《1》 : drive

21.4K 951 5.6K
                                    

meraba nasilsiniz

umarim begenirsiniz, duz yazimi yavas yavas gelistiriyorum

aslinda bu kadar olacagini dusunmemistim ama 7.5bin kelime oldu amk
bolum bolum oldugu icin sorun cikmaz diye dusunuyorum, ara verebilirsiniz de

neyse iyi okumalar

ig: getscarsed

"Gözümün önünde sevişmeyeceksiniz herhalde."

Kaşlarımı çattım, başımı elimdeki kitaptan kaldırdım ve kalın kitabı sertçe kapatıp sehpaya koydum. Hemen karşımdaki koltukta umursamazca yiyişen ikiliye baktım bir süre, ikisi de de birbirinden arsızdı, bir anda sevişmeye başlıyorlardı amına koyayım.

"Kime diyorum oğlum?" daha gür bir sesle konuştum, sonra kütüphanede olduğumuz geldi aklıma. Sakinleştim, önce etrafa bakındım sonraysa derin bir nefes alıp arkadaşlarıma döndüm.

"Senin yok diye kıskanma ezik." Hyunjin bedenini çevirebildiği kadar bana çevirmiş ve dil çikartmıştı. Yaptığına karşılık ben de ona dil çıkarttım, Jeongin ikimize de gözlerini devirdi.

Bu velet ne zaman bu kadar büyümüştü de böyle yapıyordu?

Hyunjin'in boynunu bana çevirmesini fırsat bilerek sinice sırıttı Jeongin. Ellerini kucağındaki bedenin kalçalarına indirdi yavaşça, sonraysa boynuna bastırdı dudaklarını.

"Ulan hani ders çalışacaktık?" Soruma karşı ikisi de umursamazca omuz silkti, şu an ikisinden de nefret ediyordum.

Ders çalısacağız diye beni saat dörtte kütüphaneye getiren onlardı halbuki ve saat beşe gelirken ikisi de bir sayfa bir şey bile çalışmamışlardı.

Ve ben kelimenin tam anlamıyla delirmiştim. Şu an uyuyor olmak isterdim, bu saatlerde hangi aptal uyanık kalıp ders çalışırdı ki?

Saat sabahın beşiydi amına koyayım.

"Hyung, çok güzelsin." Jeonginin sesini işittiğimde onlara çevirdim başımı. Korkunç derecede dağılmış olduklarını fark ettim. Derin bir nefes aldım, en azından bu iki salak kameraların görmediği tek yeri biliyordu ve de sabahın körü olduğu için bizden başka hiçbir aptal kütüphanede değildi.

Daha fazla bu ikisine dayanamayacağımı fark ettiğimde sinirle ayağa kalktım. "Ben dışarıdayım." dedim. "Sikişecekseniz tuvalete gidin ve çabuk olun ikinizin de beynini patlatmak istiyorum şu an."

Siktiğimin salakları yine umursamamıştı beni. Gözlerimi devirdiğim sıra birbirlerini hırsla öpen ikili bir anlığına ayrıldı. Jeongin Hyunjin'in kalçalarını yoğurmayı bırakıp baş parmağını kaldırıp işaret vererek onayladı beni.

Gerçekten manyaklardı.

Sehpadaki fosforlu kalemlerimi kitabımın kapağına taktım, kitabı sol koluma sıkıştırıp bu sabah tadı iğrenç gelen kahvemi de elime aldım. En azından bu iki salağı beklerken bahçede içerdim, tadı iğrenç olsa da.

Bulunduğumuz alan çalışma kısmıydı, buraz ilerledim ve kitapların bulunduğu koridorlardan birine yöneldim. İlerideki merdiven nihayet göründüğünde derin bir nefes aldım.

Önce dalları en tepeye yükselen ağaca baktım. İyice serpilmişti, kütüphanede bu denli büyük bir ağaç olması her gelişimde şaşırtıyordu beni. Üzerindeki tek tük, rengi henüz kendini bulmamış limonları gördüm. Bu ağacı seviyordum, bazen ders çalışmak istemesem bile sırf bu ağaç için geliyordum kütüphaneye.

Derin bir nefes alıp merdivenden inmeye başladım. Nihayet en alt kata indiğimde açık kapıdan esen soğuk rüzgar karşıladı beni, hazırlıksız yakalandığımdan titredim.

drive / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin