sevdiğim beden

4.2K 310 27
                                    

Düzenlendi

"Hey seokjin nasılsın?" Seokjin kendisine seslenen sese dönmüş karşısında çocukluk arkadaşını görmesiyle yanına doğru adımlamıştı.

"Tanrım burda ne işin var uzun zamandır görüşmüyorduk" birbirlerine sarılan ikili ile seokjin onu bahçenin içine çekmiş derin bir sohbette beraberinde gelmişti.

"Buraya sana bu mektubu vermek için geldim." Seokjin kaşlarını çatmış üstünde 'eşim' yazan mektuba bakıyordu. "Eşim diyor burda Woo Jin emin misin benim olduğuna"

Yüreğine düşen kor kendini belli etmek istermiş gibi titretiyordu bedenini. "Baban seni nişanladı seokjin komşunuzun şifacı kızı mirae ile" seokjin kalbine giren ağrı ile elini kalbine attı. Onun çok başka planları vardı.

"Ama ben, ben kabul etmiyorum bunu Woo Jin babama da aynen bu şekilde ilet oğlunuz izdivacı reddediyor de" olumsuz anlamda başını sallayan Woo Jin ise hayatını yıkan kelimeleri ağzından dökülmüştü.

"Karşılıklı hediyeleşme gerçekleşti ve baban hediyeleri ile borçlarını ödedi. İstesen bile geri dönüşün yok. Mektubunu aç ve müstakbel eşine geri dönüş yap."

woo Jin son sözünü de söyleyip evine doğru adımlamıştı. Ne yapacağım diyordu seokjin. Sevdiğim başka biri varken ben ne yapacağım.

Ruhsuz adımlarla odasına doğru adımladı ve mektubu masasının üstüne bıraktı. Biraz kafa dağıtması ve yeni ilaçları üstünde çalışması gerekiyordu.

Yaklaşık üç saat sonra odasına dönmesi ile sevdiği bedeni elinde 'eşim' yazan mektupla görmeyi beklemiyordu.

sevdiği bedenin orda ne yazdığını bilmeden okuduğu düşüncesi onu deli ediyordu. Sevdiği adamın yakalarından tutup çokta narin olmayan bir şekilde dışarı fırlattı.

"Bir daha seni etrafımda görmeyeceğim" ağzı ile bedeni farklı çalışıyordu. Kalbi ve beyni gitmesin kalsın derken ağzı ona tezat olarak git diyordu. Sevdiği bedenin gözlerinde oluşan yıldızlar onu daha da sinir ediyordu.

Benim senin o iğrenç sevgine karşılık vereceğimi düşünme sakın" iğrenç değildi asla değildi. Onu alıp bir kavanozda saklamak isteyeceği türden bir sevgiydi.

O an sevdiği adamın gözlerindeki yıldızların an be an nasıl yok olduğunu izledi. Odasına girip namjoon'un ressamlar tarafından çizilen yüzlerce resmine tek tek sarılıp ağladı.

Okuduğu mektup'taki sevgili eşi bir omega'ydı. İki hafta sonra sarayda malzemem kalmadı diyip izdivacını gerçekleştirdi. Eşinin hâlâ bir mührü yoktu. Evlendiklerinden beri bir daha da görüşmediler zaten.

Bir daha sevdiği adamın gözlerinde o yıldızları göremedi. Sevdiği beden kendisine bakmıyordu bile. Gitse özür dilese affederdi biliyordu ama o evliydi. Yapamazdı...

______________________

"Hemen bana bogum'u çağırın!" Veliaht prensin gür çıkan sesine karşı tüm saray halkı suspus olmuş bogum'un cezasını düşünüyordu.

Veliaht prensin odasına gelince açılan kapı sonrasında fırlatılıp yere atılan bogum acıyla tıslarken prensin canı da yanmıştı.

"Park bogum yaptıklarının cezasını bugün bu odada çekecek koridoru boşaltın duymak istemezsiniz" veliahtın gür sesi ile bir dakika içerisinde koridor boşalmış. Bogum sırtını kapının yanındaki duvara yaslamış cezasını bekliyordu.

Veliaht prens korkunç bir yavaşlıkla sevgilisine doğru eğilmiş yüzlerini aynı hizaya getirmişti. "Benim sevgilim başka krallıkların kralları ile ağaç altında mı buluşuyor?" İlk sorusu sakindi. Bogum tam cevap vermek üzere iken çenesine dolanan kemikli el ile ağzı kapanmıştı.

"Nefesini harcama sevdiğim. Birazdan bol bol tüketeceksin. Ama öncesinde şunu bilmelisin ki bugün buradan sağ çıkamaya bilirsin." Histerik bir gülüş atıp cümlesini bitirir bitirmez. Yerdeki bedeni kucaklamış ve hiçte kibar olmayacak bir şekilde yatağa atmıştı.

O gece tüm halk bu acı dolu çığlıkların ve inleme seslerinin işkence'den olduğunu düşünüyordu. Zevk için olduklarını bir tek ana kraliçe biliyordu.

Yavaş ve sessiz adımlarla henüz 15 yaşındaki küçük oğlunun odasına girmiş mışıl mışıl uyuyan bedeni zorla da olsa kaldırıp bahçeye kadar sürüklemişti.

"Ben bugün ne gördüm oğlum biliyor musun? Abin alfa bir adamla sevgili" taehyung bunu biliyordu ama ana kraliçenin öğrenmemesi gereken bir şey olduğunu da çoktan kavramıştı.

"Yanlış biliyor olmalısınız kraliçem abim bir omega'yı hoş bulduğundan bahsediyor" ana kraliçe oğlunun abisini savunmasını başka zaman. Olsa sevgiyle izlerdi lakin şuan durum farklıydı.

"Hayır oğlum öyle değil bu çok kötü bir durum tamam mı iki alfa birbirini sevemez bir alfa ya beta ya da omega ile evlenmedilir. Çünkü onlar doğum yapabilir ama bir alfa doğum yapamaz ve soyumuz ilerlemez anladın mı?"

Taehyung ne diyeceğini bilemiyordu. Annesinin yanından kaçıp abisinin yanına koştu. Kapıyı çalmadan girmesi ile yatakta oturan iki beden de telaşa kapılmış taehyung olduğunu gördüklerinde ise rahatlamışlardı.

"Abi annem sizi öğrenmiş" küçük delta'nın sözleri ile iki çehre birbirine dönmüş ikiside gözlerinden geçen korkuyu hissetmişti.

Veliaht prens ne olacağını biliyordu. Engel olmak için direnecekti ama yapamazdı biliyordu.

Sevdiği adama ve kardeşine sıkıca sarılmış, ana kraliçenin odasına doğru adımlamıştı.

O gece ana kraliçe oğlunu öldürmüştü. Biliyordu ruhu rahat etmeyecekti. Kardeşine ve sevgilisine yapılan eziyetleri engellemek isterdi. Tam da bu yüzden ana kraliçe onu öldürmüştü.

Sevdiği adamı ise yaşatmayı ve bu sarayı ona zindan etmeyi planlıyordu başarıyordu da.

Ana kraliçe sabah cesedi kapının önüne atarken bunu gören tek kişi delta oğluydu. Ana kraliçe'de bunun farkındaydı ve kullanmaktan çekinmiyordu.

O gün üç bedenden dualar ve yeminler yükseldi semaya.

Jae wook'un ruhu intikam istiyordu. Sevdiğine ve kardeşine kavuşmak için dualar ediyordu.

Taehyung bildiği gerçeklerin altından kalkabilmek için yardım istiyor, bir gün olanları herkese anlatacağına dair yemin ediyordu.

Bogum ise sevdiği adamı öldüren her kim olursa olsun onu bulacak ve kendisine ne olacağını umursamadan onu öldürecekti.

° şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bogum bu ficte kilit nokta bir karakter en az baş roller kadar önemli

My Worlds Where stories live. Discover now