Yavuz abi, topuzumdan firar eden saçımı okşayarak kulağımın arkasına ittirdi. Ilk defa bu kadar yakındık ve ilk defa saçlarıma dokunmuştu. Bu hareketi yutkunmamı sağladığında merhem sürmeyi bitirdiğim elini bırakıp kullandığımız eşyaları tekrar kutu...
Gözümden kaçan yazım hatalarım olabilir, şimdiden bunlar içinözür dilerim. Oy vermeyi ve yorum yapmayıunutmayınlütfen, keyifli okumalar 🌸💖
TNK/ Yine Yazı Bekleriz
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
38.Bölüm / Tuğrul&Sena
Sena, Sahra ile vedalaştıktan sonra evden çıktı ve rahatlamak ve üzerindeki gerginliği atmak için temiz havayı içine çekti.
Bir kez daha ülkesini ne kadar çok özlediğini fark etti. Neredeyse üç yıla yakın bir süre zarfında İtalya'da yaşamıştı. Bu eğitimi için gerekli olan bir şeydi. Gastronomi üzerine yüksek lisans yapmıştı ve bunun için İtalya'yı tercih etmişti. Bu fırsatı ona sağlayan kişi ise üniversitedeki hocasıydı. Sena'nın çok çok başarılı bir öğrenci olduğunu biliyordu ve bu başarısının yurt dışıyla taçlanmasını istemişti.
Sena bu teklif için heyecanla dolarken Tuğrul'un onunla gelemeyeceğini ve kendisinin de Tuğrul'dan ayrı kalamayacağını bilerek bu teklifi geri çevirmişti.
Hocası Sena'nın reddetmesini önemsemeyerek biraz daha düşünmesini ve eğer kararını değiştirirse onun için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğunu söylemişti.
Sena cevabının değişmeyeceğini düşünse de bunu dile getirmemiş ve hocasına minnetle gülümsemişti. Hocası aynı zamanda babasının çok yakın bir arkadaşıydı ve Sena'nın babası öldükten sonra Sena'yı bir baba gibi koruyup kollamıştı.
Tuğrul'un bütün bunlardan haberi vardı ve Sena'nın verdiği karardan dolayı içindeki bencil taraf mutluydu. Sena'yı o kadar çok seviyordu ki. Aynı mahallede oturmalarına rağmen, onu her gün ve elinden geldiğince her saat görmesine rağmen özlüyordu.
Başka bir ülkeye gitmesine nasıl dayanabilirdi?
Tuğrul, bir keresinde Sena ile olan ilişkisini ailesine açmak istemişti. Ama Sena bunu katiyyen reddetmişti çünkü kendisini henüz evlilik ya da evlilik için atılacak herhangi bir adım için hazır hissetmiyordu. Ki anneleri ikisinin arasındaki ilişkiyi duysa iki haftaya düğünü yaparlardı bile.
Evet, Tuğrul'a çok aşıktı ama henüz evlilik gibi büyük bir sorumluluğu taşıyacak kadar olgun hissetmiyordu.
Bu durum kişiden kişiye değişen bir şeydi. Kimisi, sevdiği adamla bir an önce evlenmek isterdi. Kimisi ise o kişiyi ne kadar çok severse sevsin hazır hissetmezdi.
