22.BÖLÜM

711 33 5
                                    

Selammm

İyi okumalar...

ESLEM'DEN

O günden sonra günler geçmişti. Ne annemlerle -pardon üvey annemle- ne de babamla konuşmuştum. Onlar aradığında Arın cevap veriyordu artık. Çünkü ne onların sesini duymayı ne de onları görmeyi kaldırabiliyordum.

Aslında onlara sinirli değildim sadece kırgındım. En çok da babama ... On dokuz yıl boyunca gözümün içine baka baka beni kandırmıştı. Sanırım yıllar geçse bile beni bu sevgisizliğe itmesini asla ama asla unutamayacaktım.

Bakışlarım salıncakta sallanan oğluma kaydı. Barlas ile bir değişiklik yapıp havaların da ısınmasıyla parka gelmiştik. Çok sevmişti oğlum sallanmayı. Etrafına neşeyle bakıyordu ama korktuğunu anlayabiliyordum. Gözlerini sık sık bana çevirip beni kontrol ediyordu. 

O böyle yaptıkça arada gülümsedikçe alıp içime sokasım geliyordu. Çok alışmıştık birbirimize çok... Öyle ki artık onu kendim doğurdum diyebileceğim kadar sevmiştim, kabul etmiştim ve benimsemiştim.

"An.."

"Efendim oğlum?"

"An...Ba... Ba"

"Evet söyle bakalım babayı özledin sen yoksa?"

"Benim oğlum beni mi özlemiş?"

Arkamdan gelen sesle korkarak ayağa kalktım. Yüreğime inecekti az kalsın. "Niye sessiz sessiz geliyorsun meremın neredeyse çocuğu düşürüyordum?"

"Ağzından yel alsın gül güzelim. Ne bileyim korkacağını? Bir daha dikkat ederim. Su alayım mı sana?"

"Yok, gerek yok hoş geldin."

"Çok hoş buldum. Güzel havayı mı değerlendiriyorsunuz? Eve uğradım sizin burada olduğunuzu söyleyince geldim ben de."

"İyi yapmışsın artık çıkartalım diye düşündüm havalar güzelleşiyor."

"Aynen. Paşamız sevdi sanırım salıncağı konağın bahçesine de aldıralım hatta kaydırak falan da yaptırayım arka bahçeye aile kalabalıklaşıyor oynarlar artık." deyip göz kırpmasıyla gülümsedim.

Haklıydı kızımız, oğlumuz, Berivan ablanın oğlu, Dilan'ın oğlu, Mihriban yengemin kızı, Melek derken baya kalabalıklaşıyorduk. 

"Gidelim mi artık uykusu da gelmiş sanırım yemeğe de az kaldı."

"Olur hadi sen al çocuğu." dememle Barlas'ı kucağına almıştı almasına da ağlamaya başlamasıyla başımıza dert edindiğimizi anlamıştım. Salıncaktan ayrılmak istemiyordu.

Arabaya binip yanıma gelmelerini bekledim. Oğlumu kucağıma aldım. İçini çeke çeke ağlıyordu benim miniğim.

"Annem ben seni yine getiririm ağlama sen." deyip yanağından öptüm. Huysuzlanmaya başlamıştı. Başını boynuma gömüp yüzünü sakladı. Ben de sırtını pışpışlayıp uyumasını beklemeye başladım.

Park yakındı zaten hemen  gelmiştik konağa. Kucağımda uyuyakalmıştı hemencecik. Arın arabadan inip benim tarafıma geldi ve oğlumuzu kucakladı. Ben kucağımda taşıyamıyordum artık hamileliğim ilerlediği için. 

Odaya geldiğimizde hemen yatağa oturdum. Ayaklarım şişmişti, bugün çok yorulmuştum. Barlas'ı yatırıp yanıma gelen Arın "Ne oldu iyi misin niye yüzünü buruşturdun? " diye sordu. 

"Ayaklarım şişmiş biraz ağrıyor da."

"Güzelim kendini niye bu kadar yoruyorsun ki?"

" Ne yapayım Arın bütün gün yatsam da saatlerce yürümüş gibi yoruluyorum bir şeylerle uğraşsam da. Sadece parka gittik oğlumla. Küçük hanım doğunca götüremem ilgilenemem diye endişeleniyorum."

BERDEL MASALI (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin