2.

525 54 46
                                    

Omega olmak hayatımı zorlaştıran şeylerden sadece biriydi. Ben hem annesiz hemde babasız bir omegaydım. Yanımda olan, beni destekleyen bir destekçim yoktu. Bakmam gereken  hasta bir kardeşim ve biriktirmem gereken tonlarca para vardı. Ben bir günde yetişkinliğe adım atmıştım ve  hiçbir zaman bebek doğurmak gibi bir hayalim olmamıştı.  Bu adam benimle dalga mı geçiyordu?

"Benden bir bebek istiyorsunuz, öyle mi?"

Mülâyim bir gülümseme ile alt dudağını dişledi.

"Senden bir çocuk istiyorum. Evet."

Ve benden bunu kabul etmemi bekliyordu.

"Bayım siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Lütfen şakanızı başka yerde yapın. Burası benim iş yerim."

"Gayet ciddi bir insanımdır aslında, şaka yapıyor gibi bir halim mi var?"

Bu adam ciddiydi. Ve ben bundan hoşlanmamıştım.

Yüzünde ki ifade hızla silindi. Oturduğu yerden kalkarak karşıma dikildi.

"Söylesene böyle bir yerde çalışmak zor değil mi? Kardeşin böyle bir yerden kazandığın parayla mı ameliyat olacak?" Gözleri acelesizce vereceğim cevabı bekliyordu.

"Evet bayım, böyle bir yerden kazandığın parayla onu iyileştireceğim. Ve size çocuk vermeyeceğim."

Gözlerim son kez onun inci gibi parlayan ama bir inci tanesi kadar değeri olmayan gözlerinde gezindi.

"Afiyet olsun size" koşar adımlarla odadan çıktım. Kendimi asansöre attığımda kavradım gerçeği. Biraz önce ne olmuştu?

O adam normal biri değildi, buna adım kadar emindim. İsmimi biliyordu, onu kafaya takmamıştım. Çünkü zaten ismim yakamda yazılıydı. Peki ya kardeşim, kardeşimin hasta olduğunu da nerden biliyordu bu adam? Hiç iyi şeyler olmuyordu. Onu da diğerleri gibi sanmıştım lakin bu adam onlardan daha da tehlikeliydi. Benim hakkımda çok büyük bir bilgiye sahipti, kardeşime.

Kafamı asansör aynasına yaslayarak gözlerimi kapattım. Ne olacaktı şimdi? Adamı bir şey söylemesine müsaade etmeden orada bırakmış, kaçmıştım. Ya yine şikayet edilirsem? Bu iki olmuştu.

Hata yapmayı sevmezdim, yapmazdım da çoğu zaman. Ama bugün, ikinci hatamı yapmıştım. Ve bu hatalar küçük şeyler değildi.

Asansörün sesiyle kendime çeki düzen verdim. Fakat kapı açıldığında Bay Jung'u görmeyi beklemiyordum.

"Sen, ne yapıyorsun?"

Öğrenmişti. Kesinlikle kovulmuştum.

"Bay Jung" saygıyla önünde eğilerek zaman kazanmaya çalıştım.

"Park Jimin, sana burada ne yaptığını sordum."

Ne diyecektim ki şimdi ben?

"Bay Jung, ben aslında-" dememe kalmadan açılan asansör kapıları araya girmişti.

Bay Jung sanki ben orada değilmişim gibi ceketini ilikleyerek eğilmişti. Şaşkınlıkla onu izliyordum. Gözleri tam arkama çevrilmişti.

"Bay Kim, memnuniyetiniz bizim için çok önemli" gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Bu adamın birisinin önünde eğileceğini hayal dahi  edemezdim. Kimdi bu kadar onu korkutan kişi?

"Memnuniyet çalışanlarınızda Bay Jung. Onlara iyi bakın."

Duyduğum ses beni yerin dibine sokabilirdi. Yok olmak istiyordum buradan, derhal. Ayaklarım beni ileri götürmek istese de önümde dikilen bedenin bakışları buna engel oluyordu. Bay Jung şaşkınca gözlerini bana çevirerek konuştu.

The Daddy |vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin