21

223 29 25
                                    

Keşke bu ülkeden gitme şansım olsaydı.

Şuan belkide hayatımın en kötü hatasını yapmak üzereydim. Gecenin bir vakti rüyalarımda gördüğüm görüntü beni tepeden tırnağa titretmişti.

Winter ve heeseung, lanet olsun ki tekrar birlikte oluyordu. Ben bunu kaldıramazdım. Eğer onlar tekrar birlikte olursa ben dağılırdım. Ruhumu söküp bir kenara fırlatmış, kendimi karanlığa kapatmış olurdum.

Winter hayatıma girdiği andan itibaren her şeyimi yıkmıştı. Moralimi, kişiliğimi yakıp geçmişti. Dengesiz tavırları, beni yapmak istemediğim şeylere yöneltmesi ve en önemlisi, sevgimi almaya çalışması.

Heeseung'a olan sevgimi yok etmek ve beni ondan vazgeçirmek için türlü türlü yola başvurmuştu. Fakat bunların hiçbiri beni yıkamazdı. Heeseung ve winter birlikte olmadığı sürece ben yaşardım.

Ancak sevgim elimden alındığı zaman, yaşamak bir çözüm gibi gözükmez bana. Winter'a karşı bir nefretim yok. Ona kırgınım. Benim hislerimi bilmesine rağmen yüzüme gülüp arkamdan iş çevirdiği için ona çok kırgınım.

Üstelik bana yapacaklarını bilmeme rağmen onunla iletişime geçtiğim için de kendime kızgınım. Sanki winter ile başa çıkabilecekmiş gibi ona kafa tuttum ve aramızdaki bu savaşı devam ettirdim.

Şimdi ise sevdiğim için son kez savaşmaya gidiyorum. Heeseung'a her şeyi anlatıp ona ne kadar aşık olduğumu söylemeye giderek belkide sonumu kendim getiriyorum.

Ne diyeceğimi, nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, sadece koşuyorum ona doğru koşuyorum. Kalbimin yerinden çıkacak kadar attığının farkında olmama rağmen onu heeseung durduracak diye koşmayı bırakmak istemiyorum.

Kendimi ona teslim etmek, bana her ne yaparsa yapsın onun olmak istiyorum. Tüm benliğimi ona teslim edip avuçları arasına bırakmayı istiyorum. Çünkü bana yaptığı en acı şey bile yanımda olduğu sürece tatlı bir ninni, güzel bir rüya gibi gelecek.

İyice üşüyen bedenim titredi. Zaten akan yağmurun suyuna karışan göz yaşlarım bitmek bilmezken koşmayı sürdürmek daha da zordu.

Dağılan saçlarım, sırılsıklam olan bedenim, gözlerimden akan yaşların hepsi onun içindi. Her şeyi anlatıp dudaklarına kapanabilmek içindi.

Adımlarımı yavaşlatıp önünde durduğum beyaz kapıya uzun bir süre baktım. Eğer beni winter olarak tanısaydı, sever miydi?

Kapıya ulaşan merdivenleri çıktım yavaşça. Tereddüt etmek için çok geçti. Bir dahaki sefere demek artık fazla uzaktı. Elimi zile dayadım. Yutkundum sertçe.

Islak olan ellerimi tuşa bastırırken evde olması için yalvardım çünkü biliyordum, bu cesareti tekrar kendimde bulamayacaktım.

Bir kaç dakika ardından kapı açıldı. Hafif yeşile çalan saçları, uzun olan boyu, biçimli dudakları. Tanrı heeseung'u mükemmel olarak yaratmıştı.

"Karina?" dedi kalın ve temiz sesiyle. Son şansın, diye geçirdim içinden. Winter ve onu birlikte görmek istemiyorsan harekete geç.

"Bana neler yaptığını bilmiyorsun heeseung." Anlamsız bakışları suratımı buldu. Gülümsedim istemsizce. "Vücud dilin bana konuşuyor."

Ardından parmak uçlarında yükseliş, başını öne doğru itme ve dudaklara sevgi dolu bir dokunuş. Aşkın temsili bu dokunuş ilerliyor. Hareket ediyor yavaşça. Alt dudağını sıkıştırıyor arsızca ardından ayırıyor dudaklarını.

Karşılık vermeyen taraf orada dikilmiş, konuşmuyor. Daha sonra kapının arkasında tanıdık bir yüz, onun ceketini giymiş belli. Alaycı bakışları ile süzüyor ıslak bedeni.

En olmaması gereken kişi orada, evin içinde.

Winter.

love tonight, heerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin