6

35 5 3
                                    

Başımı sağ omzuma eğdim, yaşlı adama merakla bakarken sağ ve solunda oturan iki arkadaşım da benimle aynı tepkiyi paylaşıyordu.

Bay Min ise kırık gülümsemesi ve çatlamış dudakları, çökmüş yüzüyle bize bakıyordu.

"Lise yıllarımdı" dedi iç geçirerek. "Pek arkadaşım yoktu. Pek konuşmaz, sosyalleşmez ve pek hareket etmezdim. Yalnızca derslerime odaklanırdım. Çoğu insan duygusuz olduğumu düşünürdü." Tıslar gibi bir sesle güldü. "Ama duygularım vardı."

Taehyung bacağını kırıp yatağa yasladı ve kollarını bacağına sarıp başını dizine yasladı. İşler daha da ilgi çekmeye başlarken yaşlı adam kahvesinden bir yudum daha aldı ve devam etti. "Bizim sınıfta sesi çok güzel olan, çok güzel dans eden bir çocuk vardı. Erkekti ama yüzü öyle güzel, öyle temizdi ki, tıpkı bir meleğe benziyordu. Dolgun dudakları, ipeksi kahverengi saçları, açık teni, anlamlı bakan parlak gözleri ve küçük elleri. Kusursuzdu.

Size tuhaf gelebilir ama ben o çocuğa tutulmuştum. Güzelliğine değil, sesine, bakışlarına ve karakterine aşık olmuştum. Bunu ilk fark ettiğim yer ise okulun bodrum katı oldu."

Dudaklarımı yalayıp onu izledim. Gerçekten tuhaf gelmişti. Görünüşü pek öyle değildi yada bilemiyorum belki onu tanımadığımdan dır ama gerçekten tuhaftı.

Hava oldukça serindi. Üzerime bir ürperti geldi. Yerimde titredim ve kendimi biraz topladım. "Bir ceket giymelisin" dedi yaşlı adam gülümseyerek. Başımı salladım "ben gelmeden anlatmayın" deyip gülümseyerek hızlı adımlarla uzun metal dolaptan bir hırka alıp üzerine geçirdim ve tekrar yerime geçtim. "Devam edin lütfen" dedi Taehyung ve bay Min başını salladı.

"Her şey bir sonbahar sabahı başladı."

Başını çevirip yastığın altındaki mor kapaklı defteri aldı ve kapağını açtı. "14 Ekim 2010" dedi. "Okullar yeni yeni açılmıştı ben lise ikinci sınıfa yeni başlamıştım. Yaklaşık iki hafta olmuştu okul başlayalı. Dediğim gibi asosyal biriydim. Kimseyle konuşmazdım. Kendi halimde takılırdım ve oldum olalı okuldan sonra beraber bir yerlere giden arkadaş guruplarına ve sevgililere özenirdim. Genelde teneffüslerde bahçede değil, okulda pek kimsenin inmediği bodrum kata iner, kitap okurdum. Yukarıya çıkılan ilk basamağın üzerinde oturuyor, kulağımda kulaklık, ağır ritimli bir müzik dinliyorum. Yanıma birinin oturduğunu fark etmemiştim bile."

Başımı kasıyarak ona bakmaya devam ediyordum. Hoesok'un dudakları hafif aralanmış, başını eğmiş dikkaltle dinliyordu ve oldukça komik görünüyordu. Dikkatimi dağıtmamaya çalıştım ve onu dinlemeye devam ettim.

"Onu fark ettiğimde yerimden sıçradım. Korkmuştum onu birden görünce ve bu onu güldürmüştü. Elimi kalbimin üzerine indirdim ve derin bir nefes alarak yerimi düzelttim. Beni korkuttugunu söyledim o da özür diledi. Burda ne yaptığımı sordu. Oldukça şaşırmıştım çünkü kendisi okulun en popüler çocuklarından dı. Okulun müzik korosunda vardı ve tüm kızlar peşinden koşardı. Buraya hep geldiğimi ve kipat okuduğumu söyledim kısaca. Başını sallayıp beni onaylamıştı. Bende başımı ona çevirip onun neden geldiğini sordum. Temizlikçi adam ondan alt kattaki temizlik odasından bir paspas getirmesini istemiş o da gelmiş ve beni görmüş. Aslında okulda o kadar popüler ken kimseyle pek muhattap olmuyordu. Kendi halinde çizimler yapıyor, şarkı söylüyor ve o görmese de birkaç defa onu müzik odasında yalnız başına dans ederken görmüştüm. Tıpkı bir kuğu gibi süzülüyordu. Kusursuzdu."

Gözlerimin önünde canlandırdım fakat yaşlı adam defterden iki adet fotoğraf çıkarıp bize gösterince pek hayal ettiğim gibi görünmüyordu. Ama gerçekten çok güzeldi. Bay Min'de gençken gerçekten yakışıklıymış.

 Bay Min'de gençken gerçekten yakışıklıymış

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Karanfil ✓yoonminWhere stories live. Discover now