2. KALPTEN GİDEN HIRSIZ

102 18 12
                                    

       2. KALPTEN GİDEN HIRSIZ

Hilekarların her zaman başka bir çıkış noktası vardır. A,B,C planların sınırı olduğunu sanmıyorum. Ama eğer ki tam olarak bu ağın içine düştüyseniz çakı kullanmak yeterli olmayabilirdi. Hiçbir şey tamamen yeterli olmuyordu. Çünkü her zaman tam bir kesinlik olmadan risk almanız gerekirdi. Yakalanma ve paçayı yırtma oranınız aynıdır. Yüzde elli yüzde elli.

Ve evet eğer hırsızlık yapmak için gizlice evine girdiğiniz ev sahibinin üzerine düştüysenizTüm planlarınız yerle bir olabilir ve hapı yutmuş olabilirsiniz.

“ Hay sikeyim!” Diye yüksek sesle konuştum ki aşağıda olan Mia beni duyup biran önce buradan ayrılsın.Buraya yalnız geldiğimi düşünmesini istiyordum. Ayrıca adamın Türkçe bildiğini de hiç sanmıyordum.

“ Fiili gerçekleştirenin ben olmasını tercih ederim .” Diye altımdan konuşan adama odaklandı tüm dikkatim. Böyle şansı... Evet Türkçe biliyordu. Ve evet benim şansım da bu kadardı işte. Evin boş olduğundan emin olduğum halde buradaydı, Türkçe konuşamayacağını düşünüyordum ama hayır biliyordum.

Aileyi araştırmıştım. Bir çocukları olduğunu dahi bilmiyordum. Çünkü hiçbir yerde yazmıyordu. Tabii çocuklarını basında saklamıyorlarsa.

I-Iı” Diye bir ses çıkarırken bir yandan da yataktan aşağı sallanan ayağımı sert bir şekilde parkeye vuruyordum.

Birinci kural; ne yaparsan yap sessiz ol. Ama eğer başın beladaysa olabildiğince fazla ses çıkar. Ve hemen buradan gitmemi istiyorsan iki kere sinyal gönder.

Ayağımı iki kez parkeye vurup Mia’nın bunu duymuş olmasını diledim. Çünkü zaten ben yakalanmıştım en azından birimiz yakayı sıyırabilirdi.

Zaten benim şu andan sonra kurtuluşum olmayacaktı. Çünkü ailesini aradığında polisler gelecek ve işin içine babam girecekti. Girdiğim ev göz önünde bulundurulursa ölüm fermanımı imzaladığım kesindi.

“ Selam.” Dedim sonunda. Çünkü evini soymak için geldiğiniz birinin üstüne düştüğünüzde aklınız geçici olarak işlevini kaybediyor olabilirdi.

“ Üstümden kalacak mısın?” Diye sorduğunda burnundan sert bir nefes aldı. Yüzünü tam olarak göremiyordum çünkü oda karanlıktı. Ama çıplak olduğu belliydi. Elime değen kaslardan bunu anlamamak mümkün değildi.

“ Evet.” Zahmet olacak ama .

“ O halde neyi bekliyorsun? ” Bu sözleriyle kendimi üzerinden attım. Ama bu seferde tam olarak  yere düşecektim dengemi kaybettiğmlimden. Tabi o hızlıca davranıp beni yatağın içine çekmeseydi. En azından atletikti. Bu bardağa dolu tarafından bakma zırvalığını kim uydurmuştu. Daha fazla sinir bozmaktan başka bir halta yaradığı yoktu .

“ Burada ne arıyorsun?” Diye sorduğunda bu kez alta olan bendim. Ve tıraş losyonu kokusu artık daha keskindi. Eski pozisyona dönmeyi talep ediyordum.

Nefesimi tutup kendime düşünme zamanı tanımadan dudaklarına yapıştım. Bir an bile düşünürsem bunu yapmayacağımı çok iyi biliyordum. Ayrıca bu losyonu kullandığı için üzerine kusmak istiyordum.

O ne olduğunu anlamadan girdiği şokla hareketsiz dururken benim bir elim çoktan konsolun üzerine doğru kaymıştı. İşe yarar bir şey bulmak zorundaydım. Ama kahrolası dudakları çok yumuşaktı. Bu kadar akıl çelici olmak zorunda değildi. Anlaşılan bugün şanslı günümde değildim.

YALANCI ŞAKAYIK Where stories live. Discover now