cp: sixteen

160 15 58
                                    

Megumi'nin yeni yol haritası restoranın aşçısı tarafından ızgaraya dönüştü ve tamamen yandı.

"Deli misin oğlum sen? Neden kabul ettin?" Nobara telefona şokla bağırırken Megumi önlem olarak çoktan kulaklığını çıkartmıştı. Bıkkın bir nefes verdi.

"Bunu ben de istemedim."
Elinde verilen siparişlerin yazılı olduğu kağıdı tutarken personel odasında gizlenen tüfeği inceledi. Hâla Sukuna'nın gıcık sırıtmasıyla "artık yan yana çalışmıyoruz." dediği anı hatırlıyordu.
Kağıt avcunun içinde buruşurken Yuuji konuştu.

"Sana demiştim, insanlarla oynamayı sever."

Megumi bir şeyleri tekmelememek için zor duruyordu. "Şu piç, beni delirtiyor. Yaralandıktan iki hafta sonra sanki çok önemli bir görevmiş gibi beni garsonluk yapmam için gönderdi." Sertçe nefes alarak devam etti.
"Bu lanet işte bir haftadır çalışıyorum ve bu silahlı saldırı tam olarak ne zaman gerçekleşiyor?"

Yuuji ve Nobara durum ciddi olsa bile gülmemeleri gerektiği gerçegini kavrayamamışlardı. Megumi sakinleşmek amacıyla bir köşeye oturdu ve boştaki eliyle gömleğinin düğmelerinden birini açtı.

"Cidden seni Gojo'dan başka birine bu kadar sinirlenirken görmemiştim-" Nobara gülme krizinin ortasında konuşabildiğinde Yuuji'de hemen onu destekledi. "Megumi alınma ama sinirlenmen çok komik, Tanrım karnım."
Gülmekten acı çekme raddesine geldikleri ana kadar Megumi onları dinlemek zorunda kaldı.

En sonunda diğer personellerden biri konuşmayı böldü. "Megumi, özel müşterilerimiz var."
Bu demek oluyordu ki; molan bitti ve gidip onlarla ilgilen.
Megumi baş selamıyla kadını geri gönderdiğinde kısa bir vedayla telefon konuşmasını sonlandırdı.
Zaten arkadaşları moral vermek yerine sadece dalga geçiyorlardı; yine de iyi hissettiriyordu Megumi bunu inkar edemezdi.
Sonuçta tüm süreci iyileştiren şey arkadaşlarıydı.

Megumi ayağa kalkıp olabildiğince miskin bir yürüyüşle tezgaha girdiğinde 'özel' müşterinin birisi tanıdık çıktığında nedense şaşırmadı.
Ryomen Sukuna.
Gözlerini istemsizce devirip hiç özlemediği sırıtışın altında kalem ve kağıt çıkardı.

"Restoranda ne işin var?" Göz teması kurmadan sorguladığında tezgahta duran diğer iki çalışanın uyarıcı bakışlarının vücudunda izler bıraktığını hissetti.

"Bu nasıl bir karşılama?" Sukuna kafeye birlikte girdiği insanları umursamadan -patron benim- modundan çıktı ve Megumi'yi daha da sinirli görmek için -masum flörtöz- moduna girdi.
Gerçekten işe yaramıştı ki Megumi birkaç saniye öldürücü bakışlar gönderdikten sonra tehlikeli bir şekilde gülümsedi.

"Siparişleriniz nedir?"

Sukuna önceliği arkasındaki adamlara verdiğinde kendisi hâla konunun üzerine düşünüyordu, ciddiyetle birkaç kez menüyü inceledi. Herkes siparişini vermeyi tamamlayıp ayırtılmış özel bir masaya yerleştiğinde Sukuna ancak o zaman siparişini söyledi.

"Double Ristretto Venti Yağsız Organik Çikolatalı Brownie Frappuccino Ekstra Sıcak Köpüklü ve Krem Şantili Down Double Blended." Sukuna bunu tek nefeste söylediğinde Megumi beşinci kelimeden sonrasını yazmayı bıraktı ve doğruldu. Yüz ifadesi tamamen şeydi; bu heriften gerçekten nefret ediyorum.

"Ciddi misin?"

Sukuna gülerek tezgaha daha çok yaslandı.
"Şaka yapıyorum, filtre kahve uygun."

Megumi bunu kesin bir tercih olarak yorumladı ve listeye ekledi, Sukuna'nın yerine geçmesini beklerken hâla aynı noktada durduğunu fark etti.
"Başka bir şey daha mı istiyorsun?" Kağıdı sipariş listesinin üstüne yerleştirirken, Sukuna açıklamak için acele etmedi.

nakakapagpabagabag Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang