben de uçmak istiyorum!" özgürdü genç kız aslında. Hem de şehrinde hakim olan kültürün içinde en özgür kızdı belki de Nehir. Üniversite okumuştu. Bir ağa kızıydı, istediği her şeye sahipti. Dört tane kahramanı ve onu daima koruyacak anne babası vardı. Ama engeller de vardı belli ki.

Uçurumun ucuna olması gerekenden daha fazla yaklaştığını gören kız açtığı kollarını kapatarak bir adım geriledi. Gerilediğinde çarptığı sertlik iliklerine kadar donmasına sebep olurken aynı anda kim olduğunu bilmediği adam genç kızın ince bedenine kollarını sararak geriye doğru çekti.

Olayın gerçekliğini kavrayan genç kız adamın ellerinden kurtulmak için var gücüyle çırpınırken onu tutmak için çabalayan adam takıldığı taş yüzünden kızla birlikte yere kapaklandı.

Genç kız üzerinde duran iri cüsseli adamın ağırlığı altında resmen ezilmişti. Adamın karanlık sert gözleriyle karşı karşıya kalan genç kız korkuyla gözlerinin içine baktı. Sapık olduğunu düşündü belli ki kıza zarar verecekti. Genç kız yanda olan elleriyle bir taş parçası aramaya başladı kısa sürede buldu aradığını.

YAZGI(TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin