Bölüm 3 (İdol)

18 0 0
                                    

Bölüm 2'nin devamıdır. Uyarı: Yok.

Hayır, hayır, bu çok saçma. Bu neye dayanarak düşündün ki? Koskoca Robert Downey Jr gele gele senin yaşadığın şehre mi gelecekti? Hah, imkanı yok. Bu da sadece bir tahmin olarak hafızanın arka taraflarında yerini aldı.

Eve girdiğin gibi kıyafetlerini çıkarttın ve elini yüzünü yıkadın. Gündemi takip etmek için telefonunu eline aldığında arkadaşın Sude'den yeni mesajların geldiğini gördün.

Sude: Şaka mıdır?!?!? Eğer bu söylentiler doğruysa hemen dışarı çıkmamız gerekiyor kızımm

Y/N: Dur bi ya hemen celallenme. Adı üstünde sadece bir söylenti, emin olmadan adım atmayalım

Sude: Ama eğer biz daha konuşamadan, fotoğraf çekinemeden giderse 🥺🥺 ben bu kahırla yaşayamaaaaaam

Y/N: Üffff sen de acıların kızına bağladın hemen, hiçbir şey kesin olmadan adım atmayacağız hanımefendi 😡

Sude: Pki anne

Ekrana bakıp gülümsedin ve içinden 'şapşal kız' diye geçirdin. Telefonu masanın üstüne koyup annenin yanına akşam yemeğini hazırlarken yardım etmeye gittin.

_____

Bazı günler Sude'yle akşam yemeğinden sonra dışarıda dolaşmaya çıkarsınız. Yediklerinizi eritmek, hava almak, dertleşmek için. Bugün yine o günlerden birisi. Artık eylül ayına girdiğiniz için üstüne bir ceket alma ihtiyacı hissediyorsun. Ceketi giydikten sonra çıkıyorsun.

Y/N: ben çıkıyorum aşko

Sude: tamamdır bebeğim bende çıkıyorum şimdi

Ayakkabılarını da giyip asansöre biniyorsun. Binanın dışına çıkınca havanın durgun olduğunu hissediyorsun ki bu en sevdiğin hava durumu. Oturduğunuz muhit ortalama bir muhitti. Çokta zengin değil ama insanlar yaşadığı bu küçük, dertsiz ortamdan memnundu sende dahil. Öyle pek kriminal olaylar olmazdı, olursa nadir olurdu. Güvenli bir bölgede yaşıyorsun denilebilir.

Biraz daha yürüdükten sonra Sude'nin evine varıyorsun. Çıkıyorum demişti ama ortalıkta görünmüyordu.

Y/N: Kapıdayım

Sude: 2 dakikaya geliyorum

Y/N: Daha hızlııı

Binanın dışına kapısının sesini duyunca o tarafa döndün. Şapşal arkadaşın her zamanki gibi giyimine özenmişti. Sense kot pantolon-basic tişört ve conversle combinini tamamlıyordun.

"Yine süslüyüz hanımefendi."

"E tabi kızım, benim ne zaman özenmeden dışarı çıktığımı gördün?"

Bir kahkaha patlattın. O da kıkırdadı. Mahallenizin en büyük parkına doğru yola çıktınız. Çevresi neredeyse 1km idi. Genelde 4 tur atıp günlük yürüyüşünüzü bitirirsiniz. Dedikodu yaparak zamanın nasıl geçtiğini bilemezsiniz. O senin çocukluk arkadaşın, olmayan kız kardeşin gibi. Onu her zaman koruyup kollamışsındır. Onsuz bir hayat düşünemiyorsun. En kötü, en zor zamanlarında aynı zamanda en mutlu zamanlarında hep yanında oldu. Ayrınız gayrınız olmamıştır hiç.

Parka aynı adımlarla giriş yaptınız. İki tur attıktan sonra üçüncüye geçerken tanıdık bir yüz gördüğünü sandın ama emin değilsin. Son tur için başa döndüğünüzde kim olduğunu anlamıştın, evet 'o'ydu. O ROBERT'TI. Onun gerçekten burada olduğuna inanamıyorsun çünkü buna kendini inandırmıştın. Onu resmen kanlı canlı olarak görüyorsun. Sude'ye baktığında senin nereye baktığını anlayamamıştı.

tony stark one shots■Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin