3. BÖLÜM Şantaj

259 25 8
                                    

3. BÖLÜM ŞANTAJ

 BÖLÜM ŞANTAJ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.








Kar taneleri arabanın camına titreyerek düşüyor ve arabanın sıcaklığı vücudumda ki soğukluğu yavaşça kırıyordu dün akşam ki, yaşanılan olaylardan hatta sözlerden sonra pek fazla Refhan ile bir araya gelmemiştik sürekli olarak bakışlarımızı kaçırıyor ve aynı ortam da olmamıza rağmen birbirimizle bir iki kelime dahi etmiyorduk. Bu durum yanında ki ukalâ arkadaşının bile dikkatini çekmiş olacak ki pek fazla konuşmuyordu her ikimizle de arabanın ön koltuğun da, erkekler arka koltuğun da ise ben tek başıma oturuyordum düşünüyordum çok düşünüyordum. İstanbul'a hemen gitme kararları açıkça kalbime kötü tohumlar ekiyordu sanki birden aniden oraya gidince bir şeyler olacak ve hepimiz zarar göreceğiz gibi hissediyordum, boğazımda ki yükselen düğümleri yuttum ve bakışlarım direksiyonu sertçe kavrayan ellerine yöneldi. Parmakları o kadar fazla baskı yaptı ki eklem yerleri beyazlayana kadar sıktı elinin altında ki nesneyi sanki onu bir şeyler tedirgin ediyor, ve bu her neyse her dakika zihnini meşgul ediyor gibi görünüyordu. Bakışlarım tesadüfen şoför aynasına kaydığı anda ela gözleri ile gözlerimiz birleşti aynı nokta da durdu ve birbirlerini izledi, kuruyan dudaklarımı bu yakıcı bakış ile ıslattım ve yeniden boğazıma yerleşen düğümleri hissettim. Bakışları hâlâ gözlerimde kaldı hangimiz pes edecektik bilmiyorum ama şu an aramızda ki etkileşim arabanın her yerine dağıldı sanki, tüm sesler gitti yol da olduğumuzu bile saniyeler içerisin de unuttum yalnızca ben ela gözleri ve aramızda ki derin özlem duygusu kaldı dünya da. Ama kafasında gezinen düşünce her ne ise yeniden buldu şımarık adamı ve gözlerini sonunda ilk kaçıran o oldu yeniden sert bakışları yola döndü, ve bende ağlamamak için tırnaklarımı koluma bastırdım dün gece ki söylenen her kelime yüzünden gözlerime bir gram bile uyku girmemişken gözlerini benden kaçırması canımı acıttı.

" Kendi dilimin sözlerini taşıdım ama ağzıyla söylensinler diye değil "

Ses tonunda ki acının rengini bile hissettim o renk Mor'du. İntihar etmeyi denemiş ve ölmeyi hayatında bir çok kez dilemiş kişilerin rengiydi o renk ve dün ki söylediği her bir söz bu rengi yansıttı, hâlâ bana kendini açmaması canımı sıkıyordu ne o ne de ben o üniversitede ki iki cahil değildik. İkimiz de birer yetişkin olmuş ve ne istediğini bilen ayakları yere basan kişilerdik ama söz konusu bizim aşkımız olunca işler, çok farklı bir boyuta geçiyordu biz kelimesi olunca tüm olgunluklar gidiyor yerini göğsünü hızla attıracak şekilde çocuksu heyecan kaplıyordu. Ve biz buna iki aptal gibi direnmeye devam ediyorduk ben ondan kaçıyordum o da benden kovalayan yoktu herhangi bi tarafta, yerinde sayıyor ve affetmek için binlerce bahane üretiyordu ama en saçma bahanem galiba ela gözlerine özgürce sarılmak için affetmem olacaktı. Bunu kendi içimde bir gün yapacağımı hissettim bir gün onu affedebileceğimi hissettim ama şu an değildi şu an bu kadar büyük bir karara, hazır değildim kendi içimde onu affedemiyordum ama bunun değişmesini umdum. Araba tanıdık bir ara sokağı geçmeyi başladığın 'da akşamın loş ışıkları altında bile Merdivenli Yokuş belli oldu ve dudaklarıma yorgun bir gülümseme indi, özlemiştim bu sokağı ve bu sokakta olan hatıraları ama hepsi şu an imkansız gibi görünüyor o anılar bir masaldan fırlamış gibi duruyordu. Araba yavaşça villa tipi evin siyah demirli kapısına yaklaştığın da ellerim üşüdü her bir parmak soğukluk ile donmaya ve titremeye başladı, belli etmek istemedim hızla arabanın sıcak atmosferinden kendimi kopardığım da bagajdan hemen valizlerimi aldım ve ilerledim. Ayaklarımın altında hunharca ezilen kar taneleri ses çıkararak kendini belli etti ve arkamdan gelmeyen adım sesleri beni bir kaç saniye korkuttu ama, ardıma omuzumun üzerinden çaktırmayarak bakmaya çalıştığım da şımarık gözleri bıçaklandığı yerin mermerini izliyordu. Aklından neler geçiyor resmen hissederek görüyordum bile hatıralar bağırmalar ve gözyaşları hepsi zihnimde ki sese karıştı ve ela gözlerinin dikkatle izlediği mermere bende döndüm. Karnından bıçağın kınısına akan kanlar zihnimde ki en berbat saniyeleri gözlerim önüne serdi yutkundum ve bu mide bulandırıcı hissi bastırmaya çalıştım. Onun bedenini onun gözlerini son kez gördüm tamam dediğim yer canımı yaktı ama ardımda ki bedeninin gerçekliği bir teselli yerine geçti, ve son dakika da gözyaşlarını aldı gözlerimden. İçimde bir cesaret bularak yumruklarımı sıktım ve siyah demirli kapıyı ittim onları beklemedim ela gözlerini her ne kadar merak etsem de bana yaşattığı o korkunç hatıraları yeniden hatırlamak istemedim, bu yüzden yanında kalamadım o basit mermer parçası hayatımı mahvetti ve ben yine bir bok yapamadım. Parmaklarım da sıkıca tuttuğum valizin kulpunu yere resmen fırlattım ve kendimi koltuğa attım başım yastığın biraz daha ardına sarkıyor, ve bakışlarım tavanı incelerken içerisin de olduğum durumun hayal olmadığına kanaat getirmek adına gözlerimi kapıyordum. Bu evden onun 8 yıldır çektiğim ölümünün acısı ile çıktım ve herşeyin yalan olduğunu öğrenerek onun kanlı canlı bedeni ile geri döndüm, bunlar cidden çok ağır şeylerdi altında resmen nefes almaya çabalıyor ve bu çabadan kurtulmak için verdiğim mücadeleden sıkılıyordum.

GÖMÜLÜR 3Where stories live. Discover now