MIKEY
Mikey, kulağını kapıya bu kadar sıkıca bastırmaması gerektiğini biliyor, parmakları midesinde aşağı iniyor ve bu sesler karşısında giysili şişkinliğini avuçlıyor. iniltiler, sanki boğuk seslerin mırıltılarını duyması gerekiyormuş gibi odanın içinde dolaşıyor. yumuşak iniltiler parmakları kapıya yapışana kadar adımlarını yönlendiriyor ama adını duyduğunda pantolonunun gerildiğini hissediyor. "m-manjiro, sana çok ihtiyacım var" adı dilinizde çok güzel geliyor, parmaklarınız deliğinizin daha derinlerine inerken göğsünüzden tekrar püskürttüğünüzde ihtiyaç içinde ıslanıyor. "Buradayım, meleğim" diye fısıldıyor mikey, yatakta kolayca sürünüyor ve ellerinin hala amının derinliklerinde olduğunu gördüğünde ciğerlerinden sızan bir iç inilti, "ne istiyorsun güzel kız? seninim."
+
"böyle mi prenses?" mikey havlıyor, parmaklarını kıvırıyor ve parmakları daha hızlı hareket ettiriyor, sırtınız kavisli, bacaklarınız daha da genişliyor ve mikey'in gözleri görüşte kararıyor. böylesine özel bir şeyi dinlememeliydi - açık saçık bir ilişki ama senin kendini iyi hissettirmek için onun için can atıp onun adını inleme şeklin - dayanamadı. mikey dudaklarını seninkilere değdirmek için eğilir, pembe dili sıcak ağzında kaymak için dışarı çıkar. suyunuz iç uyluklarınıza bulaşıyor, kalçalarınız parmaklarına çarpıyor ve deliğinize batıyor. "daha fazla ister misin? sikime ihtiyacın var mı, meleğim?" dedi mikey, mikey parmaklarını çekerken parmaklarından damlayan yapışkan, sesinizin boğazınızda ne kadar titrediğinin büyüsüne kapıldı. mikey parmaklarını tekrar senin amına sokuyor, o sesi seviyor - kelimeleri boğazından çıkarmak için ne kadar mücadele ediyorsun, bileğini her döndürdüğünde ses tonu değişiyor ve parmaklarını daha derine sikiyor. mikey ne kadar yakın olduğunuzu hissediyor, dalgalar bacaklarınıza çarparken duvarlarınız kapanıyor, teninizden sızan keyifli sarsıntılarda cildiniz dalgalanıyor. "siktir, çok sert boşalıyorsun" mikey nefesini kesiyor, saf bir sıvı bileğini kaplarken dudaklarını ağzında eritiyor, cildinden damlayan ıslaklığı izlerken dudakları ayrılıyor, "şimdi benim aletime ihtiyacın var prenses, gerçekten lanet olasıca ona ihtiyacın var." mikey, sırılsıklam parmaklarını sert penisiyle kolayca değiştirir ve buna ihtiyacın olduğunu söyler, ancak içeri girdiğinde havayı delen sesli sızlanma tam tersini söyler.
WAKASA
wakasa eve normalden daha geç gelir ama sizin yatakta uyuduğunuzu varsayar ama bu yaptığınız şeyle uzaktan yakından alakası yok, hatta karanlıkta bile wakasa gözleri gürültüyle fal taşı gibi açılır. Çarşafların arasında bir sızlanma sesi dalgalanıyor, parmaklarınız kaygan kıvrımlarınızın arasına daldırırken bacaklar kolayca yayılıyor, altınızdaki yastık, ısı göbeğinizden yükselirken başınızı geriye düşmekten kurtarıyor. wakasa bir adım daha atıyor, sinirini bozuyor - tam oradayken neden kendinize dokunduğunuzu anlamıyor. "Boşalmak üzeresin, anlayabiliyorum" wakasa sessizliği bozar, çarşafların üzerine elini uzatır ve onları çeker, "tanrım - ve çok ıslaksın" titrer, karanlığın içinden gözleri parlar, sürükler onları ıslattığın delikten darmadağınık yüzüne, yumuşak ışıklı oyuncağın hatlarına, "neden beklemedin prenses? Senin çok daha fazla boşalmanı sağlardım."
+
wakasa kalçasını geri çekiyor, şişko aletini deliğinden çekiyor, beyaz halka uzunluğa sarıldığında yüzünde kanayan bir sırıtış. "bu ne? üçüncü kez mi geldin?" wakasa alay eder, dirseklerini yüzünün yanına indirir ve penisini kıvrımlarının arasından kaydırır, "beklemeliydin güzel kızım, bu çok daha iyi hissettiriyor değil mi?" Erkek arkadaşın doğal bir içgüdü gibi kolayca sikini senin içinde çalıştırdığında gözlerin bembeyaz olur, bacakların onun beline dolanır ve kalçaların onunkiyle beraber hareket eder "Ona çok ihtiyacım vardı" diye inledin, wakasa dudakları hoş bir gülümsemeyle kıvrıldı, "bana ihtiyacın vardı, bana ihtiyacın vardı meleğim." wakasa seni bir hatıra gibi sikiyor, bilmeni istiyor - lanet olasıca bil ki kendine dokunmayı düşündüğün her an, o oradadır ve wakasa seni on kat daha iyi hissettirebilir. "Bu tatlı küçük amına çok fena boşalmak istiyorum ama bana ihtiyacın var prenses, seni iyi hissettirmek istiyorum" wakasa yüzünü boynuna gömer, dili etinde ıslak bir iz bırakırken horozu kıvrılıp duvarlara doğru sürüklenirken . Vücudunuz wakasa'nın altında eriyor, çarşaflara kaygan damlalar ve orgazmlar birbiri ardına karışıyor ve wakasa her an devrilebilir ama gerçekten yükünü dağınık deliğinize döktükten sonra duracağını düşünüyor musunuz?
