cp: ten

224 21 105
                                    

İnsanlar kolektif açıdan anlaşılması ve tatmin edilmesi zor varlıklardır. Bu genel bir düşünce olsa bile Megumi insanların belirsizliğinden pek haz etmiyordu. Hatta hayvanları daha çok seviyordu çünkü onların kafa karıştırıcı hiçbir yanı yoktu. Sukuna'yı sevmemesinin bir diğer sebeplerinden biri de bu.
Sukuna 'güzel bir yere gidiyoruz.' dediğinde bir çiçek bahçesi falan beklemiyordu ama neredeyse terk edilmiş sokağın yıkılmış bir binasına gelecekelerini de düşünmemişti.

"Evet, kesinlikle harika bir yer." Megumi dalga geçerek arabadan indi ve sokağa bakındı. Fazlasıyla sessizdi. Japonya'nın klasik sokaklarına göre daha fazla gri bulutlarla kaplıydı.

"Henüz harika olan şeyle karşılaşmadın," Sukuna arkasına gevşek bir sırıtmaya yaslandığında Megumi'nin etrafı analiz etmesini bekledi. "Hazır mısın?"

Megumi umursamazca omzunu silkti.
Neye hazır olması gerektiğini bilmiyordu, Ryomen'in neden rahat kıyafetler giymesini istediğini anlamamıştı. Kendisi de bir eşofman takımıyla geldiğinde göre kesinlikle bir şeyler dönüyordü ama çözmek için kendini zorlamadı.
Önünde durdukları yıkık binaya girerken bahsi geçen 'güzel' şeyin ne olduğunu hâla anlayamamıştı. Uraume gitmemesini istemesine rağmen Ryomen gitmeye karar verdiği için emri desteklemekten fazla bir şey yapmamıştı. Megumi fazla üzerinde düşünmeyi istemiyordu ama Sukuna'nın şüpheli davranışları sinirini bozuyordu.

Garip bir mimariye sahip olan binanın salona uzanan koridorundan iğrenç bir koku yayılıyordu. Çürümüş ceset ve kan karışımı gibi. Megumi'nin midesi bulanmıştı ama anlaşılan önünde mutlu mutlu yürüyen Sukuna aynı şekilde hissetmiyordu.

Megumi salona adımını attığı an daha ne olduğunu anlamadan yüzüne yediği yumruktan dolayı bir anlığına gözü karardı. Burnundan akan ılık sıvının tadını anında almıştı. Doğrulma fırsatı bile bulamamışken karnına güçlü bir tekme daha yemişti. Yere düşmeden duvardan destek aldığında Sukuna'nın sesini duydu;
"Beklediğimden erken oldu."

Megumi histerik bir gülüşle sırıttı. Tabii her şey planlanmıştı, böyle düşününce mantıklı geliyordu. Tişörtü şimdiden kanla ıslanmışken birkaç öksürükle kendisine yeniden saldırmayı planlayan adamı tek seferde devirmişti. Ondan daha güçlü olduğunu biliyordu sadece ilk seferde boşluğuna gelmişti. Bu da hatasının cezasıydı. Kendisini izleyen Ryomen'e baktı. Gerçekten zevk alıyor gibiydi.

"Senden daha azını beklemezdim."

Sukuna başka bir şey duymayı düşünüyordu, bir an şaşırdıysa bile belli etmeden güldü. "Plan senin yaralanman değildi. Sadece nasıl dövüştüğünü görmek istedim."

Karşı odadan gelen bir düzine adam Megumi'nin dikkatini çekti ama Ryomen'le olan göz temasını bozmadı. "Şikayet ettiğimden değil, zaten seninle dövüşmedik mi?" Megumi cidden şikayet etmiyordu.
Evet, ilk seferde şaşırmış ve yaralanmış olabilirdi ama en son ortaokulda birine rahatça vurabilmişti.
Ergenliğinde düşünmeden hareket ediyodu ve bunun verdiği rahatlık hissini neredeyse unutmuştu.

"Benimle ciddi bir şekilde dövüşmüyorsun."
Sukuna Megumi'nin arkasına geçip duvara yaslandı. "Burada beni koruman gerekiyor."

Megumi güldü. Burada olan tüm adamların ortak amaçları Ryomen'e zarar vermek ve daha fazlasını yapmak olduğu çok açıktı.
Ryomen'le dalga geçmeyi o an için çok fazla istedi ama kendine yarattığı 'mükemmel çalışan' imajını bozmak istemedi.
Bu yüzden sadece gülmekle yetinmişti.

On iki adamı yere sermek tam olarak yirmi iki dakika sürmüştü. Megumi'nin birine düşünmeden, acımadan ve rahatça vurabildiği nadir bir zamandı. Cidden harika hissediyordu. Parmak eklemlerinde tatlı bir acı vardı, nefes nefeseydi, kanının tadını alabiliyordu, kirpikleri bile ıslaktı.
Saçları dağılmıştı ve mutlu bir sırıtma yüzünden gitmek bilmiyordu. Kendini yığılı bedenlerin üzerine attığında nefesini verdi.

nakakapagpabagabag Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin