《9》: gözlerindeki ışıltıları görmeye başlamışken

1.1K 233 225
                                    

cocuklar allam cok ozlemism buraya bi seyler yazmayı yksyi atlattık atlatamadık gib gorunuor aslında ama en azından yazın icim rahat evet

neyse umuorum hayattasınızdır aktiflik bayagı bi dusmus olmussunuz olmein kalkın ben geldim evet. bi de twitter hesabımda au yazıcam nickim getscarsed bakarsınız bayy

iyi okumalar diliyorum (ozlemisim)




Sekiz gün...

Minho'nun beni tanımıyormuş gibi yanımdan geçip gittiği o lanet günün üzerinden tam sekiz gün geçti. Zamanlaması içeriğinden de berbat olan durumumuz tam da vize haftasına denk geldiği için Minho'yu yalnızca birkaç kez görebildim. Her seferinde de benden olabildiğinde uzak bir yer seçti oturmak için. Yanına gidebilecek cesaret bulamadım, ondan habersiz yaptığım şey için özür dilemek istiyordum ama Minho'yu görür görmez dolan gözlerimle pek mümkün olmamıştı bu.

Ağlayıp zırlamanın yanında ders çalışarak geçirdiğim günler bedenimi o kadar sarsmıştı ki, masa başında uyuya kalıp rüyamda Minho'yu görerek uyanıyor ve ağlayarak onun notlarıyla ders çalışmaya devam ediyordum. Kahve ve sigaradan oluşuyordu genel öğünlerim. Diğer arkadaşlarımı bırakın, ev arkadaşım olan Felix'le bile doğru düzgün yüz yüze gelemiyordum.

Birisinin soracağı neyin var, ne oldu Jisung ya da iyi misin gibi bir soru duymaktan kaçınıyordum aslında. Zira böyle bir şey olduğu an güçsüz düşüp saatlerce ağlayacak olduğumu biliyordum. Olanları kafamdan atmaya çalışırken tekrar yüzleşmek istemiyordum.

Felix de beni zorlamıyordu, ara sıra odama gelip havalandırıyor yemem için bir şeyler getiriyor ve saçlarımı karıştırıp gidiyordu. Muhtemelen bir şeyler biliyordu, Changbin hyung anlatmış olabilirdi belki de Minho Seungmin'e anlatmıştı. Nasıl olduğunu bilmiyordum ama Felix'in tepkileri bildiğini gösteriyordu.

Minho'nun neler yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tanışmadan önceki haline dönmüştü sanki. Sessiz ve soğuk Lee Minho, tam da gözlerindeki ışıltıları görmeye başlamışken...

''Kağıtlarınızı getirin!''

Bay Jeon'un asistanı Yeosang hyungun gür sesi beni kendime getiriyor. Evet lanet olası bir sınavın sonundayım, kağıdım resmen bomboş ve siktiğimin sınavı kuantum fiziği.

Dün gece notlarımın arasında Minho'nun saçıma taktığı mor çiçeği görüp geçirdiğim ağlama krizi ve sınava neredeyse geç kalan Minho'nun son anda içeriye girip Yeosang hyungun ona tam önüme oturmasını söylemesinin sonucu bu.

Bomboş bir kağıt.

Derin bir nefes alıp arkama yaslanarak önümdeki kağıdın alınmasını beklemekten başka çarem yok, gerginim bacağımı yerinden çıkacak gibi sallıyorum ve gözlerimin yaşarmaması için elimden geleni yapıyorum çünkü zor da olsa geçebileceğimi düşündüğüm bir ders normalde bu.

''Amanın Jisung!'' Yeosang hyungun sesini işittiğimde dizlerimdeki bakışlarımı ona çevirdim. ''Neden hiçbir şey yapmadın?'' diye sordu hayretle. Beni az buz tanıyordu gözlerindeki o bakış bile ağlamama sebep olacak gibiydi şu an. ''Özür dilerim.'' diyebildim sadece. Kağıdı alınanlar çıkıp gittiğinden kısık sesim onların gürültüsüne karıştı, neredeyse ben bile duyamadım ne dediğimi. ''Özür dilemene gerek yok, hasta mısın? İyi olduğundan emin olmak istiyorum, rengin de atmış.''

Yalnızca başımı sallayıp gözlerimi kırpacak gücü bulabildim kendimde. Yeosang hyung endişeli gözlerini üzerimden çekip tekrar kağıdıma baktıktan sonra derin bir iç çekti. ''Üzgünüm bunu almak zorundayım.'' dedi ve kağıdımı alarak Minho'nun sırasına gitti.

drive / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin