16 | Tanrı Gibi Hissetmek

889 98 374
                                    

Aleksei önündeki bulaşıkları arka cebindeki asayla yıkamamak için kendini zor tuttu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aleksei önündeki bulaşıkları arka cebindeki asayla yıkamamak için kendini zor tuttu.

Bir Muggle restoranında işe girdikten sonra nasıl oluyor da Muggle'ların tüm bu ayak işlerini böylesine zaman kaybederek yaptıklarına şok olmuştu.

Önlüğünü düzeltip bulaşıkları daha hızlı yıkamaya başladı. Bunları bitirip restoranının ön tarafına geçerse birkaç müşteriden bahşiş koparma ihtimali vardı. O yüzden arkada çalan fransızca şarkıyı dinlemeyi bırakıp işine odaklandı.

"Pavlov," diye seslendi mutfağın önünde oturan adam. "Düzgün yıka şunları."

Aleksei resteron sahibi Zhang'ı - genç adamın duyduğuna göre yarı Çin'liydi- bulaşık suyunda boğmak istedi. Tüm gün mutfağın girişinde oturur, ağzında sigarayla çalışanlara bağırırdı. Geçen aşçılardan birinin yaptığı mantıyı beğenmedi diye tüm yemek ekibine bağırmıştı.

"Pavlov, beni duymadın mı?"

"Duydum,"dedi Aleksei aksi çıkan sesiyle. "Dikkat ediyorum."

Zhang yanında oturan yancılardan birinin koluna vurdu. "Şu Rus'larda da hiç terbiye yok. Utanılacak bir durum doğrusu."

Aleksei, Zhang'in yağlı yüzüne tekme atarkenki halini hayal edip sakinleşti. Büyük Britanya'ya geldiklerinden beri ona ve ailesine olan ırkçılık midesini bulandırıyordu.

Restoranda neredeyse aralıksız on iki saat çalışıyordu. Diagon Yolu'nda on dört yaşındaki bir çocuğa iş verecek kimse olmadığı için şansını Muggle'larda denemişti Aleksei. Eh, Britanya'da çocukların harçlıklarını çıkarmak için çalışması şaşılacak bir durum değildi doğrusu.

Bazı günler o kadar yoruluyordu ki eve gittiği gibi uykuya dalıyor, ertesi gün tekrar restoranın yolunu tutuyordu. Yaz başladığından beri sekiz kilo kaybetmiş, kaburgaları belli olmaya başlamıştı.

Aleksei, bunlardan şikayet etmezdi ama restoranda aldığı para asla yeterli olmuyordu. Sadece okul kitaplarını karşılayacak ve Hogwarts'tayken harcayacak cuzi miktarda para biriktirmek istemişti. Fakat büyücü ve muggle'lar arasında kur farkından dolayı biriktirmesi gereken paranının yarısına bile ulaşamamıştı.

Okulun açılmasına bu kadar az varken tamamlayabilecek gibi de değildi zaten.

Oleg ise onunla beraber çalışmayana kadar galleon yüzü göremeyeceğini söylemişti ona. Aleksei, bu dünyadaki en inatçı insanlardan biri olabilirdi. Oleg'in işlerine bulaşmak istemiyordu.

Sonunda bulaşıklar bittiğinde sırayı başka birine devrettiğini duyurmak için "İşim bitti." diye bağırdı ve önlüğünü çıkardı.

Mutfaktan çıkıp sipariş almaya gitmek üzereyken gözleri aynadaki yansımasına takıldı.
Her zaman görünüşüyle övünebilecek kadar kendine güvenirdi ama şimdi acınacak bir haldeydi. Sarı saçlarının parlaklığı gitmiş, mutfakta çalışmaktan berbat bir hale dönüşmüştü. Gözleri çukura gömülmüştü ve elalarında eski neşe yoktu. Tişörtünün ucunu şöyle bir kaldırınca birkaç kilo daha vermemiş olmasını diledi.

Song Of Crows | Regulus BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin