0.6

604 66 400
                                    

yıldıza basıp bolca yorum yapalım, bölüm rahatsız olabileceğiniz sahneler içerir, ona göre okumanızı tavsiye ederim. keyifli okumalar 🧛🏻‍♂️

"bir günde?" dedi talya şaşkınlıkla sırıtarak aybike'nin heyecanla açık bırakmış olduğu dolabı kapatarak. "dün okula gelmiş çocuğa aşık oldun, bir günde?"

dudaklarını dişleyip gülmesini bastırmaya çalıştı kız.

"bizim aşka inanmayan kıvırcık, bir günde aşık oldu öyle mi?" dedi kızın burnunu sıkarken. "nasıl oldu ya?"

"of talya." avuç içlerini heyecanla birbirine sürtüyordu kız. "beni dinliyor ve anlıyor. benim için önemli olan tek şeyi ve hiç kimseden görmediğim o şeyi veriyor bana yani, ilgiyi. aşık oldum işte."

kızın utanarak yüzünü kapatmasıyla kollarını tuttu mavi gözlü kız.

"bak bir de utanırmış da ya, ben seni tek bırakmak zorunda kaldım diye çok endişeliydim ama sen keyifli vakit geçirmişsin sanırım."

yüzü düşen kıvırcık kız, dolaptan aldığı dondurmayla koltuğa geçmişti. "en başta çok kötü olacak her şey sandım ama o geldi işte. aradım, yanıma gelmesini istedim o saatte ve geldi talya. gecenin ikisinde çocuk hiç tanımadığı kızın evine geldi uykusunu bölüp."

"hıh." alayla gülüp manalı biçimde başını sallamıştı kız. "gelecek tabi ki de hayatım. erkek bu, taş gibi kızsın gece evine çağırmışsın onu. gelmez mi? koşa koşa gelir."

"ya yok, berk öyle biri değil. beni koruyor işte. ve benim tek önemsediğim de bu."

mavi gözlü kız kolunu sevip gülümsediğinde gülümsedi aybike. talya kahvesini yudumladığında da yeni hatırladığı şeyi söyledi.

"ben yarından sonra bir hafta falan evde olmayacağım, sen takılırsın olur mu?"

zorla nefes almaya çalışıp yutkundu kız.

"tek mi kalacağım?"

"bitanem benim, annemler geldi biliyorsun. yoksa gitmezdim de, berk'i falan çağırsan olmaz mı yine?"

"bir sorun olursa öyle yaparım artık."

🩸

nefessizdi aybike. talya'nın evden gittiği günün gecesi artık tamamen nefessizdi. her şey rüya boyutundan çıkmış, gerçeğe dökülmüştü. vampir gelmişti.

tek başına kaldığı ilk gecesiydi bu gece ve uyanır uyanmaz üstündeki karanlık korkutucuydu. boynunda hissettiği gittikçe daha çok batan dişler ise çıldırmasına sebep olacaktı.

boynuna tamamen yerleşmiş dişlerle sıkı sıkı tutulan iki kolunu kurtaramıyordu vampirden. bağırmak, çığlık atmak ya da çırpınmak işe yaramamıştı.

"bırak beni, lütfen..."

sımsıkı tutulan kollarını hareket ettiremeyen kız elleriyle çarşafı sıkıyordu sadece. ruhunun çekildiğini hissederken canı acıdıkça artık bağıramıyordu da. nefesi kesilmişti. sağa yatırdığı başıyla açıkta kalan boynunu uzaklaştırmak istediyse de hareket ettirdikçe canı daha çok yandığı için bir şey yapamıyordu.

"bırak! bırak beni lütfen bırak..."

genç kızın kesik kesik hıçkırıkları ve yoğun ağlayışına karşı dayanamayan vampir ise duyduğu cümleyle tamamen ona kıyamayarak ortamı yüksek bir hızla terk etmişti.

"berk lütfen gel, çok ihtiyacım var sana..."

yapamamıştı. aybike'ye zarar verememişti. kıza karşı duygusal bir şeyler hissetmeye başladığı an ise bu işe bir son vermeliydi.

duyguları daha fazla ilerlemeden onu öldürmeye çalıştı ama yapamadı. kızın tek olduğundan emin olduğu bu geceyi seçmişti kanını içmek için. ama yine başaramamıştı.

savunmasız kalan kızın hıçkırıkları, derin derin ağlayışıyla yapamamıştı berk. ona kıyamamıştı. bu gece duygusuz ruhsuz bir vampir olmayı başaramamıştı.

genç kız yaşadığı korkuyla titrerken asla nefes alamıyordu. derin derin iç çekip nefes almaya çalıştığında ise bunu başaramıyordu. hızla telefonunu bulduğunda bir eli soluk soluğa olmaktan inip kalkan göğsünde, diğeri de hala sızlayan boynundaydı.

kızılı aradığında açmasını gecenin sessizliğine deli gibi korkarak beklerken dizleri titriyordu.

"berk?"

"efendim?"

"berk ben... ben iyi değilim..."

kesik kesik nefes alışıyla zar zor çıkan sesi berk'in mutsuzca derin bir nefes bırakmasını sağlamıştı sadece. bunun olacağını biliyordu.

"tamam geliyorum hemen."

genç kızın korkulu sesiyle evine gittiğinde kapıyı açmasıyla ayakta duramayan kızı tuttu hemen. kollarından kendine çevirip iki yanağını avuçladığında da gamzelerini seviyordu.

"tamam, ben buradayım sakin ol lütfen."

genç kızın yağmur gibi inen gözyaşları durmazken berk'in de canı çok yanmıştı. ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamadan hemen bitirmek istemişti bu saçmalığı ama olmamıştı. genç kızın ağlayışıyla yapamazdı.

kızın sadece ağlamak ya da korkmaktan da çok başka bir boyutta olduğunu fark ettiğinde içi sızlıyordu, gözlerine bile bakamamıştı.

"berk, berk..."

genç kız kesik kesik nefes alarak konuşmaya çalışsa da başaramamıştı. gözleri kapanırken kızılın kollarına korkudan bayıldığında ise berk endişeye kapılmıştı.

"aybike, aybike! aybike aç gözlerini."

gözlerini açmayan kızı kucağına alıp odasına götürdüğünde ise fazlasıyla telaşlıydı, ilk kez birisi için telaşlanıyordu.

"aybike hadi aç gözlerini güzelim lütfen."

vampirlerin duygusu olmazdı. olmamalıydı. bu kızıl vampirde ise böyle olmamıştı işte. aybike'yi bu halde görmek canını fazlasıyla yakmıştı. dolan gözlerini kırpıştırdığında ise saçlarını sevdi kızın.

"berk..." mırıldanışıyla elini tuttuğunda da uyanmasını bekliyordu. nasıl yapacaktı? baygın haline bile kıyamazken onu kendi elleriyle nasıl öldürecekti? gidişinden sonra ölümüne, yokluğuna nasıl alışacaktı ki? alışmamalıydı ama en çok ona. bağlanmamalıydı.

i see red | ayberWhere stories live. Discover now