time

54 12 0
                                    

Hyunjin yavaş adımlarla düğün salonundan çıktı. Bedeni bacaklarına ağır gelmeye başlamıştı. Yine ağır adımlarla önüne bakmadan yürümeye başladı. Kaybolursa eğer bir daha o boğuk salona gitmek zorunda olmayabilirdi.

Üstündeki beyaz gömleğin birkaç düğmesini açtı. Aldığı nefes yetmiyordu ona.

Artık cidden nefes nefese kaldığında etrafa baktı. Kaybolduğundan emindi. Pembe duvarları olan iki katlı evin önündeki merdivene oturdu.

Birkaç dakika boş boş yere baktı. Zaten sonrasında omzuna çarpan el başını yukarı kaldırdı.

Karşısında Minho hyungu görünce şaşırdı. Buraya gelince ağlamayı planlamıştı ama Minho hyung geldiyse bu pekte mümkün olmayacaktı. Yüzüne ufak bir gülümseme ekledi ve konuştu.

"Ne işin var burada, Minho hyung?"

Minho arkadaşına şefkatle baktı.

"Benden saklamana gerek yok artık. Uzun zamandır farkındayım, Jeongin'den hoşlanıyorsun."

Hyunjin duydukları ile başını yere geri eğdi. Aslında cevaplamaya yüzü yoktu fakat içine atmaktan bıkmıştı artık.

"Evet, ben az önce düğününde çıktığım arkadaşıma aşığım, hem de sırılsıklam."

'Hayır, ağlamayacağım'

Hyunjin gözleri dolu dolu kafasını kaldırdı  ve yüzündeki geniş gülümseme ile Minho yanına otursun diye yanındaki mermeri patpatladı. Minho hemen yanına geçti.

"Ne zaman anladın?"

Minho bunu duyduğunda kuru boğazından kelimeler döküldü.

"2 sene önce. Jeongin o kızdan ilk kez bahsettiğinde."

Hyunjin umutsuzca başını salladı. Yüzündeki gülümseme, göz yaşlarını tutuyordu.

"İlk başta kızdan hoşlandığını sanmıştım. Jeongin olduğunu anlayınca, sinirlendim. O daha yeni aşık olmuştu ve senin onun aklını karıştırmanı istemedim."

Minho' nun dudakları gerindi hafifçe.

"Ama o kadar saf seviyordun ki. Asla aralarını bozacak bir şey yapmadın. Ben de bunu sorun etmedim."

Minho Hyunjin'e baktı. Hyunjin dudaklarını ısırıyordu ağlamamak için.

Hala bir yandan gülümsüyordu.

İçi acıdı Minho'nun. 11 yıldır tanıyordu onu, daha önce hiç bu kadar yorgun gözükmemişti.

Hyunjin dayanamayıp konuştu.

"Tam 9 yıldır Jeongin'e aşığım ben."

Duyduğu şey ile hemen yanındaki sarışın çocuğa döndü Minho. 9 yıl...

"9 yılın gözlerine, dudaklarına, tutam tutam saçlarına, ellerine, pürüzsüz cildine, sözlerine, her şeyine aşık olmak için uzun bir süre, biliyorum. Ama zaman geçtikçe daha da içine çekildim aşkımın, o kıza aşıkken bile ondan vazgeçemedim ben."

Dolu gözlerini sıkıyordu hala. 9 yıl boyunca gözyaşlarını tutmayı öğrenmişti sonuçta, değil mi?

"Hyunjin...Gel buraya lütfen."

Minho kollarını açtı ve kırgın gözüken zayıf çocuğa baktı. Hyunjin bunun için bekliyormuş gibi hemen atıldı Minho'nun kollarına.

Sarılmak sıcaktı. Hem de çok.
Yıllarca kendi soğuğunda üşüyen biri için oldukça sıcaktı.
Başkasının sıcaklığını hayal ederken üşümüş biri için çok fazlaydı.

Daha fazla tutamıyordu gözyaşlarını. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"Özür dilerim... Çok özür dilerim... Ben sevgimi kontrol edemedim, çok kontrolden çıktı, ben özür dilerim..."

The Other Boy' HyuninWhere stories live. Discover now