1.BÖLÜM

1.1K 30 17
                                    

Mutsuzluk hayatımızın bir parçası olmuş, saklanmış kahkahalarımızda. Kim bilir belki de zehir gibi yayılıyordur damarlarımızda...

    Eşi öldüğünden beri kimse abimi tanıyamıyordu. Gözünü intikam hırsı bürümüş, yaptıklarından dolayı da Hızır amcamla ipleri koparmıştı.

Abimin amcamdan ayrıldıktan sonra yerleştiği mekana geldiğimde kapıda beni daha önce görmediğim adamlar karşıladı.

"Buyrun." Derin bir nefes alıp içeriye bakmak istedim ama izbandut gibi adamlar görüş alanımı kapatıyordu.

"Abim yok mu?"

"Abiniz kim?" Belli ki beni tanımıyorlardı.

"Alpaslan Çakırbeyli." Birbirlerine bakıp mahçup şekilde yeniden bana döndüler.

"Kusura bakmayın, bilmiyorduk." Beni içeri alıp abimin odasına kadar eşlik ettiler.

"Tekrar kusura bakmayın."

"Sorun değil. Abim içeride mi?"

"Gelir birazdan. Siz içeride bekleyin."

"Tamam, teşekkürler."

"Bir şey içer misiniz?"

"Hayır, teşekkür ederim." İçeri girip kapıyı kapattım. Abim her zamanki gibi odasını aslan ve kaplan resmiyle kaplamıştı. Masasında da birbirine bakan iki çerçeve vardı. Birinde babamın, diğerinde de eşinin fotoğrafı vardı.

İncelemeyi bırakıp deri koltuğa oturduğumda abimde gelmişti. İlk dikkatimi çekende elindeki tesbihi oldu, babamın tesbihiydi ve elinde taşımayı sevmezdi. Bunu sormayı aklıma not edip sarılmasına karşılık verdim.

"Evde bir sorun yok di mi?"

"Yok. Sen gelmeyince ben geleyim dedim." Tesbihine baktığımı farkedince cebine atıp dikkatimi dağıttı.

"Tesbihi de eline aldığına göre gerçekten babam gibi mi olacaksın?" Kollarını birbirine bağlayıp arkasına yaslandı.

"Ben zaten babam gibiyim." Babam, annem ve sevdiğimiz diğer insanların ölmesi bile onu bu işten vazgeçirmeye yetmemiş üstüne daha da kindar etmişti.

"Masaya oturdun annemi kaybettik. Ünal beyin varisi oldun Özlem ablayı kaybettik. Durman için ne olması gerekiyor?" Gözlerindeki duygu değişimini takip edememiştim ama sonunda sanki öfkede takılı kalmıştı.

"İhanet eden herkes ölene kadar devam edecek."

"Abi-"

"Seninle bu konuyu tartışacak değilim." Saatine bakıp ayağa kalktı.
"Toplantım var. Çocuklar seni eve bıraksın."

Sesimi çıkarmadan ayağa kalktım. Ne desem de beni dinlemeyecekti sonuçta. Odasından gidişimi izlerken peşime taktığı adamla beraber dışarı çıktım. Hâlâ arkamda mı diye bakacakken önümüze tekerlikli sandalyesiyle bir adam yanaşınca dikkatimi ona verdim.

"Abi merhaba, şu adresi biliyor musun ya?" Elindeki kağıdı yanımdaki adama gösterirken ben de arabaya doğru yürümeye başladım.

Yazar'dan;

Yürümeye devam ederken arkasından gelen silah sesleriyle hemen kendisini binmek üzere olduğu arabanın içine atıp kafasını eğdi.
Silah seslerinin arasından abisinin sesini duyunca biraz rahatlasa da yine de kafasını kaldırmamıştı.

"Sibel. Gel, çık abicim." Abisi elini tuttuğunda seslerin de kesildiğini farketmişti.

"İyi misin? Bir yerinde bir şey var mı?" Kardeşinin elini bırakmadan onu bir sağa bir sola çevirerek vücudunda yara var mı yok mu diye bakıyordu.

AİLEWhere stories live. Discover now