1. Bölüm

947 311 1.5K
                                    

İyi okumalar! 🕯

She's imperfect but she tries
She is good but she lies
She is hard on herself
She is broken and won't ask for help
She is messy but she's kind
She is lonely most of the time
She is all of this mixed up
~She Used To Be Mine, Sara Bareilles

Suikastçı

Gecenin karanlığını, dolunay ve devriye gezen muhafızların ellerindeki meşalelerden yayılan ışık aydınlatıyordu. Gündüzün terleten sıcaklığının aksine hava şimdi serindi. Esen rüzgar yaprakları hışırdatıyor, uzun çimen başlarını eğiyor ve sarayın üst katlarından birinde açık kalan pencerenin camına tül perdeyi sürtüyordu.

Yürürken belindeki kılıç bacağına çarptıkça cebindeki anahtarların birbirine vurduğu bir muhafız gözüne giren saçlarını geriye atmayı deniyordu. Yanındaki meşale tutan muhafız ise sessizce gülmeye çalışırken karnını tutuyor, bu sırada elindeki meşale de tehlikeli bir biçimde yanındaki muhafızın uzun saçlarına yaklaşıyordu.

Üniformalarının uç kısımları, sarayın bahçesine açılan kapının iki yanındaki kraliyet bayraklarının olduğu gibi dalgalanıyorsa da bahçedeki tüm meşaleler büyülü bir şekilde rüzgara boyun eğmeyerek aheste aheste yanıyordu.

Suikastçı, ne olur ne olmaz diyerek başına geçirdiği siyah kapüşon ve ağzıyla burnunu tamamen kapatan siyah bir maske takıyordu. Uzun siyah pelerini ve yine siyah deri pantolonuyla buna gerek olmasa da gölgelere karışıyordu. Özenle budanıp şekillendirilmiş bodur ağaç ve çalıların arkasına saklanarak ilerliyor, elindeki hançeri yukarı kaldırıp muhafızların yansımasına bakıyordu.

Hadi uzatma da gir artık içeri, diyen çatallı ses kulağını tırmalayınca kaşlarını çattı ve dudaklarını büktü suikastçı.

İki dakika da eğlenemeyecek miyim, diye cevap verdi ve oflayarak saklandığı çalının arkasından kalktı.

Yürüyerek yanından geçen muhafızlara sırıttı ve meşalelerindeki ateşi bir saniyeliğine söndürdüğünde yüzlerinde gördüğü telaşla yüzündeki gülümseme büyüdü. Kara Kuşu onun bu halini görse gurur duyardı.

Kimseye daha fazla bulaşmadan gir şuraya, şüphe çekeceksin, dedi yine aynı ses. Yanında kimse olmamasına rağmen ses, birisi kulağına fısıldamışçasına yakından ve huylandırıcı geliyordu.

Sarayın açık penceresinin altında durdu ve elindeki hançeri dişlerinin arasına alıp zihninden büyülü sözleri geçirdi.

Üflerim saraylar titrer
Nefessiz kalan eller titrer
Fırtınalar, hortumlar, yeller
Hava emrimde serinler
Rüzgarımı gören ölümü yeğler

Yere bakan avuçlarında rüzgar toplanırken ayakları yerden kesildi ve kanatsız bir kuş gibi havaya yükseldi. Birinci katın açık perdelerinin arasından karanlık bir yemek odası gözükürken ikinci katın çekili perdelerinin ardında gölgeler hafifçe titreşiyordu.

Üçüncü katın açık penceresinden içeri attı kendini suikastçı. Burası manken ve kumaşlarla dolu bir terzi odasıydı. Karanlıkta renkler tam seçilemese de rengarenk kumaş ve iplikler raflarda düzenli ama masada dağınık bir şekilde duruyordu. Dikiş makinesinin yanına makas ve iğneler saçılmıştı, sadece üst bedeni olan kol ve kafadan da yoksun mankenlerin üzerindeki pul ve simler ay ışığında parlamayı başarıyordu.

Suikastçı, kurbanının odasını sezebiliyordu. Bu güçlü ama toy büyücü, onu ateşe çekilen pervaneler gibi kendine çekiyordu. Bir iki koridorda ilerlerken yanından geçen muhafızlara değmemeye çalışıyordu. Nihayet erimeyen mumların aydınlattığı koridorları bitirip de aradığı kapının önüne geldiğinde iki muhafızı dimdik karşılarındaki çiçekli bahçe içinde gezinen bir kadının tablosuna bakıp fısıldaşırken gördü. Onlara göz devirip Hedefe ulaştım, diye içinden mesajını yolladı.

Bir onaylama mırıltısı aldığında içerideki büyücünün derin bir uykuda olup onu hissedememesi için içinden dua ediyordu. Işık kontrolüyle görünmezliğin aksine, toprak kontrolüyle duvardan geçmeyi hala beceremediğinden muhafızları oradan uzaklaştırması gerekecekti. Bir çocuk ağlama sesinin gelmesiyle muhafızlar birbirlerine baktılar.

"Gelen giden olmayacak herhalde. Kimse uyanmadan gidip de bir bakayım. Sen burada kal." dedi muhafızlardan daha uzun ve ince olanı yanındakine. İkisinin de göz bebeklerinin çevresinde kendi göz renklerinin aksine sıkkın bir kahverengi duman oynaşıyordu.

O, koridorda biraz ilerleyip bir kapıyı tıklatarak açtı ve içeri girip ardından kapıyı çekti. Bu sırada suikastçı fırsattan istifade duvardaki mumlardan birini yere düşürdü. Halıya doğru yuvarlanan mumu gören muhafız hemen koşarak mumu yakaladı ve geri yerine koyarken yan koridorlara bakmayı da ihmal etmedi. Bu sırada suikastçı dokunmasıyla açılan kilitli kapıyı aralayıp sessizce odaya süzüldü.

Koridorun aksine kapısı aralık olan banyodan gelen mum ışığı hariç içerisi oldukça karanlıktı. Gözünü sıkıca kapayıp açarak ortamın loşluğuna kendini alıştırdı.

İpekten yatak örtüsü açılıp dağılmış yatakta kimse yatmıyordu. Çift kişilik yatağın iki başındaki komodinlerin üzerindeki mumlar söndürülmüştü ve onlar hariç üstleri boştu. Geniş oda beklediği kadar şık düzenlendiyse de mobilya bakımından oldukça sadeydi. Odada kalabalık yapacak hiçbir şey yoktu. Dolabın yanındaki aynada kendi yansımasını gören suikastçı hislerine odaklandığında büyücüyü kaçırdığını anladı.

Ardına kadar açtığı banyo kapısından tamamı mermer kaplı, altın musluklu ve ayaklı küvetli kendi odasından daha geniş olan bu yere girdi. Lavabonun kenarındaki mum, saray koridorlarındakiler gibi büyülü değildi; yatak odalarındaki gibi insanlar tarafından söndürülebilen sıradan mumlardandı ve açık pencereden içeri giren rüzgarın da çabası bu yöndeydi.

Suikastçı hızla açık pencereye yöneldi. Bir kişinin ancak geçebileceği camdan dışarı başını uzatıp saray arazisine göz gezdirdi. Hiçbir hareket göremeyince pencereden aşağı süzüldü.

Yavru kuş kaçtı, diye geçirdi içinden, öfkeli bir homurdanma almayı bekleyerek. Ama bunun yerine memnun bir kahkaha ulaştı kulaklarına.

Ve arkasındaki banyoda kalan mum şiddetli bir rüzgarla aniden sönüverdi.

(Temsili olarak suikastçı)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Temsili olarak suikastçı)

Yeniden merhaba, bir önceki bölüm girişti ve kimsenin gözünden yazılmamıştı, bu bölüm Ve Lanet Sona Erer'in ilk bölümü. Özellikle ana karakterlerimin gözünden ama üçüncü kişi olarak gözlemci bakış açısıyla bu kitabı yazıyorum. Ara ara yan karakterlerin de bölümleri aynı şekilde olacak.

Keyifli okumalar, beğendiyseniz oylamayı ve okuma listenize eklemeyi unutmayın. Satır aralarında yorum yapmanızı ve böylece tepkilerinizi ve düşüncelerinizi görmem çok hoş olur.

Yavru kuş kaçıyor!

VE LANET SONA ERERWhere stories live. Discover now