46

1.8K 165 72
                                    

Arabayı evin önüne park edip arabadan inmiştim. Derin bir nefes alıp evin önüne gelmiş ve kapıyı çalmıştım. Bir kaç dakika sonra kapı açılmıştı. Gözleri mi kızarmıştı onun... Karşımda öyle görünce ne diyeceğimi bilememiş saçma bir şekilde konuşmayı başlatmıştım.

" Merhaba " demiştim çekinerek o ise soğuk bir şekilde

" Merhaba " demişti. Sanırım bu soğukluğu hak etmiştim.

" İçeri davet etmeyecek misin " dediğimde yine aynı ses tonuyla bana cevap vermişti.

" Buyrun " diyip eliyle içeriyi işaret etmişti. Sanırım ağlamıştı çünkü sesi hafiften tizli çıkıyordu. Onu bu halde görünce içim acımıştı. Gerçekten çok bencildim çok. Onun eliyle içeriyi işaret etmesinin ardından içeriye geçmiş. Oturma odalarında olan üçlü koltuğun köşesine oturmuştum. O da benim ardımdan gelip koltuğun diğer ucuna oturmuştu. Sanırım şuan benden rahatsızdı. Rahatsız olmakta da dibine kadar haklıydı.

" Nasılsın " dediğimde sert bir şekilde

" Nasıl olduğumu sormak için mi geldiniz buraya kadar " demişti

"Aslında ben özür dilemek için geldim " elimdeki poşeti de gösterip konuşmaya devam ettim

" Ve birlikte bir şeyler yemek için " diye devam etmiştim. Ama yüzünde mimik oynamamıştı yine aynı soğuk tavırla söylediğim şeye cevap vermişti.

" Anladım " demişti. Sanırım benden özür bekliyordu. Aslında amacım da buydu ama nasıl başlayacağımı ne diyeceğimi bilmiyordum. Sanırım doğaçlama takılacaktım umarım her şeyi daha da beter etmezdim . Ahh her zaman şu özür dileme konusunda beceriksiz olmuşumdur...

" Ben arkadaşlarımın yanında sana bağırdığım için özür dilerim melisa. Şöyle ki ben bir an ortamın samimiyetine kapıldım. Senin de daha önceden onlarla tanıştığın hissiyatına kapıldım. Biliyorum saçma ama o an fark edemedim onlarla bugün tanıştığını, sinirliydim. Özür dilerim. " Yüzüme şaşkınlıkla bakıyor ne dediğimi algılamaya çalışıyordu. Daha sonra sanki karşısında kıvranan ben değilmişim gibi umursamadan konuşmaya devam etti.

" Neden sinirliydiniz " dedi sakin bir şekilde o böyle sakin durunca ben tedirgin oluyordum. 16 yaşındaki çocuğun beni soktuğu hâle bak şaka gibi

" Çocuk sana bakıp duruyordu melisa kör müydün yedi resmen gözleriyle seni, ona sinirlendim. Zaten yolda gelirken herkes maşallah bacaklarına bakıp durdu sana evden çıkmadan da acaba kısa mı biraz dedim ama sen beni geçiştirdin " dediğimde sanki beni aşağılarmış gibi bir bakış attı ne dedim ki şimdi ben doğruları söylemekte suç mu oldu anlamadım.

" Şey ben bir noktayı kaçırıyorum sanırım. Siz benim tam olarak neyimsiniz ? Hadi babam ya da annem dahi olsanız böyle şeyleri sorun edip sinirlenmeniz saçma ama hangi sıfatla bu kadar sinirlendiniz çok merak ettim " dedi konuşma boyunca takındığı çatallı soğuk ses tonuyla. Haklıydı ben onun neyiydim ki. Şimdi müdürünüm desem çok saçma olur okul kapalı ne müdürlüğü ayrıca kızı gelinlik seçmesine götürmüşüm. Sevgilisi değilim eşi değilim anası değilim babası değilim gerçekten ben ne hakla bu kadar sinirlenmiş üstüne de kıza sert yapıp kızı bu kadar üzmüştüm. Gerçekten aptaldım. Ne diyeceğimi bilememiş öylece onun yüzüne bakmıştım. Gerçekten bu kız benim neyimdi. Neyim olarak görüyordum onu. Neden ondan kopamıyordum yaz tatilinde bile. Yani 16 yaşındaki bir kızı gelinlik seçmeme götürmemdeki amaç neydi. Kız zaten nişanıma gelmiş yeterince üzülmüş gerçekleri algılamış olmayacağımızı anlamıştı. Zaten böyle şeyleri algılayabilecek bir zekaya sahipti. Ben peki gerçekten onu anlayacak duygusallığa sahip miydim. Her zaman ki gibi yine bencildim yine kendimi düşünmüştüm. Onsuz dayanamadığım için acı çekeceğini bile bile etrafımda olması için çabalamıştım ve çabalamaya da devam ediyordum. Amacım ne benim? Ne yapmaya çalışıyorum ?

" Bak neyim olarak görüyorum bilmiyorum seni sıfatlandıramıyorum melisa ama benim için çok önemlisin seni gerçekten önemsiyorum ve seviyorum. Sana değer veriyorum. Sürekli yanımda ol istiyorum. Aramızda çok yaş var biliyorum ama benim için değerlisin yani senin yanında sıkılmıyorum senin yanında mutluyum huzurluyum. Ekstra enerji veriyorsun bana. Öyle işte kusura bakma pek beceremiyorum bu özür dileme şeylerini ama gerçekten üzgünüm" dediğimde alttan alttan mutlu olduğunu görmüştüm ama bunu bana yansıtmak istemiyordu sanırım, ne diyebilirdim ki haklıydı.

" Anladım, ben acıktım yemek yiyelim
mi " dediğinde sanki boşa konuşmuşum gibi hissetmiştim. Dediklerim için hiç bir şey söylememesi canımı sıkmıştı. Üzülmüştüm. Neden beni ciddiye almıyor bu kız diye düşünürken masanın üstüne bıraktığımız yemekleri paketlerinden çıkarıp tabaklara koymuş içeçeklerimizi de yanımıza alıp masaya oturup yemek yemeye başlamıştık. Ben arada yemekten başımı kaldırıp ona bakıyordum belki göz göze geliriz diye ama nafile o asla bana doğru bakmıyordu. Ne katır inadı vardı bu kızda anlamadım. Alt tarafı birazcık sesim yükselmişti. Kıskanmakta suç yaa.

" Ee beni affettin mi şimdi " dediğimde yemekten başını kaldırıp bana bakmıştı. Kaşığında duran yemeği ağzına götürüp yemiş ağzı tamamen boşalınca konuşmaya başlamıştı.

" Beni neden kıskandığınızı hâlâ anlamadım " dediğinde üstüme oynadığını anlamıştım

" Dedim ya değer verdiğim için ben sevdiklerimi kıskanırım mesela diğer arkadaşlarımı nili falan da kıskanıyorum bir daha buluşursak eğer sorarsın"
Dediğimde bana imalı bir şekilde gülerek

" Sormama gerek yok derya öyle diyorsan öyledir " demişti. Az önce o bana derya mı demişti. Derya, derya, derya. Adımı söylemişti hem de hiç çekinmeden direkt bir şekilde. Ne oluyordu bu kıza iyi bir şey mi oldu şuan kötü bir şey mi anlamakta güçlük çekiyordum. Ne diyeceğimi bilemediğim için susup yemeğimi yemeye devam ettim. Yemek yedikten sonra hemen gitmek için bahane uydurmam lazımdı. Burda kalmaya devam ettikçe hiç iyi şeyler olacakmış gibi durmuyordu. Burdan gidince ben mesajdan ona her şeyi daha iyi anlatır gönlünü alırdım. Şimdi ise kendimi aşırı rahatsız hissediyordum.

" Yemekten sonra film izleyelim mi " demişti sanki içimden ne düşündüğümü anlamış ve düşündüğüm şeyi gerçekleştirmemem için böyle bir şey söylemiş gibi. Reddet derya reddet.

" Kızlarla işimiz var belki daha sonra melisacım " dediğimde gülmüş

" Peki öyle olsun " demişti. İkimizde tekrar yemeklerimize dönmüştük. Ben yemeğimi bitince masadan kendi tabak çatal ve bardağımı kaldırmıştım. Melisa da arkamdan yemeğini yemiş ve kendi tabaklarını masadan kaldırmıştı. Her ne kadar bulaşığa yardım etmek için ısrar etsemde bu ısrsrım boşa gitmiş melisa elimi bulaşığa sürmeme izin vermemişti. Ben de masayı silip oturma odasına geçmiştim.

" Yani izin verseydin işte bulaşığı da birlikte halletseydik. "

" Ne olacak sanki ordu mu yedi iki çatal iki tabak ben hallederim merak etme "

" Tamam o zaman teşekkür ederim "

" Ne demek ne yaptım sanki ben teşekkür ederim buraya kadar zahmet ettiğin için"

" Önemli değil hatalıydım kendimi affettirmek istedim umarım affedebilmişsindir " dediğimde yine beni umursamamıştı. Sanırım bana hâlâ kırgındı ve öylesine affettim demek istemiyordu. Üstüne gitmek istemiyordum

" Anladım " dedi yine kısa ve soğuk bir ses tonuyla.

" Neyse ben artık kalkayım melisacım her şey için çok teşekkür ederim " demiştim. O da bana içten bir şekilde gülümseyip

" Rica ederim yine beklerim " demişti. Senin içini güzelleştirdiğin eve gelmez miyim yaa tabi ki gelirim.

"Mutlaka tekrar geleceğim " demiştim. Başta çekinsem de bu çekingenliğimin saçma olduğunu düşünüp ona sıkı sıkı sarılmıştım ve o da bana karşılık verip sarılmıştı. Vedalaştıktan sonra yanından ayrılıp arabama binmiştim. Ben gidene kadar kapıda bekleyip beni izlemişti. Gerçekten bu kız sevilmeyi hak etmiyor da kim hak ediyor ? Benimle olmadı ama umarım onu hak eden doğru düzgün biriyle beraber olur. Arabama binmiş eve gitmek için yol almıştım. Yol boyunca sadece melisayı düşünmüştüm. Belki de, belki de her şey bambaşka olabilirdi...
.
.
.

--> Bazı saçma sapan şeyler yaşadığım için bölümü yetiştiremedim özür dilerim. Ayrıca yazdığım en kötü ve en içime sinmeyen bölüm bu olabilir :/ Neyse umarım beğenirsiniz sevgilerr aşklar 💜

İMKANSIZIM | gxgWhere stories live. Discover now