8

78 8 45
                                    

Telefonumun  arzası yüzünden epey geciken bir bölüm oldu fakat. Bugün bölümü tamamladım. Bilgisayar üzerinden yazımı tamamladığım için satır arası boşluklar ya x2 ya da normal boyutunda olacaktır. Tam olarak kestiremiyorum. Temennim normal olması.

Satır arası yorum atmayı unutmayın. Oyları da bekliyorum tabi ki.

Keyifli dakikalar dilerim...



Allah'ım , neler duyuyorum ben ?


Bu kadar gerizekalı olma Adel ! Parçaları birleştir. Oğuz başka bir kadınla, Zerda ona abi diyor. Türkan hanımın bahsettiği şey... Yani aslında evli falan değiller.


Kardeşlerse neden direk abi demiyor ? Başka abisi de mi var acaba?


Türkan hanıma yanaştım. "Fazla özel olmayacaksa eğer.. Siz geleceğinizde fikir edinmek için biraz bakmıştım da Zerda hanım hakkında pek bilgiye rastlamadım. Oğuz ve Zerda hanım abi kardeşler mi sadece ? Yani çok yakınlar ya hani, çift gibi duruyorlar dışarıdan da." diye soruverdim. O kadar saçma bir soruyu ki , kuramadığım cümle için utandım.


"Üvey abi kardeşler. Eskiden araları hiç böyle değildi. Zerda zaten uzaklarda büyüdü. O yüzden onun hakkında bir şey görmemişsindir. Oğuzla 'da bazı sorunlar geç aşıldı, ama onlar çabuk toparladılar. "


"Anlıyorum. Biz de öz kardeş bu kadar yakın olamıyoruz. Kıymet mi bilmiyoruz ne ?"  diyerek elimden gelen en samimi gülüşümü sergiledim.


Oğuz - "Anne, siz gezmeye devam edin, benim bir toplantım çıktı."


Zerda - "Ah nasıl çalışkan ve karizmatik bir erkek. Tüm şehirlerde bir problem toplantısı. Keşke benim olsa."


Türkan hanım ve Oğuz bunun ne yine gülüyor bilmiyorum ama ben şu an aşırı gıcık olmuştum. Güzel kız dedik bağrımıza bastık o gıcık Oğuz'a hayran çıktı.


Oğuz gitmeden, Zerda ve Türkan hanıma sarıldı. Ben ise öylece onları izledim. Az daha dayanamayıp bende mutlu aile tablosunun katili olacaktım. Neyse ki öyle bir felaket yaşanmadı. Beyfendi gidince bizde keyifli keyifli Bedesten çarşısına indik. Hem orayı hemde diğer dükkânları gezdik. Karılar zengin olunca bol bol almaya başladılar. Hatta arada bana da hediye bir şeyler aldılar.


Son olarak benim bile bilmediğim, harika bir mağazaya girdik. Fiyatlar o kadar uç noktolarda ki, benim gözüm sondaki onca sıfırı görmeye alışık olmadığı için bulanıklaştı.  Zerda ise eline aldığı mini elbise ile yerinde hopluyordu. Ne bu premseslik ?


"Kızım, sen ne dikiliyorsun öyle? Elbise baksana."


"Sağ olun böyle iyiyim Türkan hanım."


"Aa ! Sen nasıl kadınsın be. Böyle şık şeyler görünce yerinde duramamış olman gerekirdi. Çabuk, çabuk bir elbise seçiyorsun ve hediyem oluyor."


"Hayır Türkan hanım lütfen, ihtiyacım yok gerçekten."


Raconla Dans Where stories live. Discover now