4•

140 22 28
                                    

"Hemen geleceğim, bir şey unuttum." Dedi Erika, Mikasa'ya.
"Seninle ön kapıda buluşalım olur mu?"

"Tabi ki. Bekliyor olacağım."

"Tamamdır."
Erika, Mikasa'dan ayrılıp koşarak tekrar az evvel oturdukları yere ilerledi.
Sanırım telefonunu orada düşürmüştü.

Oturdukları yere gelince, tribüne önce tepeden sonrada eğilerek aşağısına baktı.
Tam demirliklerin arasına sıkışan telefonu almak için tamamen yere çökmek zorunda kalmıştı.

Demirlerin arasına uzandığında, tanıdık gelen sesler duymaya başladı.

"Josh, bugün ki maçta harikaydın."

"Öyle mi diyorsun? Bence de bu sefer daha iyiydim."

"Eminim ki çok yakında Eren'den takım kaptanlığını da alacaksındır."

"Hedefimin bu olduğunu biliyorsun, bebeğim."

Erika, yerinden çıkmadan onları dinlemeye devam etti.
"Buna inanamıyorum, Eren'in sevgilisi olduğun hâlde nasıl böyle konuşabilirsin?"

Kendisini belli etmeden, telefonunu aldığı gibi hafifçe geri çekildi.
Başını biraz daha kaldırdığında, gözleri dehşetle açılmıştı.
Herhangi bir ses çıkarmamak için elini dudaklarına siper etti.

Eren'in sevgilisi Deliah, kaptan yardımcısı Josh'ı öpüyordu! Bu nasıl mümkün olabilirdi ki?!

Erika, olduğu yere tekrar eğildi ve sırtını tribüne verdi.
Varlığını belli etmemek kendisi için çok daha iyi olacaktı.

Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.
"Bu çok aptalca!"

"Hadi bir ân evvel buradan gidelim, Eren'e çıkışta onunla beraber kahve içeceğimi söyledim."

"Biraz daha kalamaz mıyız? Çok vakit geçiremiyoruz, bu durum beni üzüyor."

"Tatlım, sadece biraz daha zamana ihtiyacımız var. Sabretmelisin."

"Pekâla...gidelim o hâlde."

Sesler kesildikten, bir iki dakika sonra olduğu yerden çıkmıştı Erika.
"Seni sürtük..." dedi tükürürcesine.

Eren'i aldatıyordu, üstelik Josh'ı da kaptan olabilmesi için destekliyordu.
Eren bunu hak etmiyordu bile!

Bunu nasıl söyleyecekti?
Ya da dur, bunu söylemeli miydi?
Bu onun üzerine olan bir vazife değildi, üstelik Eren ona inanmazsa o zaman ne olacaktı?
Eren'le arası bozulduğu gibi bir de Deliah ile karşı karşıya gelecekti.
Okulun en popüler ponpon kızına kimse buluşmak istemezdi, kendisi sadece çiş, bando kızken buna nasıl cüret edebilirdi ki?

İç çekti.
"Bu meseleye karışmamak en iyisi olacaktır.."

Tekrar Mikasa'nın yanına döndüğünde, Mikasa ona kızgınca bakıyordu.
"Nerede kaldın? 10 dakikadan fazla bile oldu Erika. Beklemekten çatlayacaktım."

Kendisini ön koltuğa attığı gibi derin bir nefes vermişti Erika.
"Mikasa, görmemem gereken bir şeyi gördüm ve berbat hissediyorum. Midemde filler çiftleşiyor gibiler ve bilirsin, bir fil zaten tonlarca ağırlıktayken çiftleşen birden çok fil-"

"Saçmalamayı keste düzgünce anlat!" Dedi onu bölerek Mikasa.
Sürücü kapısını kapatıp, ona döndü.
"Ne gördün? Seni böyle tedirgin eden şey de ne böyle?"

Erika, huzursuzca yerinde kıpırdandı.
"Kaptan Yardımcısı Josh..."

"Evet?" Dedi Mikasa kaşlarını kaldırarak." Devam et, dinliyorum."

"...ve Deliah..."

Mikasa, ciddileşerek biraz daha yakınlaştı.
"Neler oluyor?"

"Öpüştüler..."

"Aman Tanrım."

Erika, hızlıca arkasına yaslanıp eliyle yüzünü kapadı.
"Ne yapacağım? Ne yapmalıyım? Eren'i aldatıyor ve ben bunu gördüm, ancak bunu ona söyleyemem kahrolur. Üstelik bana inanmayabilir ve bana inanmazsa ne olur biliyor musun? Biterim ben biterim, bir salyangozun üzerine tuz misali-"

"Erika, sakinleş!" Dedi Mikasa, tekrar onu bölerek." Tedirgin olduğunda saçmalamaya başlıyorsun, bunu biliyor musun?"

"Onu bırak!"
Ellerimi yüzünden çekip tekrar Mikasa'ya döndü.
"Ne yapmalıyım?"

"Hiçbir şey yapmamalısın."

"Ne? Ama o, onu aldatıyor ve...ben onu seviyorum..." Erika, dolan gözlerini hızlıca silerek başını eğdi." O bunu hak etmiyordu."

"Erika, dediğin gibi sen ona söylersen ve o da sana inanmazsa o zaman ne olacak? Onu sonsuza kadar kaybedebilirsin...öte yandan Deliah, o çok güçlü bir rakip. Tabi senin yanında da ben varım, boru değilim netice de. Ancak Eren'i kaybettikten sonra bunların anlamı ne?"

"O zaman susmalı mıyım..?"

"Ne yazık ki..."
Mikasa, elini Erika'nın omzuna attı.
"Gerçeklerin kötü bir özelliği vardır, er ya da geç ortaya çıkarlar. Sadece Eren'in öğrenmesini bekle, sonra teselliyi sende bulmaya gelecektir."

"Çok üzülecek..." diye mırıldandı Erika, başını cama yaslayarak." Onunla konuşurken çok mutlu oluyor, benimle olmadığı kadar."

Mikasa, yanaklarını şişirmişti.
Gerçekten ne demesi gerektiğini bilmiyordu.

"Hadi eve gidelim, Erika."

*  *  *

"Erika, Armin, Eren geldi!"

Armin, odasından çıktığında normalde uçarak odasından çıkan kız kardeşinin hâla odasında olduğunu gördü ve dudağını büzdü.
Doğruyu itiraf etmek gerekirse şaşırmıştı.

Ona bulaşmadan aşağıya arkadaşının yanına indi.
Eren, Armin'e sarılıp tokalaştı.
"Antremanları izlemeye geldin mi?"

"Evet, kaçırır mıyım?" Diye yanıtladı Armin gülümseyerek.
"Oldukça iyi bir performans gösterdin, seninle gurur duyuyorum sahiden."

Eren, gülümseyerek Armin'e baktı, daha sonra ise gözleri Erika'yı aradı.
Onu göremeyince gülümsemesi silinmişti.
"Erika, nerede?"

Armin, kaşlarını kaldırıp ona baktı.
"Neden soruyorsun?"

"Normalde beni görmeye ilk o gelirdi
Gözlerini tekrar Armin'e dikti.
"Geldiğimi duymamış olmalı."

"Duydu, Eren." Dedi Armin." Ancak kendisini pek iyi hissettiğini düşünmüyorum. Bu yüzden inmeyecektir."

"Öyle mi?" Dedi Eren, üzgünce.
Daha sonra da Armin'i geçti.

Armin, arkasını dönüp ona baktı.
"Nereye gidiyorsun?"

"Madem o inmiyor, öyleyse ben çıkarım."

you know, you're mine.|| Eren Yeager.Where stories live. Discover now