Bölüm 13 "Vincent sana inanmak istiyorum."

57 11 105
                                    

Karşısında duran yüze baktı genç kadın. Gözleri yaştan bulanık görüyordu ama o lanet okuduğu surat hala netti.

Stephen hiç duruşundan ödün vermeden Nasia'nın yanında oturdu ve karşısındaki kadının yüzüne düşmüş saçları eliyle kadının kulağının arkasına yerleştirdi. İki doktorun birbirlerine bakışladı çok zıttı. Saçlarına beyazlar inen adamın karşısında duran hala gençliğinden ödün vermemiş doktora bakışı bütün iyi duyguları özellikle de aşkı barındırıyordu. Fakat Nasia'nın adama bakışları inkar edilemeyecek kadar nefret doluydu

Ortamın sessizliğini parlayan mavi gözleriyle Stephen bozmuştu. Ağzından çıkan "Ben seni hep gülerken görmek istiyorum. Neden gözlerin yaşlı kalbimin sultanı?" Bu sözler kadına bir yalandan başka bir şeymiş gibi gelmiyordu. .

"Niye geldin?" Genç kadın birkaç dakika sessizce adamın gitmesini bekledikten sonra sessizliğini bozmuştu. Ama ne iltifata karşılık vermeye ne de sorulan soruya cevap vermeye tenezzül etmemişti.

Duygu dünyasındaki karmaşanın arasında daha fazla asılsız söz duymak istemiyordu.
Dolandırarak konunun uzatılmasını istemediğinden direkt geliş sebebini sormuştu. Biliyordu ki yoldan geçerken uğramamıştı bu herif.

Stephen karşısındaki kadını çok iyi tanıyordu. Beraber yılları eskitmişlerdi. Neye nasıl cevap vereceğini ondan önce söyleyebilirdi.

Hala duruşunu bozmamaya özen gösteriyordu. Sevdiği kadının gözünde daha da alçalmamak için çok dikkat ediyordu buna. Soruya geç olmadan cevap vermeye başladı.

"Tony'i beraber tedavi ettik bir doktor olarak hastam iyi mi diye bakmaya geldim. Senin bu halde görünce de yanına gelip oturdum." Bu konuşmanın önceden hazırlanmış olduğuna çok emindi genç kadın. Bu yüzden biraz daha sinirlendi en azından kendisi bu haldeyken yalan söylenmeseydi.

"Sökül ağzındaki baklayı Strange , yoksa ben çıkarmasını bilirim." Bunu söylerken Nasia'nın gözlerinden alev çıkıyordu sanki. Siniri bir kilometre öteden hissedilebilir haldeydi.

"Neden burada olduğumu çok mu merak ediyorsun. Tony ile seni yalnız bırakmak istemedim. Zaten şu ilişkinizden de bıktım. Gerçek mi değil mi diye geceleri düşünmekten uyuyamaz haldeyim. Ve seni izlemekte de haklıymışım. Onu nasıl öptüğünü gördüm Nasia. Tam izlemeyi bırakacaktım ki senin odadan çıkışını gördüm. Senin üzgün olduğunu gördüm. Anastasia ben seni asla bilerek üzmedim, üzmem de üzemem de. Aptalın tekiyim ,o gece senin gidişine göz yuman bir aptal. Ama seni ne kadar aramak istedim bir bilsen. Biliyorum şu an bana inanmıyorsun. Fakat hastaneden gittiğini öğrendiğimde çok hayal kırıklığına uğradım. Seni aramaktan korktum. Bensiz daha mutlu olduğuna emindim. Son zamanlarda çok tartışıyorduk benim yüzümden ve beni terk ettiğini düşündüm bu yüzden.
Hayatımda sevdiğim bütün insanlar öldü bir tek sen kaldın ve seni bırakmak istemiyorum.
Christine'i düşünüyor olabilirsin ki haklısın. Senden sonra onunla çıktım. Ama ikimiz de başlarda kafa dağıtmak için beraberdik. Senin yokluğunda çok yalnız hissediyordum. Sonra her şey onun kontrolüne geçti ben de ayak uydurdum. Ama her daim seninle geçirdiğimiz anıları hatırlıyordum. Christine yanımda her topuklu giydiğinde gözümde sen canlanıyordun. Yorulduğun için topuğunu kırıp bana kendini taşıtman geliyordu aklıma. Ya da hastanenin boş koridoruna baktığımda senin topuk tıkırtın kulağıma işliyordu. Seni çok özlemiştim... ben sen mutlu oldun diye tam Tony'i de seni de rahat bırakacakken sen ağlıyorsun güzelim. Ben buna nasıl tepkisiz kalayım. Seni üzgün görmek bana ne kadar acı veriyor bir bilsen..." Stephen'ın içten ve duygusal konuşması Tony'nin de kulağına gitmişti. Duvarlar çok ince değildi ama kapı aralıktı.

