2

151 21 2
                                    

Lost I was born, lonesome I came
Lonesome I'll always stay

~~~

Zayn.

Bize bir köy anlatılıyordu. İçinde cadıların, büyücülerin yaşadığı ve insanları lanetledikleri söyleniyordu. Hatta yeni doğan bebekleri kaçırıp büyücü olarak yetiştirdikleri ve ailelerini de katlettikleri bile söylenmişti.

Efsane sanırdım o kitapları okuyana kadar.

Yapılan ayinlerde yakılan insanları, yağmalanan köyleri, öldürülen bebekleri o kitaplarda görene, okuyana kadar.

Büyükbabam yıllardır anlatırdı. Babasının, dedesinin, büyük büyük babalarının yıllardır bu cadıları avladığını yıllardır anlatırdı.

O kitapları görene kadar ona inanmamıştım.

Cadılar ve büyücüler gerçek olamaz sanırdım. Ama gerçeklerdi.

Ama kimse onlardan bahsetmiyordu. Onları anmak bile insanlara korkunç geliyordu. Yok saysalar da, görmezden gelseler de gerçeklerdi ama.

Ancak okuduğum bu kitaplar eksikti. Onlar hakkında yazılan tonlarca kitaba ulaşmıştım. Farklı anlatan, onlardan bir melek gibi bahseden kitaplar da vardı.

Bizim hangisini aradığımızı, hangisinin peşinde olduğumuzu ise bilmiyordum.

Bir iblis kadar kötü bir cadıyı mı yoksa içinde nurla yaşayan bir melek kadar iyi bir cadıyı mı arıyorduk, bilmiyordum.

Tek bildiğim şey insanların arasına karışıp yıllardır bu köyde yaşadığıydı. Kadın mıydı, erkek miydi, nasıl görünüyordu bilmiyordum. Hakkında bize verilen tek elle tutulur bilgi genç olduğuydu.

Ancak büyükbabam buna kanmamamızı defalarca kez dile getirmişti. İnsanları yanıltmak için yaşlı ve kimseye zararı olmayan birinin kılığına ya da masum ve sevimli bir çocuğun kılığına girmiş olabileceğini söylemişti. Büyücüydü, bunlar olabilirdi. Buna emindi.

Öyle düşünmüyordum. Olduğu gibiydi ancak eminim ki kendisini iyi saklıyordu.

Öyle ki bu köydeki insanlar bu kadar zamandır onunla iç içe yaşamalarına rağmen onun kim olduğunu yıllardır çözememişlerdi.

Köye geldiğimizden beri bize gösterdikleri ilgi ve misafirperver tavırları içimi ısıtıyordu ancak bunca zamandır o cadıyı bulamamış olmaları da içten içe, ince ince sinirimi bozuyordu.

Yıllardır birlikte yaşadıkları, her gün gördükleri, her şeyini bilgilerini, tanıdıkları birinin nasıl olur da bir hareketinden bile şüphelenmezlerdi. Üstelik cadıların köyü Carolina ile yan yana yaşıyorlardı. Temkinli olmaları gerekirken çok rahatlardı.

Yolun başından beridir sayısız soru sorup durmaksızın bizimle konuşan bu adam ise kesinlikle uzak durmamız gerekenler listesine yazılan ilk kişiydi.

"İşte burası köy meydanı." dedi durup iki kolunu da yana açarak. Sırtımdaki çantayı tutup meydana doğru birkaç adım attım. Etraftaki evleri, dükkanları, arka taraflarda olduğunu tahmin ettiğim kilisenin tepesinde gözüken haç işaretini inceliyordum bir yandan da.

CarolinaWhere stories live. Discover now