Bölüm 36

20.2K 691 20
                                    

BÖLÜM 36

Erdem, iyi saydığımız şeyleri yapmakta gösterdiğimiz karar ve sabırdan ibarettir.

(Rene Descartes)

GELECEKTEN KÖTÜ BİR GÜN

Yeniden anne karnındayım. Bir kordon ile bağlıyım bir anne adayına. Fakat bu aday kim bilmiyorum. Etraf oldukça gürültü ve üç adım ötede yerde yatan bir cinsyetsiz var. Cinsiyetsiz varlık acı içerisi de kıvranıyor çünkü yaralı. Cinsiyetsiz varlık kısa süreliğine kafasını kaldırıp etrafına bakıyor. Gri pullu deri , bir kaç tel beyaz saç , mavi iri gözler. Cinsiyetsiz varlık sağ kolunu uzatıp yardım istiyor. Bileğinde "Ametist." Yazıyor cinsiyetsiz varlığın ve bir anda kanım donuyor. Bu benim! Yaralıyım! Gri kanlar içerisinde debelenip duruyorum. Işınlanmışcasına anne karnını terk edip yaralı olan bedenime ulaşıyorum.

Kar taneleri karanlıkta ışıl ışıl parıldayarak sıcak olan bedenime merhem oluyor, göğüsüm de tarifi olmayan bir acı hissediyorum. Halsiz gözlerle etrafa bakınıyorum. Sinek kasabasındayım. Burası bir tepe. Gökyüzünü kucaklayan bir tepe. Titanux canavarları hem cinsiyetliler ile hem de Cinsiyetsizler ile savaşıyor. Savaşın ortasındayım. Topaz'ı görüyorum, yayını ustaca kullanarak Titanux canavarını ölüme sürüklüyor. Annemde Topaz'a yardım ediyor.

''Anne !'' demek istiyorum usulca fakat başaramıyorum. Kanım damarlarımda donmaya devam ediyor adeta, Kalbim hızla çarpıyor,ellerim buz kesiyor.Titanux canavarlarının alevi kar tanelerini eritiyor. Siyah bulutlar gökyüzü esir almış. Cinsiyetliler ve cinsiyetsizlerin dost olduğu ve zorluklara karşı geldiği bir dünyadayım. Burası kesinlikle Zenon dünyası olamaz çünkü Zenon halkı cinsiyetsizleri asla sevmez. Yaralanıyorum. Kime ait olduğunu bilmediğim eller vücudumu keşfediyor ve sızlayan göğüsümün üzerinde duraksıyor. Gözlerimi kırpıştırarak karanlıkta ki adama bakıyorum. Dolunayı gölgede bırakıyor adam. Devasal boyutta uzun boylu. Göğüsümde ki kılıca dokunuyor adam ve canım daha çok yanıyor. Kükrüyorum. Gri kanlar sarı olan pelerinimi müthiş düzeyde kirletiyor. Ellerimi sızlayan göğüsüme götürüp canıma acıtan adamın ellerimi kavrıyorum ve iteliyor. Ancak adam göğüsüme daha çok bastırarak beni zabdetmeyi başarıyor.

Adam'ın dudakları görüş alanıma giriyor , bir şeyler fısıldıyor ancak anlayamıyorum, kulaklarım çınlıyor. Zihnim en az bakışlarım kadar donuk. Gözleri gözlerimle kesişiyor adamın... Bir çift kırmızı göz. Acı ve öfkeyle dolu bir çift kırmızı göz. Derin derin soluklanarak '' Yapma!'' diyorum kırmızı gözlü adama. Çınlama sesi duruyor ve nihayetinde kendi sesimi duyabiliyorum.

'' Öleceksin!'' diyor .

'' Öleceksin!'' Ve yaramın üzerine bastırıyor adam. Bu adam bir cinsiyetsiz. Bu Akik.

'' Akik!'' diye fısıldıyorum acıyla.

'' Öleceksin Ametist!''

Akik'in sesi kulaklarımda yankılanarak bilinç altımdan sıyrılıyorum fakat gözlerimi açtığımda hala su dolu olan cam fanusun içerisinde olduğumu anlıyorum. Gri yılan kordon hala göbeğimin içerisinde ,suyun içerisinde çırpınarak etrafa bakınıyorum. Fanusun ardındaki Olivin'i bulanık bir şekilde görüyorum. Cinsiyetsiz olan bedenim suyun içerisinde çaresizce çırpınıyor. Olivin, duvardaki cihaza şifreyi giriyor ve gri kordon göbek deliğimi derhal terk ederken kıvranıyorum.

Bin bir telaşla yanıma geliyor Olivin.

'' Ne gördün?'' diyor beni kollarımdan yakalıyor. Gözlerimi kısıyorum ancak bu sayede yaşla dolan gözlerimi etkisiz hala getirebiliyorum.

'' Kaderin akışını değiştiremeyiz değil mi Olivin? ''

'' Hayır!'' diyor Olivin .Sesi fısıldıyor.

''Öleceksin diyordu! O, öleceksin diyordu. Ölüyordum! Dolunaylı bir geceydi sinek kasabasındaydım. Mevsim kıştı. Göğüsüme bir kılıç saplanmıştı. Savaş başlamıştı. Titanux canavarları Sinek kasabasına saldırıyordu ve cinsiyeliler ile cinsiyetsizler güçlü bir ittifak içerisindeydi. Fakat ölüyordum Olivin...'' diye tısladım.

Olivin'in gri yüzü kırmızılaşmıştı.

'' O kim?'' diyor Olivin. Fakat düşüncelerim o kadar telaşlı ki sorusunu umursamayıp ;

'' Kaderin akışını değiştiremezsem eğer öleceğim. Ölümler kesin olaylardır buna kimse müdahale edemez değil mi?'' diyorum ve hıçkırıyorum.

'' Seni kim öldürüyordu?'' dedi Olivin. Kocaman parıldayan gözleriyle.

'' Akik.'' diyorum ve yüzüm düşüyor. Bir cinsiyetsizi bir cinsiyetsizin öldürebilmesi ne kadar da acı bir durum. Olivin, kısa süreli şok duygusunun ardından konuşmayı başarıyor. Gri pullu derisi istem dışı kırışıyor. Ensesini kaşıyor.

'' İçeride ki düşman Akik. Ne dersen de! Bir cinsiyetsiz olsa da o bir Kupa. Benim gibi bir sineği öldürmekten asla gocunmayacaktır.''

'' Buna asla izin vermeyeceğim. Tek bir cinsiyetsiz ölmeyecek.'' diyor, kararlılıkla gözlerimin içine bakıyor.

'' Kaderin akışını değiştirenlerin sonu kötüdür dedin, nasıl kötü olabilir ki? Bir insanın ölmesini engellemek nasıl olur da kötü bir sona sürükler?''diye soruyorum. Kendime bir çıkış yolu arıyorum. Akik'in beni gelecekte ki öldürüşünü görmek bedenimi şiddetle sarsıyor. Savaşın ortasında hamile bir kadının olması ise beni mahvediyor. Gelecek beni korkutuyor. Akik'in beni öldürmesi için ne gibi bir suç işlemiş olabilirim? Benden neden bu denli nefret ediyor? Bilmiyorum.

'' Kural çok basit .'' diyor Olivin. '' Kurtaracağın cana karşılık kendi canın.'' Olivin'a göre bu hayatta basit olan tek şey kurallar!

Oda sessiz çığlıklar atarken Olivin'a karşı geliyorum. '' Hayır! Kaderin akışını değiştirmeyeceksin.''

'' Elbette değiştireceğim, hatta birlikte değiştireceğiz. Mevsim yaz ve eğer anlattıkların doğruysa savaş yakın. Yaklaşık olarak iki mevsim sonra savaş başlayacak hemde dolunaylı bir gecede. O güne hazırlıklı olmalıyız. Bayan Elsa gibi iyi olan cinsiyetliler yaşamalı. Sen yaşamalısın.Bu yüzden sana yardım edeceğim... ''

Gözlerini kapatıp derin nefes alıyor Olivin ve

'' Yorulmadan hiç bir tepeyi aşamazsın Ametist... Çok yorulacağız hazırlıklı olmalısın.''

CİNSİYETSİZWhere stories live. Discover now