4. Bölüm "Kayıplar ve Kaybolanlar"

303 34 145
                                    

Keyifli okumalar!

      Kapıdan giren asker selam vermek için duruşunu aldı. Karşıdan sessiz bir emir geldiğinde rahat pozisyona geçti. Masanın önüne ilerledi. Otoriter ses odadaki sessizliği keskin bir bıçakla böldü. “Durum raporu ver.”

      Gözlerini kapatıp açtı. “İlgileniyor.”

      “Dediğimi yaptın mı?” Çenesine yasladığı elinin işaret parmağını dudağına sürttü.

      Görev adamıydı. Sesinde hiçbir duygu yoktu. Bir robot gibiydi. Bir kukla. Ne istenilirse onu yapıyordu. Ağzı var dili yoktu. “Her şey hazır. İstediğiniz gibi ilerleyecek bu plan.”

      “Diğerleri peki?”

      “Hepsine emir verdim. Ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Kimse sizden şüphelenmeyecek.” Başını salladı adam. Karşısındaki askerin bu hâli keyif veriyordu ona.

      “Güzel. Bir sorun istemiyorum. En son bir işi beceremediğinde neler olduğunu hatırlıyorsundur değil mi asker?” Yüzüne baktı dikkatle.

      Sesindeki ima kulağına doldu askerin. Yutkundu. Gözlerinde fırtınalar koptu, zihninde acı dolu haykırışlar yer aldı ama ağzından çıt çıkmadı. Sadece başını salladı. “Bir sorun olmayacak efendim.”

      “Umarım.” Gözlerinde tehlike parıltıları yer alıyordu. Dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı. Yaşını almış yüzü yer yer kırılmıştı. Elini masaya koydu. Masada duran kalemliğe uzandı. Asker, adamın elini bakışlarıyla takip ettiğinde seslice yutkunma ihtiyacı hissetti. Gözlerini yumdu. Olası bir sorunda başına nelerin geleceğini gayet net bir şekilde anlamıştı. Bir daha aynı şeyi yaşamamak için dikkatli olması gerekiyordu.

      Yavaş yavaş kendine geldiğinde gözlerini açmadı. Etrafta onun uyanmasını bekleyenlerin olduğunu hissediyordu. Bayılmadan önce yaşanan olaylar ve konuşmalar bir bir zihnine dolduğunda neler olduğunu kavradı. Hızlıca bir plan yaptı. Yeni uyanıyormuş hissi vermek için kafasını hafif oynattı ve gözlerini kırpıştırdı.

      Başında durup onun uyanmasını bekleyenler, ellerinde tuttukları silahları daha sıkı kavradı. Bakışlar bedenden asla çekilmiyordu.

      Yavaş yavaş gözlerini açan kadın, etrafı hızlıca taradı. Bulunduğu odada, oturduğu sandalye dışında hiçbir eşya yoktu. Etrafını askerler sarmıştı. Ellerinde silahlar vardı. Başında bir adam bekliyordu. Üzerinde siyah üniforması bulunuyordu. Bakışları kendi üzerine değdi. Üzerinde siyah pantolonu ve siyah atleti vardı. Bayılmadan önceki hâlinden eser yoktu.

      Beyaz ışıklar göz ağrıtıyordu. Gözlerini kısıp çevrede duran adamların sayısını aklına not etti. Başını doğrultup yanında duran adama baktı. Kahverengi saçlı adam sırıttı. “Uyanmışsın.”

      Mira gözlerini devirdi. “Neden hâlâ bağlıyım?”

      “Uzun zamandır binada bir hain olduğundan şüpheleniyorduk. Ve görüyoruz ki şüphelerimizde haklı çıktık.”

      Kaşları hayretle havaya kalktı. Histerik bir gülüş ağzından çıktığında, sinirle soludu. “Sırf bir yılım kayıp diye hain oldum, öyle mi?”

      Adam dilini şaklattı. Kaşlarını kaldırıp indirdi. Bir adım yaklaşıp Mira'nın dibine girdi. Kahverengi gözlerini, kara gözlerden çekmeden Mira'nın sözlerini düzeltti ve ekleme yaptı. “Sırf bir yılın kayıp diye değil. Bir yılını bile isteye kaybettiğin için hain oldun.”

Sessiz UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin