12.Bölüm

13.6K 713 52
                                    

Keyifli okumalar...

#12.Bölüm#

Haftanın başı,yeni bir gün,parlak bir sabah...

Güne başlarken enerjik olan insanlara her zaman hayran kalıyordu Rengin. Miskinlik yapmaya ne zamanı ne de gönlü olmasa bile o sıcacık yataktan kalkmak hiç de kolay değildi. Belli bir saate kadar sersemliğini atamıyor,kendine gelemiyordu.

Fakat bugün aynanın karşısına geçtiğinde yüzünde bir gülümseme peyda olduğunu farketti. Beyninin duvarlarında tırmanan onca düşünce ve derdi bir kenara ayırmıştı ve anın mutluluğuyla yaşayacaktı birkaç gün.

Yusuf'un elinden tutup salona indirdiğinde,Cihan Bey'in hazır bir şekilde beklediğini gördü. 

Cihan ihaleyi zaferle sonlandırmanın verdiği rahatlıkla birkaç gün buradan ayrılmayı istemişti. Hem Yusuf'a da iyi gelecekti. Uzun zamandır oğluyla eskisi kadar ilgilenememek canını sıkıyordu.

" Baba kahvaltıyı geçen gittiğimiz yerde yapalım,lütfen! Orada ki reçel şok güzeldi! Hem çocuk parkı da vardı. Lütfen baba lütfeeen!"

Cihan küçük çocuğun bu heyecanlı hallerine gülüp başını sallamıştı. Dağ evinde kaldıkları birkaç gün boyunca oğlunun istediklerini yapacak,onu mutlu edecekti.

Anne-baba sevgisi ne de farklıydı böyle! İnsanın kalbinde herkesin yeri ayrıydı,kimse kimsenin tahtına oturamazdı. Ama bunlardan en belirgini anne ve babanın boşluğuydu. Terkedip giden bir sevgilinin yerini yeni biri doldururdu. Ya da bozulan bir arkadaşlığı yeni bir arkadaş unuttururdu. Fakat evde yemek olmayınca bile aklına ilk annenin gelmesi,paran bitince babanı düşünmek... En basit dünyevi işler de bile onların eksikliği unutulmazken, kalpteki eksikliğe ne demeli?

Yusuf'un annesiz büyümesine üzülürken,babasıyla arasındaki bu bağa hayran kalıyordu. Rengin'in babası bedenen vardı ama manen yoktu.

Rengin gözlerini kapattığında kendine birkaç gün izin verdiğini mırıldandı. Tüm olumsuzlukları bir kenara bırakacak ve içinden geldiği gibi davranacaktı.

Yaklaşık bir saat süren araba yolculuğunun ardından köy kahvaltısını yapacakları mekana gelmişlerdi. Şoför koltuğunda Cihan vardı bugün. Birkaç gün boyunca Yusuf ve Rengin'den başka kimseyi görmek istemiyordu.

Arabadan indiklerinde,Yusuf aşina olduğu yerde hızlıca çocuk parkına gitmiş,kendini oyuncaklara kaptırmıştı. Rengin ve Cihan ise dışarıdaki şelalenin manzara olduğu cam kenarında oturmuşlardı. Garson siparişlerini aldıktan hemen sonra ortadan kaybolmuştu.

Rengin kendini bu yemyeşil alanın büyüsüne kaptırmışken çalan telefon ile dalgınlığını üzerinden attı.

" Affedersiniz Cihan Bey.." diyerek masadan ayrılmış,bahçede tenha bir yere geçmişti.

" Yasemin! Nasılsın?" Bu aşırı coşkusuna şaşırdı Rengin. Fakat arkadaşını bu kadar özlediğini tahmin edemiyordu.

" İyiyim canım,iyiyim.. Ben seni merak ettim,sen nasılsın? Sesin soluğun çıkmıyor.."

" Ya! Çok mahcubum Yasemin,aramaya bir türlü vakit bulamadım. Ama sen beni merak etme.."

" Ettim bile çok geç." Genç kız kıkırdadı arkadaşının bu söylemine.

" İyiyim ben. Haftaya görüşelim mutlaka. Bu pazar mahalleye gittim,tatsız olayı duymuşsundur.. Gelemedim yanına,annemi bırakmaya gönlüm el vermedi,onu her an merak ediyorum..."

" Biliyorum kuzum,duydum.. O adam nasıl cesaret ediyor Zeliha Teyze'nin karşısına çıkmaya,anlamıyorum."

" Siz onu tanımıyorsunuz.. Kaç yüzü var onun.. Şerefsiz herif! Annem anlatınca yüreğim ağzıma geldi be Yasemin.. Eli kolu rahat durmaz ki onun şimdi.. Of.."

Altın Tozu(Tamamlandı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