1. 𝙱𝚘̈𝚕𝚞̈𝚖

337 20 176
                                    

" Of bu ne sıcak ya?! "

Eve yeni yeni yerleşiyordun ama tabi ki temmuz ayının sıcağında bu senin için pek de kolay değildi. Kendine öyle büyük bir ev tutmamıştın tıpkı eski evinde yaptığın gibi. Bir apartman dairesindeydin ve açıkcası bir apartman dairesine göre gayet hoş bir daireydi. Yangın merdivenlerinin orası demir siyah bir balkon gibiydi.

Her katta merdivenlerden inmeden önce her dairenin büyük geniş bir penceresi vardı ve onun önünde geniş belinden biraz daha üstünde biten demir parmaklıklı bir yerdi ve oldukça geniş bir alanı vardı. Oraya minderlerini koyup sosisliyle beraber oturabilirdiniz akşamları. Ön tarafında da bir balkonun vardı ve şehrin ışıklarını gördüğün oldukça güzel bir yerdi.

Eve girdiğinde karşında ilk salonun vardı, salonu biraz geçinceyse birleşik olan mutfak gözüküyordu ( Anlamayan varsa " Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı " ' ında ki baş karakterimizin yaşadığı evin bir benzeri aslında ama daha modern hali gibi. Animasyonu izlemeyen varsa izlemesini öneririm. ) ve hem tezgah hem de masa olarak kullandığın uzun bir bölmeyle ayrılıyorlardı bir tek.

Sol duvarda iki kapı vardı; biri senin odan, biriyse banyoydu. Odana ilk girdiğinde seni büyük ve güzel bir pencere karşılıyordu, yatağın pencerenin sağ tarafındaydı ve duvarla birleşik geniş bir yataktı. Sol tarafa dayanmış geniş koltuğunun üstünde ise odanın çevresini dolanan sarı renkli red lambaların vardı ve koltuğun üstündeki panonu da süslüyordu. Sosislinin yatağıysa hemen yatağının baş ucundaydı - ki sabah onun ıslak öpücüğüyle uyanabil - ve en sevdiği oyuncaklarının içinde olduğu sepeti de pencerenin hemen yanındaydı. Çalışma masası alıcaktın kendine o yüzden şimdilik pencerenin önü boştu. Gardırobunsa pencerenin karşısındaki duvarda, kapıdan biraz uzakta başlayıp yatağına doğru uzanan bir hizadaydı. Odanın duvarları krem renkteydi, dolabınsa açık kahverengi hoş bir dolaptı.

Banyonsa tam da istediğin gibi geniş ve büyük bir küvetti. Küvetin üstünde küçük bir pencere vardı sabahları bu ışık bile banyonu aydınlatıyordu zaten bu yüzden o pencereyi sevmiştin ışıktan tasarruf edecektin çünkü.

Akşama doğru tüm taşınma olayı bitmişti. Sosisli koltukta uyuyordu, sende onun yanında oturmuş bilgisiyarından yarın ki işinin nerede olduğuna bakıyordun:

" Beyaz Saray demek ha? "

Seni orada neden istemişlerdi bilmiyordun ama anladığın kadarıyla orada senin gibi akıcı şekilde insanların " gereksiz " gördüğü Asya ve Afrika dillerini konuşabilen kimse yoktu. Sinirle soludun:

" Onların da kendi dili kıymetli sonuçta, niye gereksiz olsunlar ki?! "

Bu dil ayrımı senin sinirlerini açıkca bozuyordu. Gereksiz olsalardı zaten o dil olmazdı diye düşünüyordun. Bunları boşverip bilgisayarını kapattın ve kahvenin son birkaç yudumunu da hızlıca içtin. Yarın sabah erken kalkıcaktın sonuçta. Sosisliyi kucakladın ve odana gittin. O kendi yatağında mışıl mışıl uyurken led lambalarını açmıştın. Sonrasında ikisinide izliyerek uykuya daldın...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
- Saat 13:45' te -

" Kimse bana işimin bu kadar sinir bozucu olacağını söylememişti! "

Beyaz Sarayda bile sana küçümseyici bakan insanlar vardı. Bazıları sana " Diğer dilleri öğrenecek paran mı olmadı da bunları öğrendin bedavadan? " bile demişti. Sinirden köpürüyordun ama daha ilk günden kavga çıkarma niyetinde değildin. Genelde insanlarla da çok konuşmazdın zaten, o yüzden sana eski iş yerinde anlaştığın ve hâlâ dost olduğunuz arkadaşların yetiyordu. Onları düşününce gülümsedin. Daha şimdiden özlemiştin onları, oysaki gitmeden önce kendi aranızda veda partisi verip eğlenmiştiniz.

" Bayan S/S, Bay Amerika sizi odanıza çağırıyor. "

" Bay Amerika mı? "

" Evet. 10 dakika sonra sizi odasında bekliyor. "

Kadın odadan çıktığında sen şaşkınlıkla kalakalmıştın. " Neden? " diye düşünüyordun ama çok bekletmek istemediğinden çantanı da yanında alıp odadan çıktın. Ama sonra durdun ve elinle alnına vurdun:

" İyi de odası nerede ki?! "

" Ben yardımcı olayım istersen? "

Burnuna keskin ama aynı zamanda ferah bir okyanus kokusu gelmişti. Arkana baktığındaysa sessizce yutkunmuştun:

" Ah şey merhabalar. "

Karşında olan ve senden hayli uzun Kanada kıkırdayıp elini uzattı:

" Gergin olma lütfen, ben Kanada. "

Tebessüm edip elini uzatıp tuttun ve tokalaştınız:

" Bende S/A, taşıntığımıza mennun oldum Bay Kanada. "

" Amerika seni yanına çağırdı değil mi? "

" Şey, aslında evet ama odasını bilmiyorum. "

" * Kıkırdayarak * Yeni başlayan çalışanlarına hep böyle yapar. Ben de yanına gidiyordum sana da yolu göstereyim. "

Teşekkür edip beraber Amerika'nın odasına ilerlediniz. Geçtiğin yerleri aklında tutuyordun ki bir daha böyle utanacağın bir anı yaşama istiyordun. Başkalarından yardım almak nedensizce seni gerer, utandırırdı. En sonunda lacivert ve kırmızı beyaz şeritli bir kapıya vardınız. Kanada kapıyı tıklattı ve içeriden gelen sesle gülümseyerek içeri girdi:

" Kardeşim keşke yeni çalışanlarına odanın nerede olduğunu da söylesen. "

" Gösterdiler zannetmiştim Nada. "

Kapıda öylece bekliyordun. Sonuöta biri senin hem ülken ve patronundu, diğerisyse bir ülke ve patronunun kardeşiydi. Gözlerine saygısız gözükmek istemiyordun. Kanada sana bakıp gülümsedi:

" Amerika ben en iyisi yeni çalışanınla seni rahat bırakayım. "

Kanada odayı terk ederken kapıyı kapattı. İşte şimdi yalnız kalmıştınız.

" Gel S/A otur bakalım karşıma. "

Yutkunup Amerika'nın karşısındaki koltuklara oturdun...

///////////////////////////////////////////////////////////////////////

Evett ilk bölüm de bitti
dramantik-
benimburnumyok
polumestyats
Tanem_Yaman

Azcık sabredemediniz yav bsmnsössösnd

𝔸𝕞𝕖𝕣𝕚𝕜𝕒 𝕩 ℝ𝕖𝕒𝕕𝕖𝕣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin