Hadi Gel

500 25 1
                                    

Bu kitabım düzenli bölüm atmayı öğrenmem lazım. Sonrası için çok fikrim varken oralara nasıl bağlayabileceğim konusunda çok kararsız ve fikirsizim. Hikayenin ilerisinde iki tane İngilizce şarkı var. Çevirilerini yazmadım çünkü üşendim ama eğer bakmak isterseniz diye şarkıların isimlerini yanına yazacağım. Çevirileri internette mevcut.

_________________________________

Son 20 günde neredeyse her gün Layla bana yazmıştı. Çok iyi birisiydi konuştukça buna emin olmuştum.

Sadece hala garip olan eskiden sevdiğim çocuğun sevgilisi olmasıydı. Neyse bugün Kylian ile buluşacaktık ve ne yapacağımız hakkında hiçbir fikri yoktu.

İşten hazırlanmak adına erken çıkıp eve geçtim. Gider gitmez duşa girip 10 dakika sonunda çıkmıştım. Altıma gri bir eşofman, üstüne yeşil bir tişört onun da üstüne siyah bir ceketle kombinimi tamamlamıştım.

Ben eşyaları toplarken gelmesi için taksiyi çağırmıştım. Onu beklerken makyajımı yapıp çantamı hazırladım. Neredeyse boş olan çantamı aldıktan sonra evi kilitleyip çıktım.

Aşağıya indikten 2 dakika sonra taksi gelmişti. Gideceğim yerin adresini verdikten sonra kulaklıklarımı çıkarıp kendimi dünyadan soyutladım ve şarkının sözlerine odaklandım.

Now I'm rising from the ground
Rising up to you
Filled with all the strength I found
There's nothing I can't do
I need to know now, know now
Can you love me again?

Love Me Again - John Newman

Gerçekten beni sevebilir miydi. Tekrar diye bir şeyi olacağını sanmıyorum ama bir kez beni sevebilir miydi? Aslında bu yaptığım bencillikten başka hiçbir şey değildi. Onun sevgilisi varken benim bırak böyle bir şeyi istemem düşünme bile çok saçmaydı. gerçekten bu hislerimden kurtulmam gerekiyordu yoksa kafayı yiyecektim. Beni bitirirdi bu düşünceler.

Şarkı bitince diğer şarkıya geçmişti

Why are you looking down all the wrong roads?
When mine is the heart and the salt of the soul
There may be lovers who hold out their hands, but
They'll never love you like I can, can, can
Like I Can - Sam Smith

Telefonu kırasım gelbi bir süreliğine. Kulaklıklarımı sinirle çıkarıp derin bir nefes verdim.

Taksicide bir şey olduğunu anlayıp dönmüş olacak ki geldiğimizi girdiğimiz yolun ihtişamından anladım.

Taksici kapının önünde durdurduğunda ona parasını verip kulaklıklarımı çantama tıktım.

Arabadan indiğimde hangi kapının giriş olduğunu anlamaya çalışıyordum. Burası evden çok zengin insanların gittiği huzurevleri gibi büyüktü.

Ortadakine gidip kapıya vurduğumda bir süre tepki bekledim. Kapıyı daha önce hiç tanımadığım ellili yaşlarının başında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın açmıştı.

Bana şöyle bir bakış atıp arkasını döndü ve bağırmaya başladı "Oğlum birisi geldi, bak bakayım beklediğin kişi mi?"

10 saniye kadınla garip bakışmamızın ardından ona gülümsememle bitmişti. Arkadan bir adet Mbappe kafasını görünce bize doğru gelmeye başlamıştı.

"Carol teyzecim bu benim çok eskiden arkadaşım Ella. Geçen gün bahsettiğim kız." diye açıklama yapmıştı.

Kadın ise beni tamamen unutarak Mbappe 'ye döndü ve "Annenin geçen gün uğrayıp anlattığı kız mı bu yoksa?" diye sorunca ben sorulan soru karşısında şaşırmıştım ama Kylian da buna şaşırmıştı.

_Layla ile karıştırmış olmayasın sen Carol teyzem ya, demişti. Sonra bana dönüp "Arada karıştırıyor işte böyle şeyleri" demişti.

Carol teyze buna karşılık olarak kafasına vurmuş ve "Ayağını denk al çocuk, ben hiçbir şeyi karıştırmıyorum. Layla olsaydı bilirdim" demişti.

Mbappe ise konuyu değiştirircesine "Hadi kapıda kaldın gel" demişti.

İçeri girdiğimde evi siyah ve beyaz üzerine dekore edilmişti. Sağda kısa bir holün sonunda oturma odası diğer tarafta ise mutfak vardı. Salona gideren bir kaç tane kapı ve merdiven de görmüştüm.

Gidip oturduğumda resmen koltuğa yatmıştım. Bu rahatı nereden buluyordum bilmiyorum ama kesinlikle oturmam daha hoş olurdu.

Mbappe de arkamdan gelip karşı koltuğa uzanınca en azından bir nebze de olsa rahatlamıştım.

_Akşam için Carolcum bir şeyler yapmış ama bugün sağlıklı yemek düşmez, dediğinde kafa sallamıştım.

Carol salona gelip her yeri ayarladığını ve bir kaç gün gelmeyeceğini söylemişti. Mbappe o çıkarken el salladığı için ben de sallamıştım. Umarım beni severdi çünkü o çok tatlı birine benziyordu.

_Nerde kalmıştım, ha evet yemek. Zaten kolalarımız vazgeçilmezimiz. Onun dışında ne istersin? diye sormuştu.

Kola konusu tekrar açılınca gülümsemiştim. Yemek düşünürken ona "Patates ve soğan halkası kızartsak olur mu. Yanında da tavuk kızartsak. Yani beni aklım sadece bunlara basıyor" dediğimde kafasını sallayıp halledeceğini söylemişti.

O telefonla konuşurken ben de yerimden kalkıp evi gezinme kararı vermiştim. Uzun koridordan çıktıktan sonra solda bir oturma odası daha vardı.

Karşıdaki odada ise bilardo masası ve içki rafı vardı. tüm duvarı kaplayan cam ise arkadaki ağaçlığa bakıyordu.

Odadan çıkıp başkasına girdiğimde burada da koskoca bir tuvalet vardı. Geriye dönerken mutfağa girdiğimde o kadar güzeldi ki hayran kalmıştım.

Kocaman bir bango ve ortasında mermer bir masa vardı. Masadaki taburelerden birini çekip kafamı masaya yaslamıştım.

Bir gün gerçekten böyle bir mutfağım olur muydu? Bana ait, istediğim renklerle dizayn ettiğim, bangosuna oturup bir şeyler içebileceğim...

Derin bir nefes verip salona geri döndüm. İçeri girdiğimde Kylian da kapıdan içeriye girmişti elinde poşetlerle.

Ona bakıp eğer elindeki poşetlerde söylediklerim varsa ne kadar hızlı olduğu hakkında düşünürken o bana bakıp "Gerçekten de baya hızlı." demişti sadece.

_E hadi gel yapalım bunları, dediğinde peşinden gitmiştim.



______________________________

Lan bu bölümü yazıp atmayı unutmuşum.

Hearts Adore / Kylian Mbappeحيث تعيش القصص. اكتشف الآن