|22|

131 8 49
                                    

AKŞAM

Luther Couffaine

Hazırlanmıştım ve aynadan kendime bakıyordum.

Fena değilim gibi, hm?

Beyaz bir tişört ve bir kot pantolon aile yemeği için fazla mı sade?

Aman, salla gitsin. Anneme babama bunca yıl haksızlık yapan ve onları bunca yıldır insan saymayanlar için süslü giyinecek hâlim yok ya.

"Hazırım! Hadi Luther, sen harikasın ve bu yemek güzel geçecek."

Ayna konuşmamı da yaptıktan sonra artık tamamen hazırdım. Son hazırlıklarımı da hallettikten sonra evden çıkıp kapıyı kilitledim ve büyükbabamların oteline doğru yol aldım. Birkaç dakika sonra gelmiştim. Geldiğimde büyükannemin beni küçümseyen bakışlarına maruz kalmak kesinlikle istediğim bir şey değildi. Büyükannem, küçümseyen bakışlarıyla beni baştan aşağı süzdü.

"Hoşgeldin, Lucius. Bu arada kızma ama berbat görünüyorsun."

"O konuda sizi geçemem, madam. Bu arada adım Lucius değil, Luther."

"Her ne haltsa işte... Adın da senin gibi saçma."

Annem yıllarca bu kadına nasıl katlandı acaba?

"Her neyse... 16. Yaş günün için sana bir hediye aldım. Beğeneceğine eminim, sonuçta ben aldım."dedi büyükannem ve hediyesini bana uzattı. Ben de hediyeyi elime aldım.

2 yıl önceki doğum günüm için hediye alan koca yürekli (!) büyükannem...

"Şu anda 16 yaşındaydın, değil mi?"

"Hayır, 18 yaşındayım."

Hediye paketinin üstündeki nota baktığımda sinirden gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Doğum günün kutlu olsun, Liam."

Liam mı?!

Benim. Adım. Luther.

Neyse...

Hediyeyi açtım ve altın kaplamalı bir saat gördüm. Gösterişi sevmezdim ama en azından aldığı diğer hediyelerden daha iyiydi. Daha kötülerini aldığı da oldu çünkü.

"Beğendin mi?"

"Evet."

"Beğeneceğini biliyordum. Büyükannenin zevkine güven, Lucius."

"Benim adım- neyse..."

Büyükannemin yanından ayrıldım ve asansöre binip terasa çıktım. Terasa çıktığımda halam, teyzem ve diğer büyükannem sigara içerek sohbet ediyorlardı. Buradan gitmem gerektiğini hissettiğimde arkama döndüm ve tam gidecekken halamın sesini duydum.

"Adın Luther'dı, değil mi?"

Duyduğum sesle arkama döndüm ve yüzüme sahte bir gülümseme ekledim.

"Evet."

"Seni en son gördüğümüzde daha bebektin, görmeyeli çok büyümüşsün. Şu an kaç yaşındasın?"

"18"

"İyiymiş... *Sigarayı uzatır* ister misin?"

"Hayır, kullanmıyorum."

"Senin kaybın."

Bir şey kaybettiğimi düşünmüyorum, hatta sizin aksinize sizden daha çok kazanıyorum. Sonuçta içsem hem parama hem de sağlığıma yazık.

Evet... Kendime kamu spotumu da yaptığıma göre artık gidebilirim.

Fıtı fıtı fıtı...

Şaka lan şaka! Normal bir şekilde gideceğim tabiki!

Darling | Boy × BoyWhere stories live. Discover now