17

199 32 22
                                    

önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun

"Sana inanamıyorum yeji." Dedim bunun olduğuna gerçekten inanmazken. "İstediğin pastanede durmadı diye direksyonu ele geçirmek nedir ya." Dedi ryujin yanımdayken.

Hastaneye gelmiş ve hemen onları bulmuştuk. Hyunjin, boynundaki boyunluğu, bacağındaki alçıyı umursamadan yeji'ye küfürler yağdırıyordu. Yeji de hala istediği pastayı alamadığı için ağlıyordu. Tanrıya şükür onun başına pek bir şey gelmemişti. Genel hasarı hyunjin almıştı.

"Yok, biz kardeş olamayız. Kesin karıştık bir şey oldu." dedi yatakta dönmeye çalışan hyunjin. Yan yatakta yatan yeji de boş durmadı. "Kesin karıştık. Benim ikizim pastanede dururdu." dedi hıçkırarak. "Daha pastane diyor." diyerek göz devirdi.

Ben bu absürt komediye gülerken ryujin'in sağ gözü yavaştan seğirmeye başlamıştı bile. Giselle ise olaydan tamamen uzak, koltukta oturmuş telefonuna bakıyordu. Yeji ve hyunjin'in iyi olduğunu gördükten sonraki kısım pek umurunda değildi.

Ben de artık buradaku ziyaretimin bittiğini anlayarak, "Ben gidiyorum. Son iki gündür adam gibi okula gitmedim." dedim ve giselle'i dürttüm. Anlamış olacak ki kafasını salladı. "Tekrar geçmiş olsun." dedikten sonra birlikte odadan çıktık.

Asansöre binip beklerken üçüncü katta durdu. İçeri bir kız ve ardından topallayan bir kız daha girdi. Topallayan yüzü görünce giselle ile birbirimize baktık. "Wonyoung?" dedim telaşla.

Bizi görünce şaşırmış olacakki gözlerini endişe kapladı. "Daha ilk günden bir yerini sakatlamışsın bile. Ne işler çeviriyordun da oldu bu?" dedim ayağını işaret ederek.

"Hiç. Öyle ayağım kaydı." diyerek kapısı açılan asansörden çıktı. Onunla birlikte gelen kızı da sürükledi peşinden. "Senin etrafındaki insanların bir tahtasının eksik olması zorunlu mu?"

dedi giselle garipseyen bakışlarla. "Malesef, deliyi çekiyorum ben." dedim somurtarak.

_

14 şubat

Lanet olsun sevgililer günü. Lanet olsun zorla götürüldüğüm parti. Lanet olsun bu dünya üzerindeki tüm sevgililere!

"Karina, şuan içinden bu güne sövdüğünü tahmin edebiliyorum. Ama biraz keyfini çıkarmaya çalışsan" Eyeliner'ını dikkatlice çekip beni rahatlatmaya çalışan giselle'e döndüm.

"Şaka mısın? Tüm gece boyunca heeseung ile flört etmeye gelen kızlar olacak ve ben onları izleyeceğim. Tanrım şuan ölmek istiyorum." Derin bir nefes aldım ve düzleştiriciyi kapattım. Geçen gün boyattığım mor saçlarımda gezdirdim ellerimi.

"Hey girls!" Odaya dalan wonyoung'a göz devirdim. "Karina gene mutsuz onu anladım. Partinize ben de geliyorum, tepkileri alayım." Kollarını açmış bekleyen küçük şeytana göz kalemimi fırlatacakken giselle araya girdi.

"Sen reşit oldun mu ki?" Giselle haklıymış gibi kafamı salladım. "Koreye göre reşitim." Deyip gülümsedi. Giselle ayağa kalkıp wonyoung ile sarıldı ve ona parti tavsiyeleri vermeye başladı.

Ben ise tekrar sırtımdan bıçaklanmıştım. "Yürüyün geç kalmayalım." Deyip odadan çıkarken, sinirimi yatıştırsın diye masadaki çikolatayı yemeye başlamıştım bile.

Arabaya binince hesap kitap vaktinin başladığını belli eden ellerimi çırptım. "Jang Wonyoung. O gün hastanede ne yapıyordun?"
Şaşıran bir ifade takındı. "O konu bitmemiş miydi ya." diyerek somurttu.

"Bana düzgün bir açıklama yapmalısın yoksa teyzemi çok severim, bilirsin." deyip attığım gol ile gülümsedim. "Tamam tamam anlatıyorum."

"Ben binaya muhteşem girişimi yapınca, tabi tüm gözleri topladım üzerimde." Omuzlarını silkerken söylendi. "Devam et boş yapma." dedim. "İşte muhteşem girişimin ardından da muhteşem bir düşüşüm oldu."

Deyince giselle ve ben kahkaha patlatırken o kollarını bağlamış bebek gibi bağırıyordu. "Geldik." giselle kahkahalarının arasında söyleyince hep birlikte arabadan indik.

Farkettimki, ning oldukça zenginmiş. Bizi bahçede karşıladı ve gitti. Ben etrafta gezinirken gözlerim ona takıldı. Arkadaşları ile birlikte sohbet ediyordu.

Bu garip değildi fakat asıl hoşuma gitmeyen winter'ın bana doğru gelmesiydi.

love tonight, heerinaWhere stories live. Discover now