4: istediğin kadar başka yüreklerde sevgi ara, burası senin evindi

324 52 20
                                    

Külkedisi hiç prensi sevmedi, şimdi düşününce, sırf o evden kaçmak için seviyor numarası yapıp evlendi prensle. Benim masalım bu değildi, asla birine tutunup kaçmayacaktım bu hayattan. Kendime başka bir masal bulacaktım, kimseye ihtiyacımın olmadığı bambaşka bir masal. Chanyeol'ün sevgisine de ihtiyacım yoktu, beni sevmek istemiyorsa keyfi bilirdi.

Böyle düşünmemin sebebi tamamen bencil ve kıskanç birisi olmamdan kaynaklanıyordu. Doğru oturup eğri konuşmaya gerek yoktu. Chanyeol o gün burgerda gördüğümüz kızla okulun bahçesinde gülüşüyordu ve ben de tırnaklarımı yemekle meşguldüm. Daha dün benimle yatmıştı, nasıl bir şerefsizdi bu herif? Ben Chanyeol benimle yattıktan sonra depresyona sürüklenir diye düşünmüştüm, yaptığım planın bir yerlerime girişini bahçede soğuk kahvem eşliğinde izlerken Jongin de yanımda canlı yayın yapıyordu.

"Baekhyun da burda, son dersimizi bekliyoruz." kamerayı bana çevirdiğinde yalandan gülümseyip el salladım. Ekranda onlarca bana övgü içerikli mesaj geçiyordu. "Baekhyun neden instagram profilini açmıyor demiş birisi."

"İstemiyorum çünkü." dedim. "Sosyal medya sapıklarıyla mı uğraşacağım bir de."

Jongin bana gözlerini devirip yorumlara döndü. Yüzünde büyük bir sırıtışla "Baekhyun'a o gece yatta onları tuvalette gördüğümü iletir misin lütfen.." diye mırıldandı. Ardından bana döndü. Kanımın o an donduğuna yemin edebilirdim, Jongin sırıtıp bana kaş göz yaparken sadece ekrana eğilip yorumu yapan kişinin adına bakmaya çalıştım. Elimdeki kahveyi düşürmemek için sıkıca tuttum. Jongin beni geriye ittirip: "Tuvalette kimle ne yapıyordun?" dedi sırıtarak.

"Hiçbir şey!" ayaklandım. Birisi biliyordu, başım net olarak beladaydı. Karnıma kramp girerken "Tuvalete gitmem lazım." dedim. Koşar adımlarla nereye gittiğimi bile bilmeden koca bahçede yok olmaya çalıştım. Kahvemi çöpe fırlattım, derin derin nefes alıp verdim. Birisi her şeyi biliyordu, henüz yaymamıştı ama bu yaymayacağı anlamına da gelmiyordu. İçime büyük bir sıkıntı çöktü. Nasıl Sehun'la ilişkiye girecek kadar aptal olabilirdim?

Kendimi tenha bir köşeye bıraktım. Bu olayın sosyal medyada yayılması benim için hiç iyi olmazdı. Annemin gözünde zaten sıfırdaydım, bu olay magazine düşerse eksilere inerdim. Yorumu yazanın adını göremediğim için hiçbir bokta yapamıyordum. Sadece bekleyip yayılacak mı diye korkuyla yaşayacaktım, gerçekten boktan bir durumdu.

"Napıyorsun burda?" başımı dizlerimden kaldırıp tepemde dikilen Kyungsoo'ya baktım.

"Seninle uğraşacak vaktim yok Kyungsoo. Beni rahat bırak." dedim sinirle. Bu kişi sürekli çevremdeydi, beni izliyordu. Tenha bir yerde bulunmama rağmen beni bulması da takip edildiğimin bir kanıtıydı. Yine de umursanacak birisi değildi benim için.

"Sehun'u mu düşünüyorsun?" dedi. İki kaşını kaldırıp şaşkın yüzümü izlerken gülümsedi. Neye uğradığımı şaştım, o gece yatta Kyungsoo'nun olması imkansızdı. Gerçekten beni geceleri bile takip mi ediyordu?

"Sen.." oturduğum kaldırımdan kalktım. Ne diyeceğimi bilemiyordum, şok içindeydim. "Ne demek istiyorsun?" üzerine adımladığımda kıpırdamadı.

"İkinizi gördüm." elini cebine atıp sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi telefonunu çıkardı.

"Neyi gördün?!"

"Bana illa söylettirme Baekhyun. Neyi gördüğümü sen çok iyi biliyorsun." telefonunun ekranını bana çevirdiğinde bir adım geriledi. Sehun'un eli belimde dudaklarıma kapandığı fotoğraf ordaydı, Kyungsoo'nun telefonunda. Kyungsoo'ya sinirle adımladım, telefonunu indirip hemen cebine soktu. Yakasından tuttum. "Sapık!" diye bağırdım. "Beni takip ettin!"

piyano çalan gölge | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin