Bölüm 11 "Kahve"

90 20 229
                                    

Nasia'nın bir anda yakarıda unuttuğu kahvenin aklına gelmesiyle Jarvis'e seslendi. "Isı sensörün var mı?" Nasia bunu sorarken hareket etmeye başlamıştı bile.

Asansöre geldiğinde Jarvis'ten cevap gelmişti. (Niye güzel bir başlangıç yapamadım bölüme)
"Maalesef Bayan Lance, Bay Stark beni daha o kadar kapsamlı hale getirmedi."

"Desene kahvemin soğumamış olması için inanmadığım tanrıya dua edicem diye." Genç kadın yorgun vücudunu hareket ettirmek istemiyordu ama ettirmesi gerekti. Tony'nin yanına elinde su ve kahveyle ışınlanma imkanı yoktu. Stephen ile yaşadıkları kötü olaylar olmasaydı portal açma yüzüğünü çalar portal açıp Tony'nin yanına giderdi.

Elini düğmeye basmak için ileri ittiğinde yüzük parmağındaki gümüş yüzüğü fark etti. Taktığını bile hatırlamadığı yüzüğe baktı. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. İşaret parmağıyla mutfağın olduğu kata bastı.

Asansör yukarı doğru çıkarken kendisine uygulanan aşağıya doğru bir baskı hissetti. Gözlerini kapadı. Etrafın karanlıklığı bir anda eski anılarıyla dolmuştu.

Kulağına piyano sesi gelmeye başladı. Zamanda yolculuk yapıyordu sanki. Son zamanda her şey ona eski günleri hatırlatıyordu.

Seri çalınan mükemmel bir besteydi işittiği. "Burası çok güzel." Gözünde canlanan mekanı inceledi. Hâlâ eski günlerdeki kadar taze ve güzeldi. "Senin güzelliğinin yanında bir hiç Anastasia." Ona ithaf edilen iltifat karşısında gülümsemekle yetindi. Şu an asansöre biri gelse bu anlamsız sırıtmayı çok garip karşılardı ama genç kadının parmağında bulunan yüzük onu en mutlu olduğu güne götürmüştü.

"Senden başka kimsem yok ve seni de kaybetmek istemiyorum." Duyduğu şeyden sonra genç kadın "kaybetmeyeceksin" diye yanıtlamıştı.

Anastasia'nın eli parmağındaki yüzüğe gitti. Diğer eliyle yüzükle oynamaya başladı. Anıları canını acıtıyordu. Hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı. Bunu bilmek canını acıtıyordu.

Aklına gelen fikirle gözleri parladı ve asansör kapısının açılmasıyla, kahveyi almak için dışarı çıktı. İçinden keşke topuklu giyseydim diye geçirdi. Şu an aklındaki fikirle topuklu sesi tam uyuyorlardı.

Yürüyüşünden ses gelmese de yapacağı şey çok ses getirecekti. Yorgunluğu bir anda yok olmuştu. Yorgun bakışlarının yerini iddalı bakışlar almıştı. Kahvesinin soğumadığını görünce yüzündeki simaya gülümseme eklendi. Kahvesini eline almadan önce Tony için bir bardağa su koydu. İkisini de eline alarak yürümeye başladı.

Kahvesini yudumlayarak asansöre doğru tekrar yürümeye başladı. Tony'nin yanına çıkmak için dirseğiyle düğmeye bastı. Kahve zihnini boşaltmasına yardımcı oluyordu. Kahvenin o baskın kokusu ve acılığını hiçbir şeye değişmezdi.

Tony'nin bulunduğu kata varmıştı. Kapı açıldı. Spor ayakkabısıyla yumuşak adımlarla kalabalık odaya doğru yürümeye başladı. "Ziyaret saati bitti hastayı yalnız bırakalım artık." Bunu söylerken kapıya yaslanmış Tony'nin başına üşüşmüş yenilmezlere bakıyordu. Ve bunu söylemeyi özlediğini fark etmişti.

Herkesin yavaş yavaş kapıya yönelmesiyle "çıkarken kapıyı kapattın." Diye söylendi.

Tony neler olduğunu öğrenmek istermişçesine meraklı gözleriyle (sözde) sevgilisine bakıyordu.

Nasia Tony'nin yanına oturdu ve kahvesini yudumlamaya başladı bu esnada diğer elindeki suyu Tony'e uzatmıştı. Tony dikleşerek sudan bir yudum aldı. Başında anlam veremediği bir ağrı vardı ve midesine kramp girdiğini hissediyordu.

"Alkol komasına girmişsin bir de başını çarpmışın. Başının ve midenin ağrıması çok normal." Nasia elindeki kahveyi bitirip sehpa gibi odanın ortasında duran ve üzerinde Tony'nin kapak fotoğrafı olduğu dergilerin bulunduğu masaya bıraktı.

Tony'nin yanına oturdu tekrardan fakat bu sefer ona daha yakındı. Ellerini Tony'nin dağınık saçında dolandırdı. "Sana bir şey olacak diye çok korktum." Bunu derken izlendiğini hissetmeye başladı. Ama umursamadı Stephen onu izliyorsa da umurunda değildi hatta işine bile gelirdi.

Tony gözlerini kapadı ve sadece umutsuzca aşık olduğu kadının hareketlerini hissetti.
Bütün gece Nasy'nin onu bir saniye bile yalnız bırakmadığını biliyordu. Ve bu ona huzur veriyordu.

Nasia ellerini Tony'nin saçından aşağı doğru indirip karşısında duran adamın yanağını okşamaya başladı. Tek eli Tony'nin yanağındayken ona daha da yaklaştı. Aralarındaki mesafe çok azalmıştı. Genç kadın kendini Tony'e daha çok yaklaştırdı. Ve Tony'nin dudağına hareketleri kadar şefkatli bir öpücük bıraktı.

••••••••••••••••••

Nasılsınız?

Bugünün SALI olduğundan herkes hemfikir değil mi??

Bölümün nasıl yazılacağını unutmuşum hahaha

Uzatmadan bölümü atmak istiyorum o yüzden gevezelik yapmayıcam.

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Bugün eleştiriye açık günümdeyim. Çok nadir bugünü yaşarım. Kıymetini bilin ve kitabı eleştirebilirsiniz.

(Her dediğinize bir bahanem olacak emin olun)

Nasia hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cidden ben kitap boyunca şu kadını savundum size. Avukatı gibi hissetmeye başladım.

Öpüldünüz <3
Sizi çok seviyorum

KARMA | Stephen Strange / Tony StarkWhere stories live. Discover now