Bazen Yalnızca Bir Kişi Bile Yetebilir

967 113 139
                                    



•••
İzuku

"Gelmek istediğine gerçekten emin misin?" Diye sordum sesimdeki endişeyi çaktırmamaya çalışarak. "Büyük ihtimalle söylentiler hâlâ devam ediyordur."

"..Sorun değil."

"Pekala. Hadi gidelim o zaman! Zaten çocuklar çoktan söylentiyi yayan o piçi bulmuşlardır. Öğrenelim bakalım neymiş derdi seninle.. Igh. Cidden. Bir insan niye böyle bir şeyi yapar ki?"

"..."

"Sen iyi misin?"

"Evet. Sadece.. anlayamıyorum. Sence söylentiler nasıl yayıldı? Birisi konuşmalarımızı mı duydu? Telefonumuz mu hacklendi..? Doktor görüşmelerime biri kulak misafiri mi oldu? Anlamıyorum."

"Bende anlamıyorum. Ama merak etme.. birazdan öğreneceğiz."

"Umarım."

Kacchan'ın sesindeki tekdüzeliği duyduğumda yürüyüşümü yavaşlattım. Bugün okula benimle geleceğini söylediğinden beridir diken üstündeydim zaten ve.. ah! Bana ne olduğunu bilmiyorum.

Sadece Kacchan'ı üzen veya sinirlendiren her şey beni de rahatsız ediyor.

"Ben ciddiyim," dedim ona dönüp elini biraz daha sıkı tutarken. "Okuldaki meseleyi ben halledebilirim. Her şey eski haline dönünce de.. sen, geri dönersin."

"Her şeyin eski haline ne zaman döneceğini bilmiyoruz," dedi yavaşça. "Bu süre boyunca evde saklanma fikri yeterince kötüyken bir de derslerden geri kalıp Aizawa'nın fırçalarını yemeyi hiç istemiyorum."

Dilimi şaklattım. "Eh. Doğru bir konuya değindin.. Belki söylentiler bir ay boyunca devam edecek, bilemeyiz. Ve bu sırada ne derslerden," ona doğru adımladım. Ve boştaki elimi onun yanağına koyarken parmaklarımın ucunda doğrulup yüzüne yaklaştım. "Ne de benden uzak kalmanı isterim."

"..."

Kacchan şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp sessiz kaldığında güldüm. Böylesine bir çocuğun oldukça utangaç ve şakalarıma karşılık veremiyor oluşu.. Ah! Kalbim için fazlasıyla zararlısın, Kacchan.

"Tamam tamam," dedim ona sataşmayı bırakıp tekrar yürümeye başlarken. "Minik kafandan yine buharlar çıkmaya başladı. Her defasında aptallaşmanı komik bulsam da.. bugün önemli bir gün. Şu piçi bulup karın ağrısını geçirmemiz gerek."

"Ben.. aptallaşmıyorum."

"Pffff! Pekala. Sen öyle diyorsan."

"..."

"Ah, az kalsın unutuyordum! Denki içeri girmeden önce bizi arayın demişti. Sanırım cidden söylentiyi yayanı bulmuşlar." Dedim ve kapıdan girmeden önce telefonumu çıkardım. "Umarım ders başlamadan önce bu konu burada kapanır."

"Siz.. o kişiyle.. kavga mı edeceksiniz?"

Denki'nin ismini bulup tıklamadan önce duraksadım. Kacchan'ın sesindeki tereddütü, endişeyi ve hafif burukluğu duymuştum çünkü. Ve nedenini bilmesem de.. içimden bir ses bir sorun olduğunu söylüyordu.

"Bilmiyorum," dedim nefesimi üfleyip. "Önce senle ne derdi varmış onu öğreniriz sanırım. Ama böyle bir şeyi yaptıktan sonra.. onu öylece salabilir miyim emin değilim. Yaptıklarının hesabını vermeli."

"Deku.. ben.."

"Ne oldu?"

Kacchan yutkundu.

Yürümeyi tamamen kesmişti.

𝐂𝐫𝐮𝐬𝐡 𝐎𝐧 𝐇𝐚𝐭𝐞 - BakuDekuWhere stories live. Discover now