20*ೃ༄

105 19 19
                                    

Jungkook'tan gelen mesajın üzerinden birkaç saat geçmişti ve hem Hoseok hem de Yoongi mesajdan sonra pek bir şey yapmamış öylece oturmuşlardı.

Sesi olmadan Hoseok bir konuşma konusu açamıyordu. Ve konuşabilseydi bile, içinde bulunduğu durum yüzünden uzun süre konuşamazdı. Hareketleri düzensiz ve yavaştı, çıkarabildiği tek ses hafif, yumuşak seslerdi. Bunlar da duyulmuyordu.

Zaman zaman, Hoseok orada yatakta yatmaktan başka bir şey yapmazdı, bazen uyumaya çalışıyordu ama düşme hissine kapılıp irkiliyor, uyanıyordu. Bu olduğunda, hüsrana uğrar ve yorgun bir şekilde yatmaya devam ederdi

Hoseok böyle olduğunda, Yoongi onu böyle görmeye dayanamadığından başını başka yöne çevirirdi. Hoseok hastalığa yenik düşüyordu ve Yoongi bundan nefret ediyordu.

Yoongi buna her tanık olduğunda, zihni, istese de istemese de, bir cümleyi tekrar ederdi.

Ölmekte olan biri gibi...

Hızla aşağıya bakan Yoongi'nin bakışları ellerine kilitlendi. Aynı sakin ifadesiyle onlara yoğun bir şekilde baktı ve bu bakışı daha da sinir bozucu hale getirdi. Bu düşüncenin aklından çıkmasını istiyordu. Onunla hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bu kelimeleri zorla uzaklaştırdı ve yerine yenilerini koydu. Hoseok ölmeyecek. O iyi olacak.

Ama düşündükçe, her iki ifadenin de gerçekliğini sorguladığında, hangisinin daha doğru olduğunu anlıyordu.

Yoongi gözlerini kapadı ve her geçen saniye daha da umutsuz hissederek içini çekti. Kendini bu durumdan kurtaramayacağından korkuyordu ama sonra bu konuda yalnız olmadığı aklına geldi.

Kolunda en nazik dokunuşları hissetti ve yorgun olduğu kadar endişeli olan gözlerle karşılaşmak için başını çevirdi. Yoongi dik oturdu ve kendini toparladı.

"İyiyim." Oturduğu yerde arkasına yaslanarak sessizce yorum yaptı. "Nasıl hissediyorsun Hoba?"

Hoseok yavaşça gözlerini kırptı. Bu onun iyi hissettiğini söyleme şekliydi. Harika değilim ama idare ediyorum.

Yoongi dudaklarını büzdü ve bir kez başını salladı. Hoseok'un da söyleyecek bir şeyi olmadığını düşünerek başka bir şey söyleyemedi, ama yanıldı.

Yine, kolunda nazik dokunuşları hissetti. Şaşıran Yoongi, dikkatini tekrar Hoseok'a verdi.

"Hm? Efendim?" Sandalyeyi şimdi önden Hoseok'a bakacak şekilde çevirdi.

Yoongi'ye bakan Hoseok kaşlarını çattı ve bazı kelimeler oluşturmaya çalıştı ama sonunda başarısız oldu. Etrafa bakındı ve parmaklarını hareket ettirerek elinde bir telefon varmış gibi davrandı. Yoongi ne demeye çalıştığını anladı ve Hoseok'un kullanması için telefonunu çıkardı. Not uygulamasını açtı ve cihazı Hoseok'un önünde tuttu. Hızla bir şeyler yazmaya çalıştı. Yazması yine de biraz zaman aldı ama birkaç dakika sonra elini geri çekti.

Yoongi cümleyi okumak için telefonuna baktı.

"Bir hafta önce söylediğim bu sözlerin son sözüm olacağını bilseydim, onları daha dikkatli seçerdim."

Yoongi ekrana dikkatle baktı, sonra bakışlarını kaçırdı ve tekrar Hoseok'a baktı.

"Bu sözlerden memnun olmadın mı?"

Hoseok yavaşça başını salladı.

"Peki o zaman, eğer ikinci bir şansın olsaydı..." Yoongi tereddüt etti. Nedense soruyu sormak istemiyordu. "Ne söylemeyi seçerdin?"

Bu sözler Yoongi'nin ağzından çıkarken dışarıdaki bulutlar aralandı ve batan güneşin turuncu ışığının odaya akmasına izin verdi. Hem Hoseok'u hem de Yoongi'yi aydınlattı ve aynı anda gözlerini kıstılar.

in another life -sopeWhere stories live. Discover now