23

10.4K 1.1K 320
                                    


"Ben bu oyunlardan sıkıldım! Özellikle senin oyunlarının piyonu olmaktan sıkıldım Jeongguk!"

Karşımda her bağırışımda irkildiği gibi sürekli devam eden titremeleri bir yandan birde yıldızları sakladığı dolu gözlerinden akan yaşlarının verdiği küçük burun çekişleri beni öyle deli ediyordu ki kime öfkelenmem gerektiğine şaşırıyordum.

Arkamdan sürekli iş çeviren Jeongguk'a mı yoksa onu böyle savunmasız bir şekilde ağlatan kendime mi sinirlenmem lazımdı?

Kafam almıyordu artık. Nereden tutarsam tutayım bir şekilde kalbim kırılmış oluyordu lakin en çok hayal kırıklığı beni bitiriyordu gün geçtikçe. Jeongguk'un bitmek bilmeyen sırları yetmemiş gibi arkamdan çevirdiği işler! Cidden benim bünyem bunu kaldıramadığı gibi artık boynuma intihar ipleriyle sarıp sarmalıyordu son nefeslerimi.

Jeongguk yapmaz diyerek kendimi avuttuğum her kelimenin altında kalıyordum ben!

Güven diyordu içimden bir ses...Sen sadece güven Jeongguk sana zarar vermez,veremez çünkü söz verdi sana...Bin kere sana zarar vermem,verdirtmem diyerek kanına girdi yetmedi kalbini kazandı tekrardan...

Fakat Jeongguk ona her güvenmem için bana kendi elleriyle yolları aşarak gelse de elinde hançerleri bir türlü bırakamıyordu.

Seviyorum demişti...Neden benim arkamdan iş çevirdi o zaman? Beni bu kadar hayal kırıklığından tut böyle harap edeceğini bildiği halde neden beni üzmek istemişti?

Düşündükçe kafayı yiyecek oluyordum. Normalde tek bir gözyaşına dahi bakmayıp Jeongguk'u tamamen hayatımdan silerdim, adım kadar eminim ardıma bir kere bile dönüp bakmazdım lakin bir türlü onu da içimde bitiremiyordum...

Ben Jeongguk'u aşamıyordum...

Sürekli ona toslayan külüstür bir araba gibiydim. Direksiyonun hakimiyetini sağlayamıyor, frenlerim artık beni dinlemiyor sürekli ama sürekli ha şimdi toparladım ha şimdi iyileşeceğim derken ben yine aynı duvara,aynı o kaçınılmaz sonum olan Jeongguk'a çarpıp duruyordum.

Jeongguk kötüydü. Belki de hayatımın kara lekesiydi... Beni paramparça etmeye yeminli sert taşları olandı, belki de cidden benim ölümüme sebep olacak o çıkmaz sokağın kalın duvarıydı Jeongguk.

Jeongguk benim katilimdi...

"Bitmiyor! Senin sırların bitmiyor!" Bağırışımla Jeongguk korkuyla bir iki adım gerilerken karşımda azarlanan küçük çocukların içinde filizlenen korkuları vardı.

Adam gibi oturup dinlemem gerekiyordu farkındaydım bende biliyordum doğru olanın bu olması gerektiğini ama bekledim cidden buraya üç ay sonra dönüp geldiğimden beri ben Jeongguk'un anlatmasını bekliyordum. Kaçtığım olmuştu ama nereden nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum.

Üç yıl önce miydi her şeyin başlangıcı yoksa daha bilmediğim,arkamdan dönen başka meselelerde mi vardı?

Bu yüzden bekledim ben açıkçası burada dikilip bağırıp çağırıyorsam hala bir şeylerin açıklamasını beklediğim içindi yoksa bir dakika bile durmazdım. Arkamdan kim ağlamış kim ölmüş umrumda bile olmazdı.

Yaptıysa 'evet yaptım' desin, böyle mi olması gerekiyorsa tamam olsun, varsın ben böyle oyunlara kanmış olan bir aptal olayım yetmezse hala arkamdan döndürmek istediği planları varsa da görmemezlikten gelip susayım, sessiz kalayım lakin konuşsun.

Yaptıysa vardır bir bildiği diyeyim yeterdi bana. Jeongguk eminim benim kötülüğümü istemez diyeyim en azından lakin buna da müsaade etmiyordu. Arkamdan iş çeviren insandan öğreniyordum ben olup bitenleri.

backstabber | taekookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant