1.Bölüm

155 7 9
                                    

          Mahallenin girişin de durmuş benim için kutlama yapan mahalleliye bakıyordum. Büyük bir sofra kurulmuş yemekler hazırlanmıştı. Herkes sofrada oturmuş sohbet ediyordu. Ayrıca beni bekliyorlardı. 

Ben Pâye Karaca bugün Türkiye Cumhuriyeti Savcısı olmuştum. Başarımı kutlamak  isteyen ailem ve çocukluğumun geçtiği mahalle, bu günü kutlamak istemişti. Sonunda başarmıştım altı yıl boyunca okuyup bu mesleği elde etmiştim.

''Kız Pâye niye orada dikiliyorsun gelsene sofraya bunca insan seni bekliyor.'' diye beni azarlayan tabi ki annemdi. Kafamı sallayıp eliyle yanını işaret eden güzel arkadaşımın yanına oturmuştum. 

Masa da eksikler vardı mesela abim ve arkadaşları yoktu ,ne zaman gelirler bilmiyordum belki de gelmezlerdi. Yanımıza Melisa da oturunca mahallenin diline dolanan Bermuda Şeytan Üçgeni tamamlanmıştı.

''Niye başlamıyoruz biz kimi bekliyoruz ki şeref konuğumuz zaten burada bizimle değil mi?'' diye beni gösterdi Melisa kolunu çimdikleyip gözlerimi belertmiştim. Susması gerekiyordu. Çünkü ben kimi beklediğimizi biliyordum. Abim ve arkadaşlarını tabi ki.

'' Kızım niye çimdikliyorsun, canım acıdı'' diye kulağıma fısıldadı Melisa.

 ''Çimdikler tabi ki Bora abileri bekliyoruz ve sen bunu bildiğin halde soruyor musun?'' dedi Ela.

''Napayım açım aç'' dedi Melisa ardından da Melisa'ya cevap geldi.

 '' O zaman Melisa'yı aç bırakmayalım da sofraya oturalım biz '' dedi Hakan abi ve sofraya tam karşımıza oturdular. 

Abim ve onun arkadaşları mahallenin sayılan gençleriydi, sözleri her zaman her yerde sayılırdı. Onlar dört arkadaştı ; Bora abim, Karan abi ,Hakan abi ve grubun en küçüğü Sait abi. 

Abimler 29 yaşındayken Sait abi 28 yaşındaydı. Bu tıpkı biz ve Melisa'ya benziyordu.

'' Hadi o zaman besmele çekip başlayalım ''dedi Muharrem dede o mahallenin en yaşlı üyesiydi. Herkes yemek yemeye başladığında  Ela yine rahat durmayıp ''Bir şey diyeyim mi?'' diye kulağıma fısıldadı. Kafamı sallayıp onu onayladım. '' Şimdi bu dörtlü çok güçlü demi? diye fısıldadığında ona şaşkınca baktım. Ne diyordu ? Bazen onu anlamak zordu.

'' Espri yaptım canım anlamadın mı?'' deyip kıkırdamaya başladı. Diğer yanımda ki Melisa'da gülmeye başladı. Onlar gülünce bende gülmeye başladım ve büyük sorun ben gülmeye başladığım zaman kendimden geçerdim ve onlarda buna katılırdı.

'' Yine yan yana geldi bu şeytan üçgeni , yine ne hınzırlık peşindesiniz siz?'' diye söylendi Ahmet amca. Melisa babasının sorusuna gülerek '' H-hiç'' diyerek kahkaha atmaya devam etti. Karşımızda ki dört erkek şaşkınca bize bakıyordu. 

'' Gülmekten karnım ağırdı lütfen susun artık'' dedim gülmeye devam ederek. Ela hemen toparlanıp '' Ciddiyet arkadaşlar lütfen'' dedi hemen ardından Melisa da toplandı ve bende düzeldim. 

Kafamı yemekten kaldırmıyordum. Yemek bitince mahallenin bütün kızları toplanıp bulaşıkları yıkamak için bizim eve gittik. Makineye dizebildiklerimizi dizdik ve bulaşıkları yıkamaya devam ettik. Yemek yiyen herkes evine gitmişti. Ben çay içeriz sanmıştım.

Mahallenin en sevdiğim yanı her koşulda birbirimize destek çıkmamızdı. Bütün kızlar toplanıp her işin ucundan tutardık. Bu iyi bir şeydi.  Sohbet ederek bitirdiğimiz bulaşıkları süzmek için mutfak tezgahına bırakmıştık.

'' Pâye ağabeyciğim semaverin suyu kaynıyor demliğe dem at da çay demleyip şöyle gençler içelim olur mu?'' diye kibarca soran abime '' Tabi hemen ağabey'' dedim. 

MÜBREWhere stories live. Discover now