beni dinle hyung

244 16 12
                                    

Belkide ben abartmışdımır diye düşünüyordum.
Ama doğru değildi.

Bunu daha fazla düşünmemek adına telefonu kapatıp, sıcak olan yatağımda yorganımı üstüme çekip gözlerimi kapattım.

Sıcak bir uykunun iyi geleceğinden adım gibi emindim ancak sabah ne olur tanrı bilirdi.

***
Sabah haberlerde sel olacağına dair bir kaç duyuru yapılırken, bende ancak tostumu bitirmiş, dışarı çıkmak için masadan kalkmıştım.

Okulu tatil etmeleri gerekirdi.
Ama yinede bir şey denmediği için okula gitmek için evden sonunda çıkmış, jinleri bekleyemeden ufak ufak atıştıran yağmurdan hızlı hızlı dolmuş durağına doğru koşmaya başlamıştım.

Tanrının sevdiği kulu olmalıydım sanırım ki okula gideceğim dolmuş tam benden sonra gelmiş, anında binmiştim.

Rastgele bir yere oturup, kulaklığımı çıkarttım.
Aslında sel olmasa en sevdiğim şey yağmur yerken otobüs,araba dolmuş fark etmeksizin yağmuru izlerken müzik dinlemekti.

Artık ufak ufak atan yağmur hızlanmış, hızlı hızlı yağıyordu.

****

Okula geldiğimde anında içeri koşmuş, yanıma aldığım yedek kıyafetlerim olmasa neler yapardım bilmiyorum..

Onları giymek için en yakın tuvalete ilerlemiş, girdiğim gibi bir tuvalet kabinine giriş yapmıştım.

Üstümdekileri değiştirince gelen kuruluk, beni rahatlatırken üstümden bir yük kalkmış gibi rahatlamıştı.

Etrafa bakınca, çoğu kişi gelmemiş gibi gözüküyordu daha.
Ya da gelemeyeceklerdi.

Sel uyarısı verilmişti belkide kendilerini tehlikeye atmamaları en iyi şeçimdi.

Bunları düşünürken tuvaletten artık çıkmam gerektiğini düşünüp eşyalarımı kuru eşyalarımı koyduğum poşete koymuş, poşeti sımsıkı bağlamıştım.

Tuvaletten çıkarken hala nemli olan saçlarımı güzelce düzeltmiştim.. gerçi artık saçlarımı beğendirmek istediğim biri yoktu lakin.. yinede ben buydum.

Sonunda tuvaletteen çıkmış sınıfıma ilerlerken, havanın karanlığına dikkat etmiştim.
Hava durumu ciddiydi, gerçi ciddi olmasa neden söyleyecekti ki?

Kendimce düşünürken, elektriklerin kesilmesi ile olduğum yerde kaldım.
"Hadi ya!"
Kaşlarımı çatıp, karanlığa olan korkumu umursamamaya çalışarak sınıfa ilerledim ancak.. tanrının bir cilvesi mi bilmem ama kafamı birinin göğsüne sağlam çarpmıştım.

Bu göğse yabancılık duysamda, o güzel koku tanıdıktı.
"Jungkook?"
Hadi ya! Ne kadar şanslıydım akşam tavır yaptığım adamın göğsüne sağlam kafa atmıştım.

"İyi misin?"
Sesi mi çıkartmadan geri çekildim.
Konuşmak istemediğim için kafamı olumlu anlamda sallayıp sınıfıma doğru ileryecektim.. bileğimden tutmuştu.

"Gerçekten.. hala çocukça affetmemeye devam mı edeceksin?"

Kaşlarımı çatıp ona döndüm.
Gözleri tamamen gözlerimi bulduğunda gözlerimi, gözlerinden çekip başka yere bakmaya başlamıştım.

"Ne istiyorsun?"

"Neden senin için önemsiz birinin affetmesi için bu kadar çaba sarf ediyorsun?"

"Onu sinirle söylediğimi biliyorsun. ayrıca geçen ne demek istemiştim?"

"Beni dinle hyung."
Dedim iç çekip ona zorla bakmaya çalıştım.

"Lütfen benimle oynama."

"Ne oyunundan bahsediyorsun jungkook?"

"Orda açıkça senden hoşlandığımı ima etmiştim ancak sen.. sen şimdi gelip gitmeme izin vermeyerek beni ümitlendiriyorsun."

O an bileğimi bırakmaması için tanrıya dua etmeye başlamıştım.
Ancak nafileydi.

Bölüm sonu

-bu fic bitene kadar diğer ficlerw yeni bölüm gelmeyecek.

My Handsome Hyung -taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin