0.2

201 20 25
                                    

Ni-ki'nin karşısında tam altı yıl önce ölmüş abisi Hwang Hyunjin duruyordu. Elindeki bira şişesi, ellerinden kayıp yere düştü. Ni-ki şok sebebi ile sendelemişti tam cam kırıklarına basacak iken Hyunjin onu tuttu. Ni-ki'nin gözleri dolmuştu, herşey bir rüya gibi geliyordu ona. Kolunu Hyunjin'in ellerinden kurtarıp cam kırıklarını umursamadan oturma odasına yöneldi. Her adımdan sonra arkasında kanlı ayak izleri bırakıyordu ama bu Ni-ki'nin pek de umurunda değildi. Hyunjin koşar adımlar ile Ni-ki'nin arkasından gitti, kolundan tutup kendine çevirdi. Şaşkın Hyunjin ve gözleriden tane tane göz yaşı akan Ni-ki uzun uzun birbirine baktı. Hyunjin, Ni-ki'nin koltuğa oturmasına yardım edip koşarak bir ilk yardım çantası getirdi. Ni-ki'nin ayaklarını dizinin üzerine koyarak itinayla pansuman etti. Ni-ki oldukça sesli bir şekilde burnunu çekince Hyunjin kafasının kaldırıp yüzünde anlam vermez bir ifade ile "Ni-ki iyi misin?" dedi. Bu sözler karşısında Ni-ki hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
"Çok gerçekçi hissettiriyor. Yeniden yanımdaymışsın gibi."
Ni-ki ağlarken konuşmaya çalıştığı için sesi titreyerek çıkmıştı. Hyunjin'in yüzünde hâlâ anlam vermez bir ifade vardı.
"Ni-ki bugün biraz garip davranıyorsun ve nedenini bilmiyorum ama bir dakika bu üzerindeki takım elbise çok tanıdık geliyor. BU BENİM ÖZEL TASARIM GOCCİM DEĞİL Mİ?"
Hyunjin toprak içinde kalmış takım elbiseye bakıp derin bir nefes aldı.
"ŞİMDİ ANLADIM SEN BENDEN İZİNSİZ TAKIM ELBİSEMİ GİYDİN BİRDE MAHVETTİN ŞİMDİ DE AĞLAYARAK ÜSTE ÇIKMAYA ÇALIŞIYORSUN DEĞİL Mİ?"
Ni-ki üzerindeki takım elbiseye baktı. Mezarlık ziyaretinde giydiği takım elbiseydi bu. Abisinin kendi için özel olarak tasarladığı ve neredeyse bir servet yatırdığı takım elbise Hyunjin ölünce Ni-ki'ye kalmıştı. Oda her mezarlık ziyaretinde bu takımı giymeye özen gösterirdi. Dünkü ziyareti sebebi ile her yeri toprak içindeydi takım elbisenin. Ni-ki hüngür hüngür ağlamaya devam ediyordu. Hyunjin derin bir nefes alıp takımına bir kez daha göz gezdirdi.
"Tamam ağlama affediyorum seni. Ama takımın yıkama ücretini sen ödeyeceksin ona göre."
Ni-ki hasret dolu gözler ile bakıyordu abisine ve daha fazla dayanamayıp sıkı sıkı saldı ona.
"Seni çok özledim abi. Şimdi ilk defa rüyama geldin ve o kadar gerçekçi ki... Kafayı yiyormuş gibi hissediyorum."
Hyunjin şok içindeydi. Ni-ki'nin dediği hiç bir şeyi anlamıyordu ve en önemlisi Ni-ki ona ilk kez abi demişti. Ama sefil bir halde olduğu için birşeyler sormak istemiyordu. Belki kötü bir rüya görmüştür diye düşünse de normal olmayan bir şeylerin olduğunun oda sezmişti. Uzun süre birbirine sarılarak kaldılar. Ama Ni-ki o kadar sıkı sarılıyordu ki Hyunjin kıp kırmızı olmuştu.
"Ni-ki lütfen beni rahat bırak nefes alamıyorum."
"Bırakmam!"
"BENİ ÖLDÜRMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN?"
"HAYIR SENİ ÇOK SEVİYORUM ABİ VE LÜTFEN ÖLÜM DEME HİÇ DEĞİLSE ŞİMDİLİK ÖLDÜĞÜNÜ UNUTMAK İSTİYORUM!"
"NE SAÇMALIYORSUN SEN? HEM BANA NEDEN ABİ DİYORSUN? HEP HYUNJİN DERDİN NE OLUYOR ANLAMYORUM."
Hyunjin Ni-ki'yi zor da olsa ileriye itti ve derin bir nefes aldı. Ni-ki hala Hyunjin'e sarılmak için hamleler yapıyordu ama Hyunjin kendini korumakta oldukça yetenekliydi. Ni-ki sonunda pes etmişti. Şimdi küçük bir çocuk gibi koltuğun köşesinde oturuyordu. Hyunjin uzun uzun Ni-ki'ye baktı. Telaşlı gözükürdu. Hızla ayağı kalkıp telefonunu masanın üzerine aldı. Ni-ki de yanına gitmek istiyordu ama bunu yapmanın doğru olmayacağının biliyordu. Hyunjin hemen birinin numarasını tuşlayıp telefonu kulağına götürdü. Telefonu oldukça hoş sese sahip bir adam açtı. Hyunjin telaşlı bir şekilde konuşuyordu.
"Alo Han. Bak hiç zamanım yok şimdi senin yanına geliyorum."
"Kötü bir şey mi oldu? Sesin bir garip geliyor."
"Ni-ki'ye birşey oldu. Sabahtan beri bir garip. Bana abi dedi. Ölmüşüm de dirilişim gibi bir garip tavrı var."
"Kanka şu anda bir seansa gireceğim saat dört, beş gibi gelin olur mu?"
"Hay ben seni. Neyse tamam geliriz biz."
Han, Hyunjin'in en yakın arkadaşlarımdan biriydi aynı zamanda bir psikiyatrist olduğu için Hyunjin onu aramıştı. Hyunjin telefonu kapatınca Ni-ki'nin yanına gitti. Hâlâ koltukta küçük bir çocuk gibi oturan ve gözlerinden yaşlar akan Ni-ki abisinin rüyasına geldiğini düşündükçe sevinçten havalara uçacak gibi oluyordu. Hyunjin saatini kontrol edip şirkette gitme bahanesi ile hazırlanmak için odasına gitti. Geri döndüğünde Ni-ki'nin hâlâ oturduğunu görünce kızgın bir şekilde "Neden hâlâ burada oturuyorsun?" dedi. Ni-ki küçük bir çocuk gibi ayaklarını sallamaya başladı. Bu ayaklarım acıyor demek gibi birşeydi. Hyunjin derin bir nefes alıp Ni-ki'yı kolundan tuttu.
"Yürüyebiliyorum ama ayağım açıyor."
"AYAKLARINDAN SÜRÜKLEYEREK Mİ GÖTÜRMEMİ İSTİYORSUN ANLAMADIM!"
"Sırtına alabi-"
"NE? SEN DELİRDİN Mİ?"
Hyunjin dramatik bir ifade ile bakıyordu Ni-ki'ye.
"Biliyorsun belimde fıtık var alamam seni ben."
"Abi-"
"Neden bana abi diyorsun. KORKUYORUM!"
"NEDEN KORKUYORSUN?"
"NEDEN BİRDEN ABİ DEMEYE BAŞLADIN?"
"ABİMSİN ÇÜNKÜ!"
Hyunjin bir savaşı kaybetmiş gibi yıkık bir yüz ifadesi ile Ni-ki'yi sırtına aldı. Odaya geldiklerinde resmen Ni-ki'ye sırtından fırlatan Hyunjin kır kırmız ve soluk soluğa bir şekilde odadan çıktı. Ni-ki artık uyanma vaktinin geldiği düşünüyordu. Rüyasında Hyunjin'i gördüğü için tanrıya dua ediyor bazen dayanamayıp ağlıyordu. Yaklaşık bir saat yatakta uzandıktan sonra "Ne kadar uzun bir rüya." diye homurdanya başladı. Tam o sırada kapının zil sesi ile irkilen Ni-ki hemen yataktan kalkıp kapıyı açmaya gitti. Ayakları o kadar da acımıyordu aslında. Hafif topallayarak kapının yanına gitti ve kapıyı açtı. Karşısında mezarlıktaki çiçekçi kadın duruyordu. Ni-ki hemen kapıyı kapatmaya çalışsa da başarılı olamadı, kadın çoktan içeriye girmişti. Ni-ki gergin bir şekilde "Neden buradasın?" dedi. Kadın oldukça sakın bir şekilde konuşmaya başladı.
"Bunun bir rüya olduğunu düşünüyorsan neden beni umursuyorsun ki?"
Ni-ki cevap vermemişti. Sessiz bir şekilde kadına bakıyordu.
"Sana verdiğim çiçek, oldukça özel bir çiçektir. Mor Wutrs çiçeği yeni bir başlangıcı temsil eder. Senin yeni başlangıcın da altı yıl öncesine gitmenle başlıyor anlaşılan."
"Altı yıl öncesine gitmek mi? Ne saçmalıyorsun sen? DERHAL EVİMDEN ÇIK GİT!"
"Abinin ölmesine tam bir ay var. Aralığın on ikisinde korkunç bir cinayete kurban gidecek, eğer sen mani olmazsan."
"SAÇMALAMA ABİM ÖLDÜ ZATEN BENİM. DEFOL GİT ARTIK EVİMDEN!"
"Bunun bir rüya olmadığını mantıklı düşünürsen zaten sende anlarsın. Hangi rüya bu kadar gerçekçi olur ki, değil mi Nishimura Ni-ki?"
Ni-ki şok içindeydi. Ama düşününce rüya olmak için fazla gerçekçiydi herşey.
"Ama eğer abini yaşatmayı başarırsan yani doğal düzeni bozarsan karşılığında büyük bir bedel ödersin. Tabii bu bedelin ne olduğunun söylemeyeceğim oda bana kalsın."
Kadın kapıyı açıp çıkmaya niyetlendiği sırada Ni-ki kadının kolundan tutup kendine çekti. Ni-ki şok içindeydi ama oda inanıyor gibiydi artık birşeylere.
"Sen ciddi misin? Şimdi tam altı yıl önceki hayatıma mı döndüm. Yani Hyunjin'i yaşatabilir miyim? "
"Evet ama dediğim gibi bir bedel ödemen gerekir."
"Her türlü bedeli ödemeye hazırım."
Ni-ki oldukça emin ve ciddi bir ses ton ile söylemişti bunu. Kadın Ni-ki'ye minik bir tebessüm ile karşılık verdi.
Hyunjin'in aklı gün boyu Ni-ki'deydi. Garip davranışlarına anlam veremiyordu. Saatlerce dosyalar ile cebellenmişti, birde Ni-ki'nin garip davranışları ile uğraşmak istemiyordu. Şirketten çıkarken telefonu çalmaya başladı. Arayan kişi Han'dı. Hyunjin hemen açtı telefonu.
"Alo Hyunjin geliyor musun Ni-ki ile beraber?"
"Ni-ki ile değil ama geliyorum. Senin evde buluşalım."
Hyunjin telefonun kapatıp arabaya bindi ve Han'ın evine gitti. Han, Hyunjin'i kapıda karşıladı. Beraber evin arka bahçesine geçtiler. Hyunjin çok yorgun görünüyordu. Çok uzatmadan sabah yaşadığı cümbüşüyü anlattı Han'a.
"Hyunjin, ne zaman Ni-ki'nin sohbeti geçse sana abi demediği için sinir küpüne dönerdin şimdi sana abi dediği için mi kızıyorsun?"
"HAYIR AMA NEDEN BİRDEN ABİ DİYOR?"
"Abisi olduğunu için!"
"O ZAMAN NEDEN ELİNDE BİRA ŞİŞESİ İLE BAŞIMDA BEKLİYORDU?"
"Hırsız sanmıştır."
"BENİ ÖLDÜRMEYE ÇALIŞIYOR DEDİM YA SANA!"
"DELİRDİN Mİ NEDEN SENİ ÖLDÜRMEYE ÇALIŞSIN?"
"Han sende benle eve gel. Sen varken bana birşey yapamaz."
"Hyunjin sen cidden delirdin galiba."
Hyunjin kolları ile x işareti yapıp göğsüne koydu.
"Henüz çok gencim ölemem diyorum sana neden anlamıyorsun?"
"Senin şu dramatik hallerin beni sinir hastası ediyor Hyunjin."
İkisi de kahkaha atmaya başlamıştı. Hyunjin artık daha iyi gözüküyordu.
"Şaka bir yana sabah Ni-ki bana abi diyince çok garip hissettim. Ruhum gençleşti resmen. Nedense beni hiç sevmeyecekmiş gibi hissediyordum ama Ni-ki dünyadaki en iyi kardeş oldu benim için. Annelerimiz aynı olsa da babalarımız farklı sende biliyorsun. Ni-ki babası ile uzun süre Japonya'da yaşayıp sonra Kore'ye gelince, üstüne benle yaşamaya başlayınca ne yapacağımı bilmedim. Korktum. Onun için iyi bir abi olamamaktan çok korktum..."
Gözleri dolan Hyunjin her şeye rağmen mutlu gözüküyordu. Han da ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Yaşanan şeyler Hyunjin için de Ni-ki içinde çok zordu çünkü. Bir süre sessiz kaldılar. Sonunda Hyunjin ayağı kalktı.
"Geç oluyor. Ben gittim."
Han da ayağı kalkıp Hyunjin'i kapıdan geçirdi. Hyunjin yol boyu yüzündeki mutlu ifade ile şarkı dinlemişti. Eve geldiğinde hemen şifreyi tuşlayarak içeri girdi. Ni-ki'nin mutfaktan gelen takırtı seslerini duyduğu için direk mutfağa yöneldi. Ni-ki sofrayı şahane bir şekilde hazırlamıştı. Hyunjin'in geldiğini fark edince kocaman bir gülümse yayıldı yüzünde ama aynı şey Hyunjin için geçerli değildi. Şaşkın ve sinirli bir ifade ile Ni-ki'ye bakıyordu.
"Senin ayağın ayağın acımıyor muydu?"
"Acımıyor."
"NEDEN ACIMIYORSA SIRTIMDA TAŞIDIM BEN SENİ?"
"ÖZÜR DİLERİM!"
Ni-ki yaşananların rüya olduğunu düşündüğü için fazla umursamadan yapmıştı bunların hepsini. Mahçup bir ifade ile "Yemek hazır." dedi. Hyunjin konuyu fazla uzatmadan masaya oturdu. Ni-ki de çorbaları koyup Hyunjin'in karşına oturdu.
"Beraber yemek yemeyeli uzun zaman oldu."
"Biraz meşgul olduğum için. Özür dilerim Ni-ki."
"Seninle yemek yemeyi çok özlemişim abi."
Hyunjin ve Ni-ki konuşurken bir anda kapı çalmaya başladı. Ni-ki hemen kapıyı açmak için ayağı kalktı. Kapıyı açtığında şaşkınlıkla arsındaki kişiye baka kaldı Ni-ki.
"Eunchae?"
Kapıdaki kız mutlu bir yüz ifadesi ile hiç bir şey demeden bir anda Ni-ki sarıldı.
--------&--------
Yeni bölümü nasıl buldunuz??
Hyunjin hiç bir şeyi bilmediği için kendince yorumlar yapan birisi yani onun saçma ama komik tepkilerine şaşırmayın lütfen.
Ni-ki çok tatlı ve abisini çok seviyor cidden. Umarım ödeyeceği bedel ona zarar vermezzzz.
Sizce ödenen beden ne olacak????

All For My Brother Where stories live. Discover now