Lunaparka geldiğimizde gözlerimden kalpler çıkmak üzereydi. Yanımdaki Ayaz'a rağmen... Ona sinirli olmak neşemi düşüreceğinden bir saat için onu affettim. Çıkınca tekrar sinirlenebilirdim. Tabii atlı karıncada arkasına oturduğumda bütün sinirimin geçmesi tahmin etmediğim bir şeydi.
Atlı karıncada çocuklarla kavga ettim. Tencerede kalçamı çarpmaktan yürürken acı çektim. Kamikazede çığlık atmaktan neredeyse sesim kısıldı. Pamuk şeker yerken dedikodu yaptım.
Tüm olaylar sırasında o gülüyordu. Gerçekten... Nasıl başardı bilmiyorum ama bütün gece halime güldü. Tabii en sonunda aldığım sufleyi yemeden onun yüzüne geçirdiğimde şaşkınlıkla bana baktı. O sırada ben güzel suflemi Ayaz'ın parçalamak istediğim yüzünde harcadığım için üzülerek onun elindeki diğer sufleyi aldım. Tabii sonra yüzünü ıslak mendille silmesini de bilen bir anaçlığım vardı.
Son durağımız dönme dolaba bindiğimizde yorgunluktan ölmek üzereydim. Kısacık zamanda yaşadıklarımız gözümün önüne gelince gülümsedim.
"Ne oldu? Neden gülüyorsun?" Bu sefer gülümsemem kahkahaya dönüştü.
"Şu onları düşündüm de... Yüzüne sufleyi yapıştırdığımda içimin yağları eridi." Yine gülmeye başladı.
"Sen de bu akşam hep güldün. Bu kadar rezil miydim?"
"Ne alakası var? Çok tatlısın. Ayrıca mutluyum. Neden gülmeyim ki?"
Başımı omzuna koyduğunuzda neredeyse zirveye çıkmak üzereydik. Tam karşımızda ay vardı. Tüm o gürültüye rağmen ben etraf çok sessizmiş gibi hissediyordum. Sadece ikimiz...
"Biz neyiz, soruna net bir cevap verememiştim." Verecek cevabım tabii ki vardı ama bu anı bozmak istemedim. "Sevgiliyiz, demek istemedim. Aklımda başka bir şey vardı."
Başımı omzundan kaldırdığımda kaşlarım çatıktı. Nasıl , sevgiliz, demek istemezdi? Kalbimin kırıkları çoktan göğsümü acıtmaya başlamıştı.
"Bu da ne demek şimdi?"
"Yani-"
"Ayrılmak için lunaparkı mı seçtin?!" Sinirle konuştuğumda gülümsedi. Cebinden bir kutu çıkarıp açtığında bayılmak üzereydim.
"Seni daha fazla görmek istiyordum. Eşim olmanı düşünüyordum." Kalktı ve kabinin düz yerinde diz çöktü.
"Yaa..." Ellerimi birleştirip yanağıma yaslarken gülüyordum.
"Kır düğünümüzde nikah masama oturur musun Burçak? Donuçta kapalı bir salondan korkarsın." Kahkaha attığında o da gülüyordu.
"Evet!" Tam tepedeyken bağırdığımda yüzüğü parmağıma yüzüğü taktı. Taş ay ışığında parlarken gözlerim doldu ve gülerek boynuna sarıldım. Tabii kabinin sallanması o sırada bana hiç yardımcı olmuyordu.
Sarılırken arkasından yüzüğe baktım. "Yalnız taş da büyükmüş. Komiser maaşı ne kadar böyle?"
"Maaş kartımı alınca öğrenirsin."
Ay ışığı altında evlenme teklifi alacağımı söyleseler gülerdim. Hem de bir lunaparkta ve kır düğünü vaat edilerek... Birinin bana aşık olacağını düşünmemiştim. Ama olmuştu işte...
Sadece küçük bir sorun vardı. Kır düğünü iyi hoştu da umarım çok böcek olmazdı. Ben böcekleri sevmezdim. Onu halletmemiz gerekecekti.
- - - - -Instagram : leyhizal
Instagram Sayfası : leyhizalhikayeleri
Twitter & Tiktok : leyhizal
Yayım Tarihi : 22 Temmuz 2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Suçsuzum Komiserim | Texting
Teen FictionTAMAMLANDI ✅ Buburçakdeğil : Seni görmeyince güneş açıyor Buburçakdeğil : Çöl sıcağı gibi oluyor her yer kavruluyorum Buburçakdeğil : İnsanın bitkin düşüp ölesi geliyor Buburçakdeğil : Sonra mesai bitiyor Buburçakdeğil : Eve geldiğini görüyorum Bu...