Nasia gözlerini sildi ve kendini toparladı. "Vincent sana inanmak istiyorum. Gerçekten beni sevdiğine. Artık ne sevildiğime ne de sevilmeyi hak ettiğime inancım kaldı. Üzülmemin sebebi sen ya da bir başkası değil. Kendimim. Ve eğer beni gerçekten seviyorsan birkaç gün gerçek manada beni yalnız bırakırsın. Ne izlemek var ne büyüyle başka bir şey yapmak. Tek istediğim kendimle yalnız kalmak. Bazı şeyleri düşünmek için zamana ihtiyacım var."
Konuşma bittiğinde Nasia ayağa kalkıp oradan uzaklaştı.

Stephen topuklu giymediğine inanamadığı kadına bakıyordu. Şu duygusal konuşmadan sonra sevdiği kadının dudaklarına yapışmak çok isterdi fakat sözünün arkasındaydı. Anastasia'yı geri kazanacaktı.

Bu esnadan Tony'nin odasının dibinde olduğunu hatırladı. Elini sallayarak Tony'nin sehpasına nergis yolladı.

O esnada yatakta yatan kumral hasta adam ise tam bakış açısının orada olan sehpanın üzerindeki boş alanda aniden beliren bir vazo ve nergisleri fark ederek küçük bir istem dışı çığlık attı.

Aslında içi kötü olmuştu Nasia'nın ağladığını öğrenince ama kullanılmayı kaldıramamıştı artık ve yaptıklarında haklı buluyordu kendini. Bir kadın için kendini değiştirmişti. Ve bu STARK ilkelerine aykırı bir şeydi.

Jarvis'in sesi duyuldu Tony'nin odasında. "Efendim ziyaretçiniz var kulede. 20'li yaşlarda bir hanım."
Tony'nin yüzüne Stark gülümsemesi konmuştu.

Tebrikleri alayım bekliyorum

Lex is back

Benim bu bölüme ilk başladığımda kaoslu bir bölüm hayali kurmuştum. Sonra ara verdim yeşilçam filmi izledim dört tane sonuç gördüğünüz gibi Stephen'a yansıdı. Bu adam şerefsizdi en son şsdjşsjdşsjdşs

Stephen'a sinirli değilken yazınca sadık bir adam ortaya çıkıyor. Gelecek bölümler için güzel planlarım var.

Ve siz artık Nasia'yı seveceksiniz. Sevdirecem taktım kafaya.

Baş karakteri sevilmeyen (iki üç kişi de nötr sağ olsunlar) tek yazar olmak istemiyorum. Ben Nasia'yı çok seviyorum siz de seveceksiniz zorla mı zorla.

Beni de seveceniz. Seviyorsunuz zaten de yine de diyeyim de.

Standart sorumu sorayım.
Nasılsınız?

Ee ben de iyileşiyorum. İştahım hiç yok ve midem bulanıyor. Şu anki en büyük derdim bu. Uzun zamandır ilk defa diyet yapmıyorum ve yemek yemekten zevk almayınca olmuyor.

Her neyse sizi seviyorum. <3

Öpüldünüz

KARMA | Stephen Strange / Tony StarkWhere stories live. Discover now